SÜPÜRMEK g. f.
1. Bir şeyi (somut) süpürmek, o şeyi süpürgeyle almak, atmak: Döküntüleri, çöpleri süpürmek.
2. Bir yeri süpürmek, orayı, tozlarını,-çöplerini alarak temizlemek: Odayı, mutfağı süpürmek.
3. Şeyleri süpürmek, hızla dağıtmak: Rüzgâr yaprakları süpürüp götürdü.
4. insanları, şeyleri (soyut) bir yerden süpürmek, süpürüp atmak, çıkarmak, kovmak: Bütün kötülükleri süpürüp attık. Bu asalakları bu kurumdan süpürüp atmadıkça hiçbir şey yapılamaz.
5. Bir yiyeceği süpürmek, silip süpürmek, kısa sürede bitirmek, tüketmek: Dolapta ne varsa süpürmüş, akşama yemek kalmadı.
6. Yerleri süpürmek, bir giysiden, bir örtüden vb söz ederken, yere değmek, yerde sürünmek: Elbisesi yerleri süpürüyor.
7. Silip süpürmek - SİLMEK.
♦
süpürtmek ettirg. f. Bir şeyi, bir yeri süpürtmek, o şeyin, o yerin süpürûlmesini sağlamak, süpürmek eylemini yaptırmak.
♦
süpürülmek,
süprülmek edilg. f.
1. Sözkonusu bir şeyse, süpürgeyle alınıp atılmak; bir yerse, süpürgeyle temizlenmek.
2. insanlardan, şeylerden söz ederken, çıkarılmak, kovulmak, süpürülüp atılmak.
Kaynak: Büyük Larousse