SİLKMEK g. f.
1. Bir şeyi silkmek, onun üstündeki şeyleri düşürmek ya da onu tozdan, topraktan vb. temizlemek için güçlü ve ani bir hareketle sallamak: Bir meyve ağacını silkmek. Halıyı silkmek.
2. Bir kimseyi, bir şeyi silkmek, güçlü, hızlı ve ani bir hareketle sarsmak; silkelemek: Kendine gelmesi için onu kollarından tuttu ve silkti.
3. Silkip atmak, bir kimseyle olan her türlü bağı, ilişkiyi kesip atmak: O sözden sonra arkadaş markadaş demedi, silkip attı.
—Güz. sant. Bir resmi silkmek, bir resmi başka bir yüzeye aktarmak için renkli toz kesesini (ya da silkme kesesi) silkme kalıbının üzerinde gezdirmek.
♦ silkinmek dönş. f.
1. Toz, toprak vb. şeyleri temizlemek için üstünü silkmek; silkelenmek.
2. Bedenini ani bir hareketle sarsmak, silkelenmek: Uykusunda silkinip durdu.
3. Olumsuz, uygunsuz bir şeyden kurtulmak, yeni bir duruma geçmek için çaba göstermek, kendine gelmek: Bu uyuşukluktan kurtul, silkin biraz.
♦ silkindirmek ettirg. f. Bir kimseyi silkindirmek, onun kendine gelmesini, silkinmesini sağlamak.
♦ silktirmek ettirg. f. Bir şeyi silktirmek, onun, onu silkelemesini sağlamak.
Kaynak: Büyük Larousse