ÖRMEK g f.
1. iplik, yün, tel vb. şeyleri (makinede, şiş, tığ vb. bir araçla ya da elle) birbirine geçirerek işlemek: Yün örmek.
2. Bir şey örmek, örerek onu biçimlendirmek: Sepet örmek. Dantel örmek. Kazak örmek.
3. Bir ilmik örmek, bir sıra (durum tümleci +) örmek, onu şiş, tığ vb. ile işlemek: iki ilmiği ör. ikisini atla. iki sıra ördükten sonra keseceksin. Lastik örmek.
4. Saç vb. örmek, birkaç bölüme ayırıp her bir bölüğü ötekine dolamak; dolayarak bir örgü oluşturmak: Saçlarını örmek
5. Bir deliği, bir yırtığı örmek. kumaş üzerinde oluşmuş bir deliği, iplikle ve elde kendi dokusuna benzer bir doku oluşturarak kapatmak
6. Duvar örmek, yapı harcıyla onu yapmak ya da onarmak.
—inş. Kuru örmek, herhangi bir bağlayıcı kullanmadan bir duvar, bir öğe oluşturmak.
—Tekst. Kadifede, üretim hatasından kaynaklanan boşlukları ve delikleri kapatmak, doldurmak. || Yırtık örmek, bir yırtığı, kumaşın atkı ve çözgüsünü yeniden oluşturarak onarmak.
—‘ferz. Örerek yamamak.
♦ gçz. f. Yörs. Yapmak: N'örüyon (ne yapıyorsun)?
Kaynak: Büyük Larousse