Arama

Satranç Nedir? - Tek Mesaj #4

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
22 Eylül 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SATRANÇ a.
1. iki oyuncunun 64 kareye ayrılmış bir tahta üzerinde, çeşitli değerleri olan 16'şar taşı karşılıklı oynatmalarından oluşan oyun. (Bk. ansikl. böl.)
2. Bu oyunda kullanılan taşların tümü.

—Ed. Türk halk edebiyatında aruz vezninin “müfteilün müfteilün müfteilün müfteilün” ( ) kalıbıyla söylenmiş şiir. (ŞATRANÇ da denir.) (Bk. ansikl. böl.]

—Sey. oy. ip cambazlarının sergilediği bir tür gösteri. (Bu gösteride iki cambaz gerili tel üzerine çıkar, altlarına tek ayak üzerinde duran bir sandalye alarak satranç oynarlar.)

—Süslem. sant. Satranç tahtası, üzerinde satranç oynanan, almaşık olarak siyah ve beyaz altmış dört kareye bölünmüş tahta. (Bk. ansikl. böl.) || Bu dizilişi hatırlatan yüzey. || Satranç tahtası biçiminde, eşit ve bitişik kareler halinde dizilmiş ya da almaşık renkli eşit karelerden oluşmuş: Satranç tahtası gibi dikilmiş ağaçlar.

—ANSİKL. Kökeni efsanelere dayanan satranç oyununun, K. B. Hindistan'da VI. yy.'da Çaturanga adını taşıyan piyade, süvari (at), fil ve savaş arabalarının yer aldığı bir savaş oyunundan doğduğu söylenir. VI. yy.'da İran’a da yayılan oyun, VII. yy.’da İran'ı fetheden Araplar tarafından öğrenildi ve geliştirildi. Oyun hamlelerinin cebirsel yazılışını bulan Araplar oyunun kuramının temelini attılar. Yüz yıl sonra oyun AvrupalIlar tarafından öğrenildi; soylular tarafından benimsendi. Ispanya kralı Felipe II, İngiltere kraliçesi Elizabeth gibi hükümdarların oyunu sevdiği bilinir. Felipe II, ünlü satranç ustası Ruy Löpez’i destekledi. Savaşçıları simgeleyen taşların adları da zaman içinde değişti. İran' da subay anlamına gelen alfil giderek fil, fransızcada önce fol sonra fou, İngilizcede bishop (papaz) adını aldı; diyagramlarda piskopos başlığıyla simgelendi. Vezir, Doğu'da firz, ferzin, ferz adıyla anılırken Batı'da, toplumun farklı yapısına koşut olarak, cinsiyet değiştirdi, önce vierge (bakire), sonra dame, kraliçe (İngiltere'de Queen) oldu. Eskiden tahtırevanlı filler ya da savaş arabaları biçiminde simgelenen kalelere farsçada ruh (İngilizcede rook) deniliyordu. Hindistan'da, İran' da, at olarak bilinen taş. Ortaçağ Avrupası’nda şövalye adını aldı. “Şah ve mat” ünlemi de farsça "kral öldü" anlamındaki şahmat’tan gelir.
Satranç konusunda bilinen ilk yapıtlar XI. ya da XII. yy.'daki elyazmalan, problem derlemeleri, oyun kurallarıyla birlikte anekdotlardır XIII. yy.’da Jacques de Cessoles, bir parçası satranç oyunundan alınacak ahlak dersine ayrılmış bir kitap yazdı. Bu kitap 1473'te basıldı. Cessoles'den sonra gelen başlıca yazarlar Lucena (1497), Damiano (1512), satrancın ilk büyük kuramcısı sayılan Ruy Löpez de Segura (1561), Gianutio (1597), Salvio (1604), Carrera(1617), yapıtı ancak 1656'da İngiltere'de ve ölümünden uzun bir süre sonra 1669'da Fransa'da ya- yımlanabilen Gioacchino Greco'dur. Bertin’ den (1735), Stamma’dan (1737) sonra, çağının en güçlü satranççısı, transız müzik- çisi Philidor 1749'da Analyse du jeu des öchecsi (Satranç oyununun çözümlemesi) yayımladı.

