Arama

Rahat Nedir? - Tek Mesaj #2

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Kasım 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
RAHAT, -tı a. (ar. rahat).
1. Her türlü sıkıntının, kaygının ortadan kalkmasıyla ulaşılan zihinsel, ruhsal, bedensel dinginlik; erinç, huzur: Sonunda rahata erdik. Umarım bu sorun rahatınızı kaçırmaz.
2. Rahat batmak, iyi ve güzel koşullar içinde sürüp giden yaşantısını, gereksiz nedenlerle bırakıp, başka türlü yaşantı arayanlara sitem yollu söylenir (tkz.). || Rahat döşeğinde ölmek, evinde, yatağında ölmek. || Rahat etmek, dertsiz, tasasız, sıkıntısız yaşamak, dinlenip ferahlamak: Gençliğinde çalışırsan, yaşlılığında rahat edersin. Haberi alınca içi rahat etti. || Rahat kıçına batmak, içinde bulunduğu sorunsuz, sıkıntısız yaşantının değerini bilmemek (tkz.). || Rahat ol, tedirgin olma, kendini rahat bırak. || Rahat yüzü görmemek, sürekli sıkıntı içinde olmak, hiç rahat etmemek: Kısacık yaşamında bir gün bile rahat yüzü görmedi. || Rahatı kaçmak, tedirgin olmak, üzülmek. \\Rahatma bak!, dilediğin gibi davran, sıkılma: Sen rahatına bak, ben işimi bitirip geliyorum. || Rahatına bakmak, başka şeylerle ilgilenmeyip her şeye boş vererek yaşamını sürdürmeye çalışmak: Hiçbir şeye aldırmaz, rahatına bakardı. || Rahatına düşkün, kendini sıkıntıya sokmayan, güç işlerden kaçan, rahatlığı ve konforu seven kimse için kullanılır.

—Esk. Rahat-nişin, rahat oturan, rahat yaşayan. |j Rahat-ı dil, gönül rahatlığı. || Rahat-ı hulkum - LATİLOKUM.

♦ sıf.
1. Ruhsal, zihinsel dinginlik içinde olan kimse, ona ilişkin bir şey için kullanılır; erinçli, huzurlu: Artık mutluyum ve rahatım. Böyle davrandığım için vicdanım çok rahat.
2. Sıkıntıdan ve kaygılardan uzaklaştıran, zihinsel, ruhsal, toplumsal maddi kolaylıklar sağlayan şey için kullanılır; konforlu: Rahat bir yolculuk. Rahat bir oda. Rahat bir yaşam.
3. içine se- reserpe yerleşilebilen mobilya parçası; taşıt için kullanılır: Rahat bir koltuk. Rahat bir araba.
4. insanın içinde kolaylıkla hareket edebildiği giyecek için kullanılır: Rahat bir ayakkabı. Rahat bir elbise.
5. Hiçbir şeyi kaygı ve endişe konusu yapmayan; serbest tavırlı kimse için kullanılır: Aklına estiği gibi davranan rahat bir adam, istediği gibi giyinen rahat bir kadın.
6. Rahat rahat, kolayca, güçlük çekmeden, rahat bir biçimde: Bu işi akşama kadar rahat rahat bitiririm.

—Ask. Askerin ayakta, ayakları bir omuz genişliğinde açık ve kollan yana sarkık duruş biçimi. (Rahat durumunda kıpırdanılabilir, ancak konuşulmaz ve durulan yer değiştirilmez. Törenler sırasında uygulanan rahat biçiminde ise kollar yanda değil, arkada kenetli olarak bulunur ve kıpırdanılmaz.)! Rahat yürüyüş, askerin uygun adımı bırakmasına, silahını serbestçe taşımasına ve yakasını açmasına izin verilen yürüyüş biçimi.

♦ be
1. Tedirginlikten uzak, kaygısız, endişesiz biçimde: Rahat uyumak. Rahat ölmek. Sanık çok rahat görünüyor.
2. Kolay bir biçimde, zorlanmaksızın: Rakibini çok rahat yendi.
3. En az: Günde rahat iki paket sigara içer. Rahat elli yaşında var
4. Konuşmadan söz ederken, çekinip sıkılmadan ya da akıcı biçimde: Kürsüde hiç rahat konuşamıyor.
5. Rahat bırakmamak, rahat vermemek, bir kimsenin huzurunu bozup onu tedirgin etmek: Burada da insanı rahat bırakmıyorlar, arayıp buluyorlar. || Rahat durmak, kımıldamadan olduğu gibi kalmak ya da yaramazlık etmemek.

♦ ünl. Ask. Askeri "hazırol" durumundan "rahat” durumuna geçirmek için verilen komut.

Kaynak: Büyük Larousse