TAV a. (fara tab, lav. sıcaklık, hararet'ten).
1. işlenecek bir nesnede bulunması gereken ısı, nem derecesi olması durumu: Toprak sürülmek için tam tavında. Demir tavında dövülür (atasözü).
2. Hayvanlarda semizlik, dolgunluk.
3. Bir şeyi yapmak için en uygun an, durum: Tavındaysa patrondan bugün zam isteyeceğim.
4. Arg. Oyun, hile.
5. (Bir şeye, bir kimseye) tav olmak, aldanmak, kanmak (arg.). || Tav vermek, gerekli ölçüde ısı ya da nem sağlamak; uygun ve elverişli koşullar oluşturmak. || Tava getirmek, gerektiği ölçüde ısıtmak. || (Bir işi) tavına getirmek, bir işi gerçekleştirmek için en uygun zamanı ve ortamı seçmek. || Tavını bulmak, bir iş ya da girişim için en elverişli koşulları yakalamaya çalışmak. || Tavında tutmak, uygun durum ya da ortamını korumak, sürdürmek.
—El sant. Tav kızdırıcı - KOL.
Kaynak: Büyük Larousse