Kurallar. Satranç, 1 şah, 1 vezir, 2 fil, 2 at, 2 kale ve 8 piyon olmak üzere 16’şar taşı kullanarak oynanan bir savaş oyunudur. Oyunun amacı rakip şahını ele geçirmektir. Şah rakip taşlardan birinin tehdidi altında bulunduğu zaman kış (ya da şah) durumundadır. Şah bu tehditten kurtulamadığı, taşı alamadığı koşulda mat olur. Rakibin taşını doğrudan tehdit eden bir hamle yapan oyuncu "şah" diyerek rakibini uyarmak zorundadır. Şah (ya da kış) uyarısıyla tehdit edilmediği halde, şahın gidebileceği bütün kareler rakip taşların denetimi altında bulunuyorsa ve şahın da hamle yapması zorunluysa oyun "pat”, yani berabere olur. Şahın, korunabilmesi için, rok yapmaya hakkı vardır. Rok hareketi şahın, kanatlardaki kalelerden biriyle yer değiştirerek iki kare sağ (küçük ya da kısa rok) ya da sola (büyük ya da uzun rok) gitmesi, o yandaki kalenin de, şahın üzerinden aşırılarak onun yerleştiği karenin öte yanındaki kareye geçirilmesidir, iki taşın bu hareketi tek hamle sayılır. Rok yapabilmek için şahla rok yapan kale arasında başka taş olmaması, şahın rok yaptığı yöndeki karelerin rakip taşların denetiminde bulunmaması, şah ve kalenin daha önce hareket etmemiş olması, rok tamamlandığı zaman da şah (kış) durumuna düşülmemesi gerekir. Piyonlar sekizinci sıraya ulaştıkları zaman herhangi bir alete (vezir, kale, fil, at) dönüştürülebilir. Böylece tahtada iki, üç vezir, üçüncü bir kale olabilir. Satranç tüm dünyada Uluslararası satranç federasyonumun (FİDE) kabul ettiği kurallara göre oynanır.
Oyunun başında taşlar resimde görüldüğü gibi yerleştirilir; vezirler kendi renklerindeki hanelerde yer alırlar. Beyaz (ya da açık renk) kare oyuncunun sağına gelecek biçimde konulmuş tahta üzerinde gelişen oyun, şahın mat olması, taraflardan birinin yenilgiyi kabul etmesi ya da belirli zaman süresi içinde belirli sayıda hamle yapamayan oyuncunun saatindeki bayrağın düşmesiyle (örneğin iki saat içinde 40 hamle) sona erer. Beraberlik iki tarafın da yenici taşının kalmaması, aynı hamlelerin üç kez arka arkaya yinelenmesi, şahın pat durumunda kalması ya da 50 (belli durumlarda 100) hamle içinde taraflardan birinin yenememesi halinde söz konusu olur.
J» Taşların hareketi. Şah her yönde (ön, arka, çapraz) bir kare gidebilir. Vezir, yolunun boş olması koşuluyla dikey, yatay ya da çapraz gidebilir. Kaleler, yine boş ka- -eler boyunca, dikey ya da yatay gidebilirler. Fillerin hareketi aynı renk kareler üzerinde, çaprazdır. Atlar bir hamlede bir adım kale, bir adım fil gibi iki kare gider, bir çizerler. At, öteki taşlardan farklı olarak çevresindeki taşların üstünden atlayabilir, bu taşların arkasındaki rakip taşları tehdit edebilir. Piyon, hep öne doğru, dikey olarak ilerler; ancak ön çapraz karedeki taşları alabilir (sağ ya da sol). İkinci sıradaki yerinden ilk çıkışında iki kare gidebilir. Alan taş, alınan taşın karesine getirilir. Taş almak zorunlu değildir.

