Arama

Taht Nedir? - Tek Mesaj #2

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
15 Temmuz 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
TAHT, -tı a. (fars. taht).
1. Hükümdarın resmi görevlerini törensel bir biçimde yerine getirirken oturduğu yüksekçe yer, koltuk.
2. Hükümdarlık yetkisi’ Tahta göz diken küçük şehzade. -
3. Tahta çıkmak, tahta geçmek, tahta oturmak, hükümdar olmak. || Bir hükümdarı tahttan indirmek, tahtını elinden almak, hükümdarlığınason vermek.

—Esk. Taht-nişin. || Taht-ıâc, fildişi taht; gündüz; beyaz şey. || Tahtı abnusi, abanoz taht; gece. || Tahtı firuze, firuze taht; gökyüzü. || Tahtı nerd, tavla tahtası. || Taht-ı revan. || Taht-ı Süleyman'ı, Süleyman peygamberin havada uçtuğuna inanılan tahtı.

—Kur. tar. Taht kadısı, Osmanlılar’da imparatorluğa başkentlik etmiş Bursa, Edirne ve İstanbul kadılarına verilen unvan. (Taht kadılığına Fatih medresesi'nde müderrislik yapanlar atanırdı. Taht kadılarının en büyüğü İstanbul kadısıydı.) || Taht odası. Osmartılar’da Divanı hümayun'da alın? Topkap, sarayı nda padişah., bilgi ve görüşüne sunulduğu oda, arz odası, || Taht salonu, Osmanlılar'da sarayda törenler için kullanılan büyük salon.

—Müz, Geleneksel arap orkestrası, (Bir ut, bir kanun, bir ney, bir kemençe ve 2-3 vurmalı çalgıdan [bazen nakkarelerden] meydana gelir, Nevbetlerden oluşan repertuvarı seslendirir)

—Tar. Tahta iclas etmekl osmanlı padişahlarının hükümdarlık makamına çıkmaları; tahta çıkmak.

TAHT be, (ar, taht). Esk.
1. Alt, aşağıda, altında.
2. Taht-ei-arz || Taht-al-bahir.. || Taht-el-hıtz. || Taht-eş-şuur. ]| Taht-ez-zemin - tahtezzemIn. || Tahtı emniyet, güvenlikte: "İşte bu suretle çocukların hem İtimadı hem taht-ı emniyette bulunmaları hissi artar" (H. C. Yalçın). || Tahtı esaret, esirlik altında. || Tahtı himaye, koruma altı, korumada: "Fakat buralarda tahtı himayeye alınan genç kızlardan .. " (H, C. Yalçın). || Taht-ı hûkm, hükmü altında, egemenliğinde: "Oyun masası tamamıyla bizin tahtı hükmümüzde olmalı...” (Baha Tevfik). || Tahtı işgal, işgal altında. || Tahtı karar, karar altı: "... güzel bir ev yaptırmayı tahtı karara almış idi" (H. Z. Uşaklıgil). || Tahtı muhafaza, muhafaza altında, korumada. || Tahtı müzakere görüşme halinde, görüşülen. || Tahtı nikâh, nikâh altı, nikâhlama. || Tahtı temin, güven altı; güvenlikte. || Tahtı terbiye, eğitiminde. j| Tahtı tesir, etki altı; etkisinde: "Bu fikir tahtı tesirinde hareket etmek ..." (Baha Tevfik).

—Esk. anat. Tahtı beşerevi, üstderi altı. || Tahtı edimmei dahiliye, içderi attı. || Tahtı rahe, küçük parmağın avuçiçiyle birleştiği yerdeki çıkıntı.

—Esk. biyol. Taht-el-cild, derialtı.

—Esk. bot. Tahtı fasıla, alt familya. || Tahtı sınıf, alt sınıf. || Tahtı şube, alt şube.

—Esk. coğ. Tahtı medar, astropika. || Tahtı medari, astropikal.

—Esk. mant. Tahtı mütezad, altkarşıt.

—Esk. mat. Tahtı mekân, ALTUZAY'ın eşanlamlısı. || Tahtı mümas, TEĞETALTI'nın eşanlamlısı. || Tahtı nâzım, NORMALALTI’ nın eşanlamlısı.
Kaynak: Büyük Larousse