TESADÜF a. (ar tesadüf)
1. Yalnızca olasılıklara bağlı olduğu düşünülen olayların görece nedeni: Tesadüf, karşıma onu bulmama yardımcı olacak birini çıkardı.
2. Denk gelme rastlantı: Bu ne güzel tesadüf Bir tesadüf sonucu karşılaştık.
3. Bir kimseye (bir yerde) tesadüf etmek, onunla karşılaşmak; rastlamak: Yolda kızına tesadüf ettim, başka eve taşınmışlar || Bir şeye tesadüf etmek, bir eylem sırasında o şeyle karşılaşmak; bir şey sözkonusuysa, o şeyle aynı hizaya, aynı zamana denk gelmek; rastlamak: Bir yazarda sıkça tesadüf ettiğimiz sözcükler Ayın sonuna tesadüf eden pazar günü buluşmak.
—Fels. RASTLANTl'nın eşanlamlısı.
Kaynak: Büyük Larousse