SÜRTMEK g. f. Bir şeyi (bir şeye, bir yere) sürtmek, bir nesneyi sertçe bastırarak bir kerede ya da sürekli bir hareketle başka bir nesnenin ya da yüzeyin üzerinden geçirmek: Ellerini bir şeye, bir yere, birbirine sürtmek.
♦ gçz. f. Tkz. (Bir yerde) sürtmek, amaçsızca orda burda gezmek, dolaşarak oyalanmak: Bütün gün sokaklarda sürtmek.
♦ sürtülmek edilg. f. Sürtmek eylemi yapılmak.
♦ sürtünmek dönşl. f.
1. Hareket halindeyken bir şeye değmek: Çamurluğa sürtünen bir tekerlek.
2. Bedenini, bedeninin bir yerini bir şeye, bir şeyin yüzeyine sürtmek: Kedi, gelip gelip bana sürtünüyor. Dikkat et,duvara sürtünme.
3. Kavga için neden aramak, laf dokundurmak, çatmak.
♦ sürtüşmek işt. f.
1. Birbirine sürtünmek.
2. Karşılıklı kavga halinde olmak, anlaşamamak, dalaşmak: Sürtüşmeyin! Ortada bir sorun yok.
♦ sürtüştürmek ettirg. f. Bir şeyi birbirine sürekli sürtmek.
Kaynak: Büyük Larousse