TEZ be. (fars. f/z'den).
1. Göreceli olarak kısa bir sürede; çabuk, acele: Kızgınlığı tez geçer. Bir işi tez bitirmek. Tez gel, sana ihtiyacım var.
2. Tez beri, kolayca, çabucak, hemencecik: Gittiği yerden tez beri gelmez
♦ sıf.
1. Hızlı, çabuk: Tez adımlarla yürümek.
2. Tez canlı, bir işin hemen yapılmasını ister yaradılışta olan, beklemeye dayanamayan. || Tez canlılık, sabırsızlık. || Tez elden, çarçabuk: Mektubuma tez elden cevap ver || Tez vakitte, tez zamanda, en kısa süre içinde
TEZ a. (fr. thĞse; lat. ve yun. thesis, öne sürmek eylemi, önerme doğrulamadan).
1. Doğruluğu, gerçekliği kanıtlanmaya çalışılan kuramsal öneri, düşünce kanı; sav: Bir tezi savunmak, çürütmek.
2. Üniversitelerde ve yüksekokullarda, bir unvan alabilmek amacıyla adayların hazırlayıp kimi zaman bir sınav kurulu önünde savundukları bilimsel yapıt: Bitirme tezi. Doktora tezi.
—Fels. SAV'ın eşanlamlısı.
Kaynak: Büyük Larousse