YIRTIK sıf.
1. Yırtılmış ya da eskimiş, yıpranmış bir şey için kullanılır: Yırtık çorapları yamamak. Yırtık elbiselerle dolaşmak
2. Cırlak, tiz, keskin bir ses için kullanılır: Yırtık bir sesle bağırmak.
3. Utanması, çekinmesi olmayan, utanmazca, küstahça konuşan, davranan bir kimse için kullanılır; arsız: Yırtık bir kadın.
4. Yırtık dondan çıkar gibi, bir söze yersiz ve zamansız karışanlar için söylenir (arg.). || Yırtık pırtık, parça parça, oldukça yırtılmış, eski püskü.
—Esk Mahmuza alıştırılmış at için kullanılır.
♦ a.
1. Yırtılma sonucu meydana gelmiş yarık, delik vb.: Elbisedeki yırtığı dikmek.
2. Yırtık büyük, yama küçük, gereksinimler karşısında, eldeki olanakların sınırlılığını anlatır.
—Patol. Travma ile meydana gelen düzensiz kenarlı yaralara verilen ad. || Kas yırtığı, birçok kas lifinin kopmasından ileri gelen ve ani ve şiddetli bir ağrının yanı sıra tem bir işlev kaybına neden olan kas yaralanması. (Yırtık yalnız birkaç kas lifini ilgilendirirse lif kopmasından söz edilir.)
Kaynak: Büyük Larousse