Oyunun yazılışı. Satranç oyunu betimlenirken cebirsel, figürlü ya da İngiliz yöntemi kullanılır. Cebirsel yazımda satranç tahtasının her karesi, dikeyler beyazın solundan başlayarak a, b, c, d, e, f, g, h; yataylar, beyazın önünden başlayarak siyahlara doğru 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 olarak tanımlanır. Hareketleri belirtmek için hamleyi yapan taşın (at; A, fil; F, kale: K, vezir: V, şah: Ş) simgesi yazıldıktan sonra bu taşın kalktığı ve gittiği karelerin koordinatı verilir: A f1-f3 (ya da yalnız Af3). Piyonlar için simge yazılmaz. Kısa yazımda taşın salt gittiği kare belirtilir. Figürlü yazımda taşın simgesi yerine diyagramlardaki resmi konulur. İngiliz yönteminde tahtanın kareleri cebirsel koordinatlarla değil sıra başındaki taşların adlarıyla anılır: P-QKt3 vezir tarafındaki atın önündeki piyonun bir hamle öne çıktığını gösterir. Bu yazımda beyaz ve siyah taraf yatay sıraları kendi önlerinden başlayarak, ayrı ayrı belirtirler. Siyah şahın yanındaki filin oyun başında bulunduğu kare beyazın yazımına göre KB8, siyaha göre KBI'dir.
Dünya satranç birincileri
1881-1894 Wilhelm Steinitz (Avusturya)
1894-1921 Emanuel Lasker (Almanya)
1921-1927 Josö Capablanca (Küba)
1927-1935 Aleksandr Alehin (Fransa)
1935-1937 Max Euwe (Hollanda)
1937-1946 Aleksandr Alehin (Fransa)
1948-1957 Mihail Botvinnik (Rusya)
1957- 1958 Vasiliy Smislov (Rusya)
1958- 1960 Mihail Botvinnik (Rusya)
1960- 1961 Mihail Tal (Rusya)
1961- 1963 Mihail Botvinnik (Rusya)
1963-1969 Tigran Petrosyan (Rusya)
1969-1972 Boris Spaskiy (Rusya)
1972-1975 Robert (Bobby) Fisher (ABD)
1975-1985 Anatoliy Karpov (Rusya)
1985-1993 Gariy Kasparov (Rusya)

