SOSYALİZM a. (fr. socialisme).
1. Toplumsal örgütlenmeyi adalet ölçüsüne göre düzeltmek amacını güden kuram. (Sosyalizm sözcüğü bu kuramların iümünü belirtebileceği gibi [geniş anlamda] en ılımlılarını, devrimci olmayanlarını [dar anlamda] da belirtebilir.) [Bk. ansikl. böl.)
2. Marxçılık-lenindlik ilkelerine bağlı hüliimet- lerce yönetilen devletlerde görülen ve ayır- tedici özelliğini üretim ve değişim araçları üzerinde özel mülkiyetin esas bölümüyle kaldınlmış olmasında bulan iktisadi ve toplumsal kuruluş.
3. Sosyalist ya da sosyal demokrat akımların tümü.
4. Bilimsel sosyalizm, marxçılara göre Kari Marx ve ardıllarının öğretisi. || Reel sosyalizm, komünist ülkelerdeki marxçı-leninci öğretiye verilen küçümseyici ad.
—ANSİKL. Marxçı açıdan sosyalizmin ayır- tedici özelliği, üretim ve değişim araçlarının kamuya ait olması ve mal varlığının herkesin emeğine göre paylaştırılmasıdır. Sosyalizm, "komünist toplumun ilk evresi”ne tekabül eder. (K. Marx, Gotha‘ programının eleştirisi [Zur Kritik der sozi- aldemokratischen parteiprogramme]). Bu evrede, özel mülkiyet kaldırılmış olmasına karşın ürünlerin bölüşülmesinde farklılıklar devam eder, dolayısıyla adalet ve eşitlik gerçekleşmez. Bu evreye "sosyalizm" adını ilk kez K. Marx değil, 1886 tarihli yazısında (True and false Society) İngiliz marxçı William Morris verdi. W. Morris'ter, sonra marxçılar, özellikle de Lenin Devlet ve devrim (Gosudarstvo i revoljucija) [1917] adlı yapıtında bu terimi benimsediler. Bertrand Russell'e göre “sosyalizm, demokratik bir yönetim biçiminde, toprak ve sermayenin ortak mülkiyeti"dir. Marx- çılığı bütünüyle ya da kısmen reddeden reformcu (ya da demokratik) sosyalist partilere göre ulaşılacak hedef, özel mülkiyetin kalkmasıyla beliren bir toplum değil, kapitalist toplumun temel özelliklerinin korunduğu, millileştirilmiş bir sektörle kooperatifçilik sektörünün yer aldığı, sosyal içerikli yasaların ve vergi sisteminin yoksul sınıflar yararına işlediği, siyasal özgürlüklerin parlamenter rejim çerçevesinde sağlandığı iktisadi ve toplumsal bir biçimlenmedir.
Daha önce XVIII. yy.'da kullanılan "sosyalizm" sözcüğü, 1830'lu yıllarda Fransa’da ve İngiltere'de, özellikle de Paris’te çıkan 23 kasım 1831 tarihli haftalık le Semeur dergisinde gelişme göstermişti. 1830’lu yılların sonunda, sosyalizm her şeyden önce Saint-Simon, Fourier, Owen' ın kuramlarını ifade ediyordu. 1848 öncesinde, "komünizm” terimi Cabet’nin We- itling'in, yeni babeufçülerin ve Marx’ın kuramları için kullanılırken, "sosyalizm” terimi, daha da belirsiz bir toplumsal reformu savunan, mülkiyet ortaklığını öne çıkarmayan ve genellikle devrimci olmayan kuramları dile getiriyordu. Bu sosyalistler, Fransa’da II. Cumhuriyet döneminde, Almanya'da 1860’lı yıllarda burjuva demokratlarla kolayca birleştiler '.e Fransa’da demokrat sosyalistler, Almanya’da sosyal -demokratlar adını aldılar. 1880-1900 arasında, çok büyük bir çoğunluğu matlıktan esinlenmiş olsa da, sosyalist parti ya da sosyal demokrat parti adları benimsendi. Bu partileri bir araya getiren II. enternasyonal içinde etkili olan yalnızca marxçılık değildi. 1919’da Komünist enternasyonal, marxçılığı temel alma ya da almamaya göre değil, 1914 savaşı’nı ve partilerin leninci örgütlenme biçimlerini onaylayıp onaylamamalarına göre kuruldu. Komünist enternasyonale üye olan partiler komünist parti adını aldılar.
