VASİYET a. (ar. vaşiyvet'ten).
1. Bir kimsenin ölümünden son» yerine getirilmesi için sözlü ya da yazılı olarak belirttiği istek.
2. Vasiyetname
3. Vasiyet etmek, öldükten sonra yapılması, yerine getirilmesi koşuluyla bir şey istemek: Anamın vasiyet ettiği gibi bu evi vakfa vereceğim.
—isi. huk. Bir malı, alacağı ya da hakkı ölümünden sonra bir kişiye ya da bir hayır işine karşılıksız olarak bağışlama. || Vasiyet bilgalle, bir kimsenin mülkünün gelirlerini vasiyet etmesi || Vasiyet bithac, bir kimsenin, ölümünden sonra yerine hacca gidilmesi için yaptığı vasiyet. || Vasiyet bilmuhabat, bir malın belli bir kişiye değerinden daha düşük bir fiyatla satılma sının vasiyet edilmesi. || Vesiyet bissehm, vasiyetçinin miktar belirtmeden terekesinden herhangi bir payı vasiyet etmesi. || Vasiyet bissemere vasiyet edenin bağ, bahçe gibi belirli bir malının semeresini vasiyet etmesi. || Vasiyet bissükna, bir kimsenin taşınmazının crturma hakkını vasiyet etmesi. || Vasiyet bi:sülüsll mal, vasiyetçinin malının üçte birini vasiyet etmesi. (Vasiyetçi öldüğü zaman, terekesindeki malların, üçüncü kişilerde kalmış mal ve alacaklarının üçte biri vasiyet edilene verilir.) || Vasiyet bişşart, şarta bağlı vasiyet. (Örneğin, öğrenim yapması şartıyla bir çocuğa vasiyet edilen gelir.) || Vasiyet bi ttasarruf, bir kimsenin ölümünden sonra, terekesinin yönetimini ve küçük çocuklarının yararlarının gözetilmesini sağlamak üzere birini tayin etmesi. || Vasiyeti gayrı mürsele, vasiyet edenin terekesinden belli bir malı değil, terekenin belli bir oranını vasiyet etmesi. (Örneğin, terekenin dörtte birinin vasiyeti.) || Vasiyet lilecnebi, mirasçılardan başkasına yapılan vasiyet. (Bu vasiyet, vasiyet edenin mirasçıları varsa, terekenin üçte biri oranında, mirasçıları yoksa tümü için geçerli olur.) || Vasiyet li'ıvâris, bir kimsenin mirasçılarından birine yaptığı vasiyet. (Yararına vasiyet yapılar mirasçı, öteki mirasçıların onayına bağl olarak vasiyetten doğan hakkını alır. Mirasçıya yapılan vasiyeti diğer mirasçılar onaylamazsa geçerli olmaz.) || Vasiyeti muallaka, geçerliliği gelecekteki bir ola yın gerçekleşmesine bağlı vasiyet. | Vasiyeti mukayyede, bir yere, bir zamana ya da olaya bağlı olarak yapılan vasi yet. || Vasiyet-i mutlaka, herhangi bir şey le sınırlandırılmayan vasiyet.
—Med. huk. Bir kimsenin, ölümünder sonra hukuksal sonuç doğurmak üzere malları üzerinde tek taraflı olarak tasarruf ta bulunması; bu amaçla yaptığı işlem (Bk. arısikl. böl.) || Vasiyeti tenfiz memuru, miras bırakanın, son isteklerini yerine ge tirmek için seçtiği, medeni hakları kullan ma ehliyetine sahip kişi ya da kişiler. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Med. huk. Vasiyet tek taraflı biı işlemdir; tek başına vasiyetçinin iradesiy le yapılır. On beş yaşını dolduran ve temyiz kudretine sahip olan herkes, yasanır belirlediği sınır ve biçimler içinde, vasiyel yoluyla mallarında tasarruf edebilir (Türk med. k. md. 449). tvjiras bırakan, vasiyet yoluyla mirasçı atayabileceği gibi belirli biı mal vasiyetinde de bulunabilir. Kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kişi miras bırakanın külli hajefi sayılmaz; yalnızca terekeden bir alacak hakkı elde eder, tereke borçlarından da sorumlu değildir. Bu açıdan, mirasçı atanmasıyla belirli mal vasiyeti birbirlerinden farklı sonuçlar doğurur. Mirasçı miras bırakanın külli halefidir, onun hak ve alacaklarını devraldığı gibi borçlarından da sorumlu olur.
Kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kişinin alacak hakkı vasiyet edilen malın teslimini istemektir Belirti mal vasiyetleri terekenin tutarını aşıyorsa tenkis davası açılabilir.
• Vasiyeti tenfiz memuru. Vasiyeti tenfiz memuru ölüme bağlı tasarrufla atanır.
• Görevi, miras bırakanın isteklerini yerine getirme, özellikle de terekeyi idare, borçları ödeme, belli mal vasiyetlerini yerin» getirme ve vasiyetçinin isteklerine ya da yasaya göre terekeyi paylaştırmadır (Türk med. k. md. 498). Vasiyeti tenfiz memuruna verilmiş olan ödev kendisine doğrudan doğruya bildirilir. Vasiyeti tenfiz memuru, kendisine bildirimin yapıldığı günden başlayarak on beş gün içinde bu görevi kabul ya da reddedebilir; susması kabul sayılır. Tenfiz memuru emeğinin karşılığı olarak uygun bir ücret isteyebilir.
Kaynak: Büyük Larousse