İran'a ve İran’dan da Anadolu'ya yayıldığı anlatılmaktadır. Bugün Krakövv müzeisi’nde bulunan ve Sultan Ahmet III tarafından Polonya hükümdarına armağan edilmiş olan satranç takımı da, Osmanlı devletinde satrancın oldukça tutulan bir oyun olduğunu göstermektedir.
Cumhuriyetten sonra, Türkiye’de satranca ilişkin en önemli adım, 1936'da Ankara, 1943'te İstanbul satranç kulüplerinin kurulması oldu. 1954 yılında Türkiye Satranç federasyonu kuruldu, an- bak 1962 yılına değin çeşitli olanaksızlıklar yüzünden etkin bir çalışma yapamadı. Kuruluş, 1962 yılında 3512 sayılı kahun’un 10. maddesi uyarınca Födöration Internationale d'Echec'e (Uluslararası satranç federasyonu) bağlandı, aynı yıl Türkiye ilk kez Varna'da yapılan 15. Dünya satranç şampiyonasına katıldı. 1965 yılından başlayarak da Türkiye Ferdi satranç şampiyonası düzenlenmeye başladı. Nisan 1991’de kurulan Satranç federasyonu, Gençlik ve spor genel müdürlüğüne bağlı, devletin bir federasyonu olarak faaliyet göstermektedir.
Lise takımları arasında ilk yarışma İstanbul’da, Nevzat Süer’in girişimi ve bazı gazetelerin yardımıyla 1971 yılında gerçekleşti. 1972 yılında Hayat dergisinin katkısıyla yapılan yarışma, 1973- 1974’ ten başlayarak Cumhuriyet gazetesi tarafından desteklendi. Gençlik ve spor bakanlığı liseler ve üniversiteler düzeyinde bireysel yarışmalar düzenlemeye başladı (1982).
Türk satranççıları Uluslararası satranç federasyonumun (FİDE) onayladığı turnuvalarda yer aldılar: Nevzat Süer ve Ilhan Onat uluslararası usta, Turhan Yılmaz ve Suat Soylu FİDE ustası unvanlarını kazandılar. 1988'deki satranç olimpiyatında Suat Atalık birinci masada dünya üçüncüsü oldu. Ayrıca Türkiye, takım halinde katıldığı olimpiyatlarda da kayda değer dereceler aldı: 1990'da 46. (Nori Sad), 1992'de 37. (Manilla).
Türkiye satranç birincileri:
1966 - Şeracettin Bilyap
1967 - ismet ibrahimoğlu/ Cavit Uzman
1968 - Nevzat Süer
1969 - Nevzat Süer/ Akdoğan Erözbek
1970 - ismet ibrahimoğlu/ Nevzat Süer
1971 - ismet ibrahimoğlu
1972 - Ferit Boysan
1973 - Nevzat Süer
1974 - ilhan Onat
1975 - ilhan Onat
1976 - Feridun Öney/ Ali ipek
1977 - Ergun Gümrükçüoğlu
1978 - Turhan Yılmaz
1979 - Turhan Yılmaz
1980 - Ergun Gümrükçüoğlu / Ali ipek/ Ateş Ülker
1981 - Suat Soylu
1982 - ilhan Onat
1983 - Adnan Şendur
1984 - Can Yurtseven
1985 - Ateş Ülker
1986 - Turhan Yılmaz
1987 - Suat Atalık
1988 - Suat Atalık
1989 - Turan Yılmaz
1990 - Cem Karadağ
1991 - Hakan Erdoğan
1992 - Hakan Han

—Ed. Saz şairlerinin divan edebiyatı etkisinde kalmasıyla ortaya çıkan türlerdendir. Musammat” gazele benzer. Veznin iki eşit parçadan oluşması ve dize ortasındaki uyak dolayısıyla beyitler, dört dizeli bentlere (dörtlük) dönüşebilir. Bu durumda dizeler 4+4 duraklı ya da duraksız sekizli hece ölçüsüne de uyar. Uyak biçimi gazelde olduğu gibi aa, ba, ca vd.’dir: "Med- hine meddah olalım hüsrev-i huban güzele/ Vasfına sözler bulalım dinleye yârân güzele" vd. (Dertli).
Satranç (Checkmate). 1 prologla başlayan 1 perdelik bale Konusunu ve müziğini Arthur Bliss, koregrafisini Ninette De Valois, dekor ve kostümlerini Edvvard MacKnight Kauffer hazırladı. İlk kez 1937’de Paris’te Vıc Wells Ballet tarafından Champs -Elysöes tiyatrosu'nda sahnelendi. Aynı yıl Londra'da Sadler's Wells Theatre'da yine lendi. Başlıca rollerde June Brae, Pamela May, Harold Turner ve Robert Help- mann dans ettiler. Aşk ve Ûlüm'ün simge sel bir satranç oyununda karşı karşıya geldiği bu dramatik bale, N. De Valois'nın en iyi yapımlarından biridir. Kara Kraliçe (Black Queen) rolünün en iyi yorumcuları arasında Beryl Grey, Maina Gielgud ve Natalia Makarova anılmalıdır.
Satranç Türkiye'de ilk kez 1963-64 se zonunda Ankara Devlet opera ve balesi tarafından, yine De Valois’nın koregrafisiyle sahnelendi.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.