•
Ütopik sosyalizm. Adalet düşüncelerinden esinlenen ve bollukla eşitliğin hüküm süreceği, iktidarın iyi bir hükümdar ya da bilgelere ait olacağı ideal bir toplumun kurulmasını amaçlayan kuramların tümüdür, iyimser olan ütopik sosyalistler insanın aklına, sağduyusuna ve eğitimin etkinliğine inanıyorlardı. Sık sık, nasıl gerçekleşeceğini dikkate almaksızın, geleceğin toplu- munun örgütlenme biçimini ayrıntılarıyla tasarlıyorlardı. Belli bir toplumsal sınıfa ayrıcalıklı bir rol tanımıyorlar, yönetici ve yönetilen, zengin ve yoksul herkese sesleniyorlardı. Bu özelliklerin çoğu Platon, Thomas More, Campanella, Meslier, Mably ve Morelly'nin ortaya koydukları sistemlerde görülüyordu. Ama ütopyacı sosyalizmin parlak dönemi XIX. yy'ın ilk yarısıdır; bu dönemde Avrupa’da sanayi kapitalizminin ilk yükselişine ve bunun kaçınılmaz sonucu olarak işçilerin olağanüstü yoksulluğuna tanık olundu. Bu nedenle, kapitalist ekonominin işleyişine ve sonuçlarına ilişkin olarak geliştirdikleri eleştiri ütopyacı sosyalistlerin ortak tavrı oldu. Ütopyacı sosyalistlerin XIX. yy.’daki başlıca temsilcileri İngiliz R. Owen, T. Hodgskin, W. Thompson, alman H. Heine, G. Büchner, transız C. Saint-Simon, C. Fourier, d Cabet, V. Considörant, L. Blanc, İtalyan G. Momo, rus N. A. Dobrolyubov, N. G. Çernışevskiy'di.
•
K. Marx ve F. Engels'in bilimsel sosyalizmi - MARXÇIUK.
•
Kürsü sosyalizmi. Bu siyasal akım, 1872'de Alman imparatorluğu'nda, G. Schmoller ve iki iktisatçının, L. Brentano ve A. Wagner'in Verein für Socialpolitik'ı çıkarmasıyla ortaya çıktı. Üniversite profesörlerinin yönettiği bu akım (adını buradan almıştır), o dönemde sosyalist propagandadan etkilenen işçi sınıfının, devletin denetiminden çıkmaması için yukarıdan gerçekleştirilecek bir dizi reform politikası öneriyordu. Kürsü sosyalistleri, “Plohenzollern’lerin toplumsal bir misyonu” olabileceğine inanıyorlardı. Devlete artan bir rol tanınmasını ve özellikle atölyelerin denetlenmesini, bankaların ve sigorta şirketlerinin kontrolünü, çok yüksek gelirlerin sınırlanmasını, herkese iş bulunmasını istiyorlardı. Bismarck, bazı sosyal reformları kabul ettirebilmek için 1880'lerin başında kısmen bu akıma dayandı.
•
Hıristiyan sosyalizmi. Çok sayıda hıristiyan, sosyalist düşünceleri benimsedi. Hıristiyan sosyalizmi özellikle XIX. ve XX. yy.'da gelişti. PJ. Buchez 1831'de şunları yazıyordu: “Hıristiyan ahlakın buyruklarını toplumsal açıdan gerçekleştirme zamanı geldi”. Bir yıl sonra da "zorunlu hale gelen komünist reformun şiddete ve gasba başvurmadan emekçilerin ortaklığıyla yapılması gerektiği’’ ileri sürdü. F. de La Mennais’ye göre sosyalizm örneği İncil' de vardı. P Leroux gibi 1848 devrimlerinden kalma kimi idealist sosyalistler "proleter İsa"yı yücelttiler XIX. yy. ortasında bu akıma Lacordaire ve Ozanam da katıldı; Sillon (1894) ve Marc Sangnier'nin Jeune Republique (1912) hareketleri htristiyan sosyalizmine yakındı. E. Mounier’.nin kişiciliği de hıristiyan sosyalizminin bir biçimiydi.
•
Devrimci sosyalizm. Bu deyim, Blanqui’ nin sosyalizmi, Marx'ın sosyalizmi, Rusya’ daki sosyalist-devrimcilerin ya da 1914 öncesinde H. Lagardelle ve P Hervö'nin önderliğindeki sosyalist transız partisi SFİO’ nun aşırı sol kanadının sosyalizmi gibi, çeşitli akımları ifade eder. Tümünün ortak noktası, iktidarın şiddet yoluyla alınmasını reddetmemeleri ve özellikle de sosyalist topluma ulaşmak için sadece parlamenter eyleme yeterince güvenmemeleridir.
•
Reformcu sosyalizm - REFORMCULUK.
•
Demokratik sosyalizm. 1923’te kurulan Sosyalist işçi enternasyonaline ve daha sonra 1951 Sosyalist enternasyonaline katılan partiler bu akımı benimsediler. Marxçılık’tan esinlenmeyen bu öğreti, başka düşünce akımlarından etkilenmekteydi. Bu partiler, sovyet komünizmine karşı muhalefetlerini kesin bir biçimde ortaya koydular. Bu durum, ikinci Dünya savaşı sonrasında onların Avrupa kuruluşları ile Atlantik ittifakına ateşli bir inançla bağlanmalarını (örn. P H. Spaak) doğurdu. Bu akım iç siyasette tam istihdama ağırlık verir. Kendi içlerinde çeşitli eğilimler vardır: isveçli O. Palme, yunanlı A. Papandhreu ve avusturyalı B. Kreisky’in uluslararası düzeydeki tavırları, transız F. Mitterrand'a ve İtalyan B. Craxi’ye oranla daha tarafsızdır. Alman sosyal demokrat partisinin Sosyalist gençlik örgütü ya da Fransız sosyalist partisi içindeki CERES gibi marxçılığa çok bağlı ve “reformculuk”a karşı aşırı eleştirici olan akımlar, etkin ol malarına karşın, azınlıktadırlar.
•
Özgürlükçü sosyalizm. Proudhon, Stirner ve Bakunin’den etkilenen bu sosyalizm türü iktisadi liberalizmi, devleti, marxçı sosyalizmi eleştirir ve bireyin özgürlüğünü yüceltir. Uluslararası işçi birliği ya da I. Enternasyonal’da dile getirilen bu akım, daha sonraları devrimci sendikacılığı, ama özellikle anarşiyi etkiledi. Mayıs 1968 öğrenci hareketinde bu özgürlükçü sosyalizmin canlandığı görüldü (kitlelerin kendiliğindenciliği, özyönetim).
•
Üçüncü dünya sosyalizmleri. Ülkelerinin öz kültürüne aşırı derecede bağlı olma kaygısında olan Latin Amerika ve Afrika ülkeleri sosyalizmleri XX. yy.’da ortaya çıktı. Tunus’taki sosyalist Destur partisi, Senegal Sosyalist partisi ya da Mauritius işçi partisi, demokratik sosyalizme bağlıdırlar; Kongo Emek partisi ve Küba Komünist partisi komünist akımın içindedirler; öteki akımlar bu iki kategorinin ne birine ne de öbürüne girebilirler (Cezayir Ulusal kurtuluş cephesi, Libya Arap sosyalist halk cemahiriyesi, Irak Baas partisi, Peru’daki Amerikan devrimci halk ittifakı, Nikaragua’daki sandinista hareketi, Tanzanya Devrim partisi). Bu hareketler kendi aralarında da büyük farklılık gösterirler: bazıları, özellikle müslüman ülkelerdekiler, tanrıtanımazlığı ve sınıf mücadelesini reddeder; öbürleri tek partiye bağlıdırlar. Bununla birlikte, bütün bu partiler, ulusal bağımsızlıklarını tam olarak gerçekleştirmekten ve emperyalizme ve yeni sömürgeciliğe karşı mücadele etmekten yanadırlar.
Kaynak: Büyük Larousse