VELİ a. (ar. velayetten veli). Bir çocuğun davranışlarından ve durumundan sorumlu olan, her bakımdan onunla ilgilenen kimse: Öğretmen çocuğun velisiyle görüşmek istiyor.
—Esk.
1. Buyruk sahibi kimse; amir.
2. Velii cinayet, işlenen bir suçun öcünü almaya hakkı olan yakın akraba. || Velii dem, kan davası gütmeye hakkı olan kimse. || Velii nasır, yardım eden, arkadaş; Tanrı. || Veliyül-emr, emreden, amir.
—İsi. Tanrı'nın yüce adlarından (esmayı hüsna) biri.
—isi. huk. Veliyi akreb, velayet altındaki kimsenin soyca en yakın velisi. || Veliyi eb'ad, velayet altındaki kimsenin soyca en uzak velisi.
—Kur. tar Veliyün niam, şeyhülislamlar için kullanılan bir deyim.
—Med. huk. Velayet hakkına sahip olan ana ve babadan her biri.
—Tasav. Velayet (ermişlik) makamına ulaşmış sufi. (Bk. ansikl. böl)
♦ sıf. ve a. Tanrı'ya yakın olduğu düşünülen kimse için kullanılır; aziz, ermiş.
—ANSİKL. Ed. ve Tasav. İslam tasavvufunun velilerle ilgili görüşleri, velilerin özellikleri, sınıflandırılmaları gibi konular Tir- mizi'nin (öl. 932) Hatm ül-enbiya, ilm ül evliya gibi kitaplarında ele alınmıştır. Menakıpname, velayetname türünden yapıtlarda da birçok velinin destansı yaşamları, kerametleri anlatılmıştır. (-» MENAKIP- NAME.) Her çağdaki velilerin belirli bir düzenlemeye bağlı olarak recebiyun, müfredun, asaip, nukaba, nüceba, abdal, efrat, evtat, imaman diye tabakalara ayrıldığı, hepsinin üstünde de o dönemin en büyük velisi sayılan “kutb”un yer aldığı kabul edilir. Velinin mezarı ya da makamı ziyaret yeridir. Onları ziyaretin, adak adamanın dilekleri gerçekleştireceğine inanılır. Türkler'in Anadolu ve Rumeli’de yerleştiği dönemin gazi-velilerinin (Sarı Saltuk) Horasanlı Ahmet Yesevi'ye bağlı olduğu ve hemen bütün velilerin Hz. Muhammet soyundan geldiği inancı yaygındır. Bazı veliler bazı mesleklerin piri olarak tanınmıştır (deri sepicilerinin piri Ahi Evren); bazıları yapıtlar: ve sözleriyle din ve tasavvuf inançlarını yaymıştır (Hacı Bayram Veli). Hayali veliler (Buğday Dede, Çınar Dede), hıristiyan azizlerin tarihsel anıları çevresinde oluşmuş veli tipleri (Toklu Baba: Aia Thecla) de vardır. (-> Kayn.)
—Tasav. Kuran'da veli sözcüğü 45 ayette tekil olarak Allah'ın insanlarla dost olduğunu, insanların Allah'tan başka dostu olmadığını; şeytan, kâfir ve öteki kötülerin insanlarla dost olmadıklarını anlatan ifadelerle; 42 ayette de çoğul olarak (evliya) insanlar arasındaki sevgi, dostluk, dayanışma gibi çeşitli anlamların yanında, özellikle Yunus suresi'nin 62. ve el-Enfal suresi'nin 34. ayetinde “Allah'ın dostları" (evliyaullah, evliyauhu) biçiminde, Allah'a inanan ve Ö'na derin bir saygı ve bağlılık duyan gerçek dindarlar için kullanılır. Tasavvufun kurulup geliştiği dönemlerde veli sözcüğünün Kuran'daki bu son kullanımına dayanılarak Tanrı'ya yakınlaşmış, O' nun sevgisini kazanmış ve tanrısal bilgilere (marifet) ulaşmış olan manevi mertebeleri yüksek kişilere veli (çoğulu, evliya) denilmiştir. Velilerin keramet sahibi kişiler olmaları gerektiği yolundaki yaygın kanıya karşın tasavvufun önde gelenleri keramete fazla önem vermezler. Onlara göre "velayet için keramet şart değildir". Hatta birçok ünlü sufi, keramet göstermeyi iyi karşılamamış, bunun bir mertebe düşüklüğü olduğunu, veli keramet sahibi ise, bunu gizlemesi gerektiğini belirtmişlerdir.
VELİ ilg. (ar. velâkin'den fars. veli). Esk. Ancak, ama: "Vasl-ı gül âsân velî sabrı cefâyı hâr güç" (Nevi, XVI. yy.).
Kaynak: Büyük Larousse