Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
15 Aralık 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM

ISI


1. Sıcak bir cismin niteliği, sıcak bir cismin verdiği duyum. (Bk. ansikl. böl. Fiz.)
2. Bir şeyin sıcaklığını artıran fiziksel güç.
3. Sıcaklık, hararet: İnsanın beden ısısı.
4. Isı dam — ISIDAM.

—Biyol. Bitkisel ısı, bazı biyolojik olguların (filizlenme, çiçek açma, mayalanma, tomurcukların patlaması) ürettiği ısı. (Bk ansikl. böl.) ll Hayvansal ısı, canlı bir hayvanın vücudunda meydana gelen ve bir kısmı örteneği yoluyla çevreye dağılan ısı. (Hayvansal ısı sıcakkanlılarda [memeliler ve kuşlar] dokunmakla duyulabilir; çünkü onların vücut ısıları dış ortamın ısısından genellikle daha yüksektir; kuşlarda bu ısı, yumurtaların kuluçkalanmasını sağlar)

—Fizyol. Kas ısısı, kas çalışması sonucunda ortaya çıkan sıcaklık.

—iklimbil. Atmosfer süreçlerinde gizli ve duyulur biçimde yer alan enerji biçimi (ısı enerjisi). Duyulur ısı, havanın ısıma olayları etkisiyle doğrudan ısınmasıdır Gizli ısı, su buharının atmosfere aktarılmasıdır (su buharının gizli ısısı). Yoğuşma durumunda bu ısı açığa çıkar. Gizli ısı ve duyulur ısı, bir yerin sıcaklık bilançosunun başlıca terimleridir. (BOWEN oranı.)

—inş. ve Isıbil. Isı yitimi ya da kaybı, bir odadan, bir yapıdan dışarıya aktarılan ya da bir odadan ısıtılmayan bir başka odaya geçen ısı miktarı. (Bk. ansikl. böl.) ll Hacimsel ısı yitimi ya da kaybı katsayısı, bir yapı için ısıl yalıtım düzeyini niteleyen ve yararlı metreküp ile iç ve dış sıcaklıklar arasındaki bir kelvinlik farka indirgenen yitimlere eşit katsayısı.

—Jeofiz. İç ısı kuramı, yerkürenin yüzeyine yakın kesimlerde derine doğru her 30 m'de sıcaklığın 1°C artışına dayanarak ısıl gradyan genelleştirildiğinde, kayaçların erimesi gereken bölgeye hızla ulaşılacağını ortaya atan kuram, [iç ateş adı verilen bu bölgenih bir "iç ısı"nın kaynağı olduğu varsayılıyordu. Günümüzde bu kuram artık geçersizdir.)

—Kaynakç. Isı kamasıyla biçimlendirme, çelik bir parçayı bölgesel olarak ısıtarak ısınan bölümde, diğer bölümün mekanik eylemsizliği nedeniyle genleşme ve çekmesine dayanan işlem. (Bk. ansikl. böl.)

—Nük. müh. Bir nükleer yakıtın artık ısısı, bu yakıtın, reaktörden çıkarıldıktan sonra verdiği ısı. (Yakıt içindeki radyoaktif ürünlerden kaynaklanır.) ll Bir reaktörün artık ısısı, bu reaktörde, durdurulduktan sonra oluşan ısı (PWR tipi bir reaktörün bu gücü, reaktör durdurulduktan hemen sonra çalışma gücünün % 7'si, 2 saat sonra yaklaşık % 1'i ve 24 saat sonra % 0,5'idir. ilk saniyeler dışında, bir reaktörün artık gücü hemen hemen yakıtının artık gücüne eşittir.)

—Oto. Isı göstergesi, motor normal çalışma sıcaklığına ulaştığında, otomatik olarak devreden çıkan jikle. (Eşanl. TERMOSTARTER.)

—Patol. Isı yüksekliği, vücut sıcaklığının normalin üzerine çıkması.

—Termodin. Bir cisimden ötekine, işe dönüşmeden (mekanik, elektrik) enerji aktarma biçimi. (Bk. ansikl. böl.) ll Gizli ısı - GİZLİ. ll Özgül ısı, birim kütlenin ısısını 1 derece artırmak için gereken ısı miktarı. (Bir cismin özgül ısısı genellikle cismin haline [örneğin, basınç, sıcaklık, elektrik yükü] ve ısıtma biçimine bağlıdır: öteki türlerden başka değişmez hacimdeki C„ ve değişmez basınçtaki Cp özgül ısıları tanımlanır.)

—ANSİKL. Biyol. Bitkisel ısı. Bitkilerin solunumuna, özellikle tohumların çimlenmesi, tomurcukların açılması ve çiçeklerin gelişmesi sırasında bir ısı çıkarma eşlik eder. Çimlenen bezelyelerin bulunduğu bir kapta 10°C'a varan ısı artışı gözlenmiştir; aynı şekilde yılanyastığının çiçekleri, bürûmlerinin içinde olgunlaşırken birkaç derecelik net ısı artışı görülür. Mayalanma işlemleri de, solunum gibi, çevrenin sıcaklığını artıran kaloriler üretir. Bu olay özellikle, silolarda (şekerpancarı, tahıllar, yem bitkileri), alkol mayalanmasının gerçekleştiği fıçılarda, hatta pazarlarda bile (ıspanak yaprakları) görülebilir. Bazı zahire ambarlarında çıkan yangınlar, ıslak otların mayalanmasından açığa çıkan ısıyla açıklanabilmiştir.

—Fiz. Isı kavramının tarihçesi. Antikçağ düşünürleri arasında, yalnızca Platon ve Heron ısı üzerine doğru ve kesin bilgiler elde etti (sıcak havanın hafifliği, devinimle ısı oluşumu, genleşme, döner buhar makinesi). Bu konuda yeni kavramlar bulmak için XVII. yy.'ı beklemek gerekti. Des- cartes, F. Bacon, Newton ve Böyle, mekanik ve ısıl olayların birbiriyle ilişkileri olduğunu öne sürdüler. XVIII. yy. sonunda, ısının, tartılmaz bir akışkanla, yani kalorikle iletildiği düşünüldü.
Philon ve İskenderiyeli Heron'un "termoskop’undan sonra bilinen ilk sıcaklıkölçer, Santorio Santorio (1612) ya da Cornelis Drebbel'in yaptığı aygıