TEZAHÜR a. (ar. zuhur dan tezahür). Esk.
1. Ortaya çıkma, belirme, görünme: “Ahmet Kerim bu halet-i ruhiyenin pek canlı ve pek acıklı bir tezahürüne bizzat şahit oldu (Y. K. Karaosmanoğlu).
2. Belirti, iz: "...tezahûr-i dimagf yahut manevî ile başlar" (Baha Tevfik).
3. Yardım etme arka verme.
4. Tezahür etmek, ortaya çıkmak, belirmek; yardım etmek, arka çıkmak: “Her ne de olsa bugün artık İngiliz milletinin hâlet-i ruhiyesi tezahür etmiştir" (İsmail Suphi).
Kaynak: Büyük Larousse