TOK, -ku sıf.
1. Açlığını gidermiş, doymuş kimse için kullanılır: Tokum, yemek istemiyorum.
2. Sık ve kalın dokunmuş kumaş için kullanılır.
3. Kalın, güçlü ses için kullanılır: Adamın tok bir sesi vardı.
4. Tok evin aç kedisi, evde yemediği, istemediği, gereksinim duymadığı şeyleri başka yerde isteyen çocuk için kullanılır. || Tok gözlü —
TOKGÖZLÜ. || Tok kamına, tokken, karnı tok olduğu halde. || Tok sözlü -TOKSÖZLÜ. II Tok tutmak, bir yiyecekten söz ederken, uzun süre açlık duyurmamak, doyurucu özelliği olmak.
—Güz. sant. Tok hacim.
♦ a. Doymuş, açlığı giderilmiş kimse: Tok açın halinden anlamaz (atasözü).
—Tüt. Nikotin oranı % 1-2 arasında olup, yanma yeteneğinin yüksekliği nedeniyle dumanı fazla çıkan tütünlerin içim özelliği.
Kaynak: Büyük Larousse