TAHAMMÜL a (ar hami'den tahammül).
1. Bir kimsenin güç, yıkıcı etkileri kaldırabilme; yıpratıcı koşullara katlanabilme sessizce dayanabilme gücü: Artık bu baskıya tahammülü kalmamıştı. Tahammülü güç bir insan. Beni, açıklamalanmı büyük bir tahammülle dinledi.
2. Bir nesnenin, bir şeyin değişik dış etkilere karşı direnme, dayanma özelliği; dayanma.
3. Bir şeye tahammül etmek, bir güçlüğe acıya vb. dayanmak, katlanmak.
—Esk.
1. Yükü sırtına alma, yüklenme.
2. Tahammül-fersa, dayanılmaz: ‘Hasib beyin tahammülfersa ukalalığı yanında Ömer beyin hoppalıkları insana birer dahiyane hareket gibi görünüyordu." (Y. K. Karaosmanoğlu). || Tahammül-geza, dayanma gücünü tüketen. || Tahammül -güdaz, dayanma gücünü yok eden. || Tahammül-suz, dayanma gücü bırakmayan.
Kaynak: Büyük Larousse