Arama

Parçalanma Nedir? - Tek Mesaj #1

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
28 Kasım 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
PARÇALANMA a. Parçalanmak eylemi.

—Çekird. fiz. Nükleer'parçalanma, ağır bir atom çekirdeğinin, enerji açığa çıkararak ve nötron yayımlayarak, parçalanma ürünleri denen, genellikle iki parçaya bölünmesi. (Yakıtı uranyum 235 atomları içeren bir nükleer reaktörde, birtakım atom çekirdekleri 2 ya 3 nötron [ortalama 2,5] yayımlayarak ve enerji vererek parçalanmaya uğrar.) [Eşanl. FİSYON.] (Bk. ansikl. böl.)

—Genet. Koromozom parçalanması, gerek bazı virüslerin, gerek çeşitli zehirli maddelerin dıştan gelen saldırısı sonucunda kromozomların kopması, (in vitro ya da in vivo gözlenebilen nadir bir olgudur.)

—Hematol. Alyuvarların parçalanma ile hemolizi, dıştan gelen mekanik bir saldırı sonucu alyuvarların zamansız tahribi; başlıca hematolojik belirtisi hücre bölünmesidir (Bu tür hemolizlere kardiyolojide kalp protezlerinin yerleştirilmesinden sonra, vücut dışı dolaşımlar süresince, kılcaldamar hastalıklarında, kötücül hipertansiyonda, gebelikte, büyük çaplı anjiyomlarda, karaciğer sirozlarında, kanserlerde ve yürüme ya da aşırı çaba hemoglobinürilerinde de rastlanır.)

—Jeomorfol. Sert bir kayaç malzemesinin, kimyasal bileşiminde değişiklik olmadan bölünmesine yol açan mekanik süreçlerin tümü. (Şu olaylar gerilmelere neden olabilir: sıcaklık değişiklikleri [sıcaklıkla kırıntılanma], art arda gelen nemlenme ve kurumalar [suyla ufalanma], kayaçlar içindeki suyun hacminin don etkisiyle artması [donla parçalanma], tuzların kristalleşmesi [tuzla ufalanma] ya da bitki köklerinin büyümesi.) || Donla parçalanma, sert kayaçlarda bulunan suyun hacminin donarak artması (% 9 dolayında) sonucunda bu kayaçların parçalara ayrılma süreci. (Ortaya çıkan kalıntıların boyuna bağlı olarak bu parçalanma iki türlü gerçekleşir. Mikro düzeyde donla parçalanma sonunda gözeneklerde ve ince çatlaklarda donan su, kum ve limonların oluşmasına neden olur; makro düzeyde donla parçalanmada ise büyük çatlaklarda donan su büyük kayaç parçalarının kopmasına yol açar Birinci süreç art arda gelen hafif ya da şiddetli donma ve çözülme olaylarıyla hızlanır, ikinci süreçse don dalgasının daha derinlere işlemesini gerektirir.)

—Kim. Bir moleküldeki bir ya da daha çok bağın kopmasına neden olan kimyasal tepkime; bu molekül, parçalanma sonunda çok sayıda daha küçük molekül oluşturur.

—Polim. Makromolekül bir malzemenin, yapısal bozulmaya bağlı olarak özelliklerinin kaybolması. (Bk. ansikl. böl.)

—Psik. Şizofrenik durumlarda her zaman rastlanan ve beden imgesinin bozulmasına dayanan fantazma. (Bk. ansikl. böl.)

—Sil. Kusurlu bir tüfek namlusunda, atış sonrasında oluşan yarık. || Namlu atış ömrünün tükenmesiyle namluda meydana gelen paralanma. || Mermi gövdesinin (kovanın), içindeki patlayıcı maddenin etkisiyle birçok parçaya ayrılması. (Genellik- le, hatalı kovan ya da patlayıcı madde kullanılmasından ileri gelir.)

—Yerbil. Tektonik kökenli bir uzama sonunda, yumuşak bir ana kayaca göre, bir kristal, bir fosil ya da bir katmanın birkaç ayrı öğeye bölünmesi. || YapraksaI parçalanma, bir kayacın yapraklar halinde bölümlere ayrılması. || Yapraksal parçalanma düzlemi, bir kayacın yapraklara ayrıldığı düzlem.

—ANSİKL. Çekird. fiz. 1938’de Hahn ve StrassmannYn, Joliot ve özellikle de Fermi’nin çalışmalarına dayanarak buldukları parçalanma olayı, yavaş nötronların uranyum üzerindeki etkisi sayesinde uygulama alanına girdi. Nötronlarla bombardıman edilen uranyumun, orta kütleli iki element, örneğin brom ve lantan vererek bölündüğü anlaşıldı. Öte yandan kimi kez, üç çekirdeğin oluştuğu üçlü parçalanmalar da gözlemlenmiştir. Uranyumun parçalanması sırasında birçok nötron (ortalama 2 ya da 3) yayımlanır ve büyük miktarda enerji açığa çıkar. Yayımlanan bu nötronlar da yeni parçalanmalara yol açabileceğinden, uygun bir uranyum kütlesi içinde zincirleme bir tepkime oluşabilir.
Toryumdan başlamak üzere, bütün ağır elementlerin çekirdekleri, değişik olasılıklarla ve değişik gelen nötron enerjileriyle parçalanmaya uğrayabilir. Uranyum, plütonyum vb. zincirleme bir tepkime başlatmaya olanak veren zayıf bir kendiliğinden parçalanma özelliği gösterir. Uranyum 233, uranyum 235, plütonyum 239 gibi elementlerin çekirdekleri, gelen nötronun enerjisi ne olursa olsun parçalanmaya uğrayabilir; hatta parçalanma olasılığı, nötronlar çok yavaşsa, önemli ölçüde artar.
Buna karşılık, uranyum 238 ancak hızlı nötronlarla parçalanabilir. Bir çekirdeğin parçalanması sırasında açığa çıkan enerji, yaklaşık 200 milyon elektronvolt yani 10-17 kWsa'dır. Bir gram uranyumdaki bütün çekirdeklerin parçalanması 25 000 kVVsa'lık, yani 3 ton kömürün yanmasıyla açığa çıkacak kadar enerji verir.
Gerçekte parçalanmanın, uyarılmış ağır çekirdeklerin çok genel bir uyarısızlaşma biçimi olduğu gösterilebilmiştir. Nitekim parçalanma, nötronlarla olduğu gibi, y parçacıkları, hızlandırılmış protonlar ve ağır iyonlarla da gerçekleştirilebilir. Çekirdeğin, bölünmeden önce biçim değiştirdiği parçalanma sürecinin dinamik incelenmesi, bir çekirdeğin potansiyel enerjisinde, biçim değiştirmesine bağlı olarak ortaya çıkan değişimlere ilişkin çok sayıda bilgi sağlamıştır Bir parçalanma engelinin var olduğu gösterilmiştir. Bu engel "tünel etkisi”yle (kuvantal mekanikte betimlenen) ya da bu çekirdeğe, bir nükleer tepkimede bir uyarma enerjisi verilerek aşılabilir. Kimi durumlarda, çekirdeğin artan biçim değiştirmelerinde art arda etkili olan iki parçalanma engelinin gözlemlendiği de olmuştur.

—Polim. Makromolekül malzemelerin parçalanması, temel olarak bu malzemeleri oluşturan makromoleküllerin kopmasıyla ortaya çıkar ve hemen her durumda köksel bir mekanizmayla meydana gelir. Böylece oluşan serbest kökler, polimerin türüne, oksijenin, kararlılaştırıcıların, parçalanma katalizörlerinin bulunup bulunmamasına bağlı olarak zamanla değişik biçimlerde gelişebilir.
Parçalanmaya yol açan dış etkenler çok çeşitlidir:
• Isıl parçalanma. Organik polimerterin tümü, düşük ya da daha yüksek sıcaklıkta ısılbozunmayla (piroliz) parçalanır. Bir po- limer bu durumda türüne göre ya çıkış monomerini ya da daha karmaşık yapıda bileşikler verir;
• Işılkimyasal parçalanma ya da ışıl parçalanma. Işılkimyasal parçalanma, özellikle güneş ışığında bulunan morötesi ışımaların etkisiyle meydana gelir. Isıl parçalanmada olduğu gibi ya bir monomerin ya da daha karmaşık yapıların oluşmasını hızlandırır;
• Yükseltgenle parçalanma. Oksijenin etkisi, hangi türde olursa olsun (ısıl, ışılkimyasal) ya bir parçalanmaya yol açar ya da çeşitli hidroperoksitlerin oluşumuna neden olur. Polidien türünde elastomerler, özellikle oksijen etkisine karşı duyarlıdır. Doğal kauçuk, yükseltgenme önleyici maddelerle korunmazsa, kükûrtlenmeye benzer biçimde, köprülenme tepkimesiyle önce kırılgan, parçalanmayla da daha sonra yapışkan bir özellik kazanır;
• İyonlaştırıcı ışınımlarla parçalanma. İyonlaştırıcı ışınımlar (hızlandırılmış elektronlar, a, 0, y ışınları, X-ışınları, nötronlar) makromolekül malzemelerde çok önemli parçalanmalara yol açar ve bu parçalanmalar genellikle köprülenme ya da zincir kopmaları biçiminde ortaya çıkar;
• Kimyasal etkenlerle parçalanma. Bu yolla oluşan parçalanma, polimerin türüne göre değişir; örneğin selüloz ile poliamitler asitlere karşı çok duyarlıdır; polyesterler bazlarla çok hızlı parçalanır;
• Biyolojik parçalanma. Birçok enzim, polimerlerin, özellikle proteinlerin parçalanmasını kolaylaştırır.
Polimerterin, doğal etkenlerle parçalanması (ışık, oksijen, vb.), bu maddelerin kullanımında karşılaşılan en büyük engellerden biridir; bu tür parçalanmalara genellikle yaşlanma adı verilir. Makromolekül maddelerin yaşlanmaya karşı korunması, bu ürünlerin hazırlanmaları sırasında özen gösterilmesi gereken temel işlemlerden biridir; bu işlem, polimerin ya da bu ürüne kazandırılmak istenen korumanın niteliğine göre çeşitli bileşiklerin katılmasıyla gerçekleştirilir. (SOĞURUCU, YÜKSELTGENME ÖNLEYİCİ, MORÖTESİ* ÖNLEYİCİ, YAŞLANMA ÖNLEYİCİ.)

—Psik. Parçalanma fantazmaları çoğu zaman yabancılık duygusu ile birliktedir ve az ya da çok korkutucu olarak yaşanır. Bu beden parçalanmışlığı duygusu, hipokondriyak hezeyanlı temalarda, bir başkalaşım ya da organı yok sayma hezeyanında, şeytanlanma ya da zoopati şeklinde dile gelir M. Klein'a göre bu yaşantılar şizoparanoid durumun patolojisiyle ilişkilidir. Yani şizofren, kendisini, parçası olduğu nesnenin içinde bölük pörçük ve bütün olarak içerilmiş olarak duyar.

Kaynak: Büyük Larousse