TEVFİK PAŞA (Ahmet), türk sadrazam (İstanbul 1845 - ay. y. 1936). Kırım Türklerinden ferik İsmail Hakkı Paşa’nın oğlu. Davutpaşa 2. Süvari aiayı’nda mülazımı sanı (asteğmen) olarak görev yaparken, sağlık durumunun elverişsizliği nedeniyle askerlikten ayrılıp BabIâli tercüme kalemine girdi (1865) Roma (1872), Viyana (1872), Berlin (1873) büyükelçilikleri kâtipliği; Atina (1875), Petersburg (1876) büyükelçilikleri başkâtipliği yaptı. Petersburg maslahatgüzarlığına atandığı yıl (1877) Doksanüç harbi (1877-1878 Türk-Rus savaşı) çıkınca, İstanbul'a döndü. Çeşitli dış görevlerde bulunduktan sonra Atina (1883) ve Berlin (1885) büyükelçisi oldu. İstanbul’a çağrılarak Mehmet Sait Paşa hükümetinde vezir payesiyle Hariciye nazırlığına (1895), İkinci meşrutiyet’ten (1908) sonra da Ayan meclisi üyeliğine getirildi. 31 Mart vakası (1909) üzerine istifa etmek zorunda kalan Hüseyin Hilmi Paşa'nın yerine sadrazam oldu. 21 gün süren bu sadrazamlığı sırasında 31 Mart vakası'nı çıkaranları cezalandırarak ortalığı yatıştırmaya çalıştıysa da İstanbul'a giren Hareket ordusu Abdülhamit H'yi tahttan indirip yerine Mehmet V’i (Reşat) padişahlığa getirince, Londra büyükelçiliğiyle Sadaretten uzaklaşırıldı. Birinci Dünya savaşı başlayınca (1914) yurda döndü ve Ayan meclisi üyesi olarak görev aldı. Mondros" mütarekesinden (1918) sonra Ahmet izzet Paşa’nın istifası üzerine Mehmet VI (Vahdettin) tarafından ikinci kez sadrazamlığa getirileli. OsmanlI devletinin en bunalımlı evresine rastlayan bu 61 günlük sadrazamlığı sırasında itilaf devletlerinin filoları İstanbul’a geldi; yurdun işgaline başlandı ve padişah, ittihatçılardan oluşan Meclisi mebusan'ı dağıttı. Bunun üzerine istifa eden Tevfik Paşa (12 ocak 1919), ertesi gün üçüncü kez sadrazamlığa atandı. Vahdettin'in kararına uyarak ittihatçıları tutuklatmaya başlayan paşa, Rumeli'deki itilaf kuvvetlerinin transız başkomutanı general Franchet d’Esperey’nin bir fatih gibi parlak bir zafer alayıyla İstanbul'a girişi üzerine ateşkesin bozulduğunu ileri sürerek 49 günlük üçüncü sadrazamlığından da istifa edip yerini Damat Ferit Paşa'ya bıraktı (3 mart 1919). 71 gün sonra Damat Ferit Paşa görevden ayrılınca, yeni kabineyi kurmak bir kez daha Tevfik Paşa'ya önerildiyse de kabul etmedi, ferik Ali Rıza Paşa sadrazam oldu. Paris barış konferansında (10 mayıs 1920) OsmanlI devletini Dahiliye nazırı Reşit (Rey) Bey, Maarif nazırı Fahrettin (Rumbeyoğlu) Bey ve Nafıa nazırı operatör Cemil (Topuzlu) Paşa’dan oluşan heyetin başkanı olarak temsil eden Tevfik Paşa, kendilerine bildirilen barış antlaşmasının önkoşullarını çok ağır bularak hafifletilmesini istedi; bu isteğinin kabul edilmemesi üzerine koşulları reddedip heyetle birlikte İstanbul'a döndü (11 temmuz 1920). Ancak, yaklaşık aynı hükümleri içeren bir barış belgesi, Sevr antlaşması olarak Hadi Paşa, Rıza Tevfik (Bölükbaşı) ve Reşit Halis Bey’den oluşan bir heyet tarafından OsmanlI devleti adına imzalandıktan (10 ağustos 1920) sonra istifa eden Damat Ferit Paşa'nın yerine dördüncü kez sadrazamlığa getirildi (21 ekim 1920). Son osmanlı sadrazamı olarak 2 yıl 14 gün süren bu görevi sırasında Ankara hükümeti ile ilişki kurmak ve görüşmek için çeşitli girişimlerde bulundu; Doğu sorunu'nu çözümlemek üzere toplanan Londra konferansına (21 şubat 1921) kendisi İstanbul hükümeti heyetinin başkanı sıfatıyla katılırken, Ankara hükümeti adına Hariciye vekili Bekir Samı Bey de Ankara heyetinin başkanı olarak konferansta yer aldı. Kurtuluş savaşı'nın zafere ulaşacağını sezinleyen sadrazam, konferansta ulusal birlik adına sözü Ankara hükümetine bıraktı. Ancak bu konferansta bir anlaşma sağlanamadı. Konferanstan tek olumlu sonuç olarak Ankara hükümetinin 4 büyüklerce (İngiltere, Fransa, İtalya, ABD) tanınmasına yol açmış biri sıfatıyla İstanbul'a döndükten (12 mart 1921) sonra Hariciye nazırlığı görevim de üstlenen (3 mart 1922) sadrazam Tevfik Paşa, Mudanya mütarekesinin imzalandığı Mudanya konferansı sırasında (11 ekim 1922) ortak bir tutum benimsenmesi için Mustafa Kemal'e (Atatürk) haber göndermesine karşın, bu önerisi reddedildi. TBMM çıkardığı bir yasayla saltanatın kaldırıldığını ilan ettikten (1 kasım 1922) üç gün sonra padişaha istifasını vererek köşesine çekildi (4 kasım 1922). Cumhuriyetin ilanından (29 ekim 1923) sonra İstanbul’da yaşayan ve bundan böyle reşmi bir görevde bulunmayan Tevfik Paşa, Okday soyadını aldı (1934). Ölünce, Beşiktaş'ta Yahya Efendi mezarlığına gömüldü.
Kaynak: Büyük Larousse