AKSETMEK, fr. (aks tan)
1. (Bir yerden, bir yere) aksetmek, ses ya da ışık sözkonusuysa, yankılanmak ya da yansımak:
Cepheden akseden top sesleri. Lambadan akseden ölgün ışık. 2. Parlak, düz bir yüzeye aksetmek, bir cisim, bir şekil sözkonusuysa, o yüzeyde görünmek:
Aynaya akseden hayali. Gölün sularına akseden dağlar. 3. Bir kimseye, bir topluluğa, basına vb. aksetmek, bir haber, bir olay sözkonusuysa, ona ulaşmak; duyulmak, intikal etmek:
iş mahkemeye aksetti. Olay basına aksetti. 4. Ed. Bir şeye, bir yere aksetmek, bir durum, bir olay vb. sözkonusuysa, onda izleri, etkileri görülmek:
Yazarın romanlarına akseden yaşantısı/hayatı. Kaynak: Büyük Larousse