AFET, -tl a. (ar. afet). MsXLabs.org & Büyük L.
—1. Toplumsal yıkımlara yol açan olağandışı büyük olay: Kızılay, afetten kurtulanlara yardım elini uzattı. (Bk. ansikt. böl. huk.)
—2. Çok kötü olay ya da durum; felaket: Hava kirliliği bir afet halini aldı.
—3. Tkz. Olağanüstü bir güzelliği olan kadın: Bu kız büyüyünce bir afet olacak.
—Esk. Afet i can, güzelliğiyle insanı çok etkileyen kadın. || Afet-i devran, çağın en güzeli: "Gittikçe hüsnü afet-i devran olup gider" (Leskofçalı Galip, XIX. yy ). || Afet -resân, dert çektiren.
—Dilbil. Halk ağzında “afat” biçiminde de kullanılır: Çekirge afatı
—Ed. Divan şiirinde seven kişiyi aşk belalarına düşürecek kadar güzel olan sevgiliye "afet" denir. Sevgilinin gözüyle, gamzesiyle, boyuyla fitneler yarattığı kabul edilir.
—Esk. Rom. Kaosu bildiren, insanlarla tanrılar arasındaki bir bozuşmayı göste ren, açıklanması olanaksız, doğaya aykırı (yer sarsıntısı, canavarların doğuşu, vb.) olay. (Tanrılarla insanlar uzlaşmayı ancak dualar, yalvarmalar ve kurbanlar sağlardı.)
—Yerbil. Afet teorisi - KATASTROF KURAMI.
—ANSİKL. Huk. Anayasa, doğal afetleri olağanüstü hal nedenlerinden biri sayar (md. 119). Afet bölgelerinin sınırlarını Bakanlar kurulu belirler ve ilan eder. Bir yerin afet bölgesi olarak ilan edilmesinin önemli hukuksal sonuçları vardır. Buralarda olağanüstü bir hukuksal düzen yürürlüğe girer, çeşitli önlemler alınır.