YELEK a.
1. Ön tarafı genellikle ait olduğu takım elbisenin kumaşından, arkası astarlık kumaştan dikilmiş, ceket altına giyilen, önü düğmeli, yakasız ve kolsuz, kısa erkek giysisi.
2. Kolsuz ceket.
3. Kuş kanadının büyük tüyü, telek.
4. Okun yay kirişine takılan ve gidiş yönünü düzenleyen tüylü bölümü.
5. Yörs. Bir yaşında deve, kimi yörelerde at yavrusu.
6. Çelik yelek, bazı polis ya da kolluk gücü ünitelerinin donatımında kullanılan ve plastik ya da metalden yapılan koruyucu yelek.
—Esk. sil. Okun kuyruğuna, geze bitişik yerine takılan tüy ya da plastik kanatçıklar. (Okun cinsine, uzunluğuna, kalınlığına göre değişen ve okun havada düzgün uçmasını sağlayan yelekler kuğu tüyünden yapılırdı; kanat tüylerinden olanlarına sultani yelek denirdi.) [Eşal. PEYLEK.]
—Bir arbalet okunun kuyruk kesimine takılan, ağaç ya da bakırdan yapılmış kanatçık biçiminde parça. (Günümüzde benzer bir düzen kimi modern füzelerin kuyruk kesimlerinde de uygulanmıştır.)
—Kesici ve dürtücü silahlardan korunmak amacıyla, elbise altına giyilen örme zırh.
—Giy. Dış yelek, giysi, mintan vb.'nin üzerine giyilen kumaş ya da örgü yelek. (Erkeklerin takım elbise içine giydiği yeleklerin sırtı astarlık kumaştan, önü giysi kuma- şındandır. Deri, kadife, çuha yün örgü vb'den yapılanlan da vardır Geleneksel kadın giyiminde de çeşitli süslerle bezeli yelekler önemli yer tutar) || iç yelek, çoğu kez pamukla kapitone edilmiş, çamaşır üzerine giyilen ve giysinin içinde kalan yelek.
Kaynak: Büyük Larousse