Arama

Tepedelenli Ali Paşa - Tek Mesaj #4

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
6 Ağustos 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  alipasha_gr.jpg
Gösterim: 3801
Boyut:  45.5 KB

TEPEDELENLİ ALİ PAŞA,
türk vezir (Tepedelen 1744 - Yanya 1822). Tepedelen mütesellimi Veli Paşa’nın oğlu. Babasını küçük yaşta yitirdiğinden, akrabası olan Derbentler başbuğu Kurt Ahmet Paşa'nın yanında yetişti. Daha sonra Delvine mutasarrıfı Kaplan Mustafa Paşa'nın hizmetine girerek damadı oldu. Onun eşkıya tarafından öldürülmesi üzerine miri- miran rütbesiyle Delvine mutasarrıflığına atandı (1784). Bu görevine ek olarak Yanya mutasarrıflığına da getirildi (1785). Ancak, yine aynı yıl her iki görevden de alınarak bunun yerine Tırhala mutasarrıflığı ve Derbentler başbuğluğuna atandı. 1787 -1792 Türk-Rus ve 1788-1791 Türk-Avusturya savaşı’na katılarak büyük yararlık gösterdi; bölgesinde Dağlı ve Kırcalı eşkıyasını temizlemede, Pazvantoğlu’ ayaklanmasını sindirmede önemli rol oynadı 1797). Napolöon’un Mısır seferi sırasında (1798) büyük bölümü Toska Arnavutları'ndan oluşan ve özel olarak yetiştirdiği ordusuyla Buthrinto'yu (Nevahi-i erbaa) ele geçiren, hazırlattığı güçlü donanmayla Fransızlar'ı Preveze önlerinde yenerek kenti geri alan Ali Paşa, bu başarıları üzerine vezirlikle ödüllendirildi. Daha sonra Yanya yöresinde Ruslar'ın özendirmesiyle ayaklanan dağlı Sulyotlar'ı denetim altına aldı (1800). Rumeli beylerbeyi olarak (1801) yeniden başlayan Pazvantoğlu ayaklanmasını bastırmakla görevlendirilen ordunun serdarlığına getirildi (1802). Ancak, ayaklanmayı bastırmak üzereyken, Rumeli âyânıyla anlaşmazlığa düşünce görevden uzaklaştırıldı (1803), Yanya ve Tirhala mutasarrıflığıyla yetinmek zorunda kaldı. 1806-1812 Türk-Rus savaşı sırasında Karayorgi'nin başlattığı sırp ayaklanmasını bastıran; ikinci kez Preveze'yi, sonra da Vonica'yı ele geçiren ve Fransızlar'ın elindeki Parga'yı kuşatan; oğullarının komutasında rus cephesine asker gönderen Ali Paşa, bu hizmetlerine karşılık büyük oğlu Muhtar Paşa'nın Eğriboz ve Karlıeli mutasarrıflığına, ortanca oğlu Veli Paşa’ nın kendi yerine Derbentler başbuğluğu ve Mora valiliğine, küçük oğlu Salih Pa- şa’nın da inebahtı (Lepanto) mutasarrıflığına atanmalarını sağlayarak Güney Arnavutluk'la Yunanistan’ı Tepedelenli ailesinin yurtluğu durumuna getirdi (1813). Böylece Arnavutluk’un Toskalık bölgesinde egemenlik kuran Ali Paşa, kuzeyde Kegalık bölgesini yönetimi altında tutan iş- kodra mutasarrıfı İbrahim Paşa'nın topraklarına göz dikti. Ona karşı ayaklanmalar düzenleterek Avlonya'ya çekilmek zorunda bıraktığı İbrahim Paşa’yı, koruyucu hısım maskesi altında yanına aldırıp ölene kadar Yanya’da oda hapsinde tutarken, kendi oğlu Muhtar Paşa’yı BabIâli'nin iznine bile gerek görmeden yerine geçirdi; ardından oğlunun durumunu güçlendirmek için Kegalık topraklarına saldırarak ele geçirdiği Draç, Tiran, Ohrid ve Elbasan'ı onun yönetimine bıraktı (1816).
Babıâli, artık Rumeli'de “Yanya sultam" diye anılan Tepedelenli’nin bölgede kurduğu başına buyruk yönetimden tedirgin olmasına karşın, onun gücünden oradaki ayaklanmaların bastırılmasında ve Mo- ra'da bağımsızlık savaşımına hazırlanan yunan çetelerinin tepelenmesinde yararlandığı için bu keyfi davranışlarına göz yumarak yaşlılıktan ölmesini bekler bir tutum içinde kaldı. Böylece İstanbul'un ses çıkarmamasını fırsat bilen Ali Paşa'nın bölgede nüfuzu giderek arttı; İngiliz ve Fran- sızlar'dan gördüğü yardımlarla özel ordusunu güçlendirdi; Parga’yı ingilizler'den teslim alıp kendi topraklarına kattı (1819). Ancak, hışmına uğrayan Paşo İsmail Bey’in İstanbul’a kaçması ve orada padişahın en gözde nedimi Halet Efendi'nin korumasına sığındığı halde onu adamlarına öldürtmeye kalkışması yüzünden bozuştuğu Halet Efendi'ye her yıl haraç olarak gönderdiği bin kese altını vermekten vazgeçmesi, bardağı taşıran son damla oldu. Baş düşmanı kesilen Halet Efendi'nin girişimleri sonunda Mahmut II tarafından oğlu Veli Paşa ile birlikte tüm görevlerinden alınan Ali Paşa'ya yalnız Yanya sancağı bırakıldı ve buraya çekilmesi buyruldu (1820). Ancak, Tepedelenli’nin bu buyruğa uymayacağı bilindiğinden, Yanya çevresindeki valilere hazırlıklı olmaları bildirildiği gibi, üzerine serasker Hurşit Ahmet Paşa komutasında bir ordu ve Arnavutluk kıyılarına da Nasuhzade Ali Bey yönetiminde bir donanma gönderildi. Bu durum karşısında bir yandan BabIâli’ye başvurarak af dileyen, bir yandan da Yanya'yı berkiterek savunmaya hazırlanan Ali Paşa, ayrıca Rusya'daki merkezlerinde yunan ayaklanmasının planları üzerinde çalışan Etniki eterya, Etairia ton philikon gibi devrimci örgütlerle işbirliği yapmak için bağlantı kurdu; Mora, Adalar, Sırbistan, Eflak ve Boğdan'da genel bir ayaklanma çıkarmak üzere eylemlere girişti. Bu arada, Yanya'da eteryacılarla yaptığı bir toplantıda Toskalık bölgesi ve Teselya beyliği kendi ailesinde kalmak, Karlıeli sancağıyla Mora'da yine kendi korumasında bir yunan yönetimi kurulması koşuluyla bir güçbirliği antlaşması imzaladı. Bunun İstanbul'da duyulması üzerine tüm rütbeleri geri alınarak Yanya mutasarrıflığından da azledilen Ali Paşa, kendisi gibi rütbeleri kaldırılıp görevden uzaklaştırılan oğulları ve torunlarıyla birlikte Tepedelen'de oturmaya zorunlu tutuldu. Ancak, bu buyruğa da kulak asmadığı için "Hain" sıfatıyla idamına ferman çıktı. Bunun üzerine eskiden tepelediği yunan ve sırp çetelerini, sindirdiği Sulyotlar'ı yeniden düzenleyip örgütleyerek çevresinde toplayan Tepedelenli, osmanlı yönetimine karşı resmen ayaklandı (20 ağustos 1820).
Hemen harekete geçen hükümet kuvvetlen, önce Tepedelenli'nin egemenliği altındaki toprakları işgal etmekle işe başladı; oğulları Veli Paşa Preveze'de, Muhtar ve Salih paşalar Ergiri'de ve torunu Vali paşazade Mehmet Bey de Parga'da ayaklanmayı bastırmakla görevli birliklere teslim oldular. Ûte yandan, vezir payesiyle Yanya mutasarrıflığına atanan oğlunun eski kethüdası Paşo İsmail Paşa da Yanya üzerine yürüyerek kenti kuşattı. Ancak, kuşatmadan önce kenti yatan, sonra da 200 topu, yıllarca yetecek erzakla cephanesi, zengin hâzinesi ve arnavut, yunan, transız, sulyot, sırp, İtalyan, isviçreli askerlerden oluşan 10 bin kişilik ordusuyla Yanya kalesine kapanan Tepedelenli, hükümet kuvvetlerindeki Türklerle Arnavutları adamları aracılığıyla birbirine düşürdüğünden ve kale de çok iyi berkitilmiş olduğundan, kuşatma başarılı bir sonuca ulaşmaksızın 16 ayı aşkın bir süre uzayıp gitti. Sonunda taze kuvvetlerle yardıma gelen serasker Hurşit Paşa, iletişim kurarak canına dokunulmayacağına ilişkin güvence verdiği Tepedelenli'nin teslim olmasını sağladı ve İstanbul'dan bu konuda bir ferman gelene kadar onun Yanya gölü üzerindeki Pandeleimon ma- nastırı’na çekilip beklemesinde tarar kılındı. Ancak, düşmanının mutlaka cezalandırılmasını isteyen Halet Efendi, seraskerin verdiği güvenceyi tanımayarak gereğinin yapılmasında diretince, sahte bu idam fermanı hazırlamak zorunda kalan Hurşit Paşa, bunu buyruğu yerine getire cek birkaç cellatla manastıra gönderdi Uyduruk ferman yüzüne karşı okunduktan sonra silahına sarılarak kendisini savunmaya kalkışan Tepedelenli, sıkılan bir kurşunla öldürüldü ve kesik başı İstanbul’a gönderildi. Öte yandan, Kütahya ve Ankara'ya sürülmüş olan oğullarıyla torununun kesik başları da başkente gönderildikten sonra Silivrikapı dışındaki mezarlığa gömüldü. Böylece soyu kurutulan Tepedelenli'nin ölüsü ise, Yanya'da Fethiye camisinin avlusunda yatan eşi Ümmûgül- süm'ün yanında toprağa verildi.
Atılganlığı, cesareti, parlak zekâsı sayesinde sivrilen ve BabIâli'nin güçsüzlüğünden de yararlanarak Rumeli’nin güneyinde bir devlet kurma çabasında bir bakıma başarılı olan, sonra da osmanlı yönetimine karşı ayaklanıp hükümet güçlerini yaklaşık 2 yıl uğraştıran Tepedelenli, bu son girişimi nedeniyle yunan bağımsızlık hareketinin babası sayıldığı kadar, OsmanlI imparatorluğu'nun çöküşünde önemli rol oynayan kişilerden biri olarak da bilinir.

Kaynak: Büyük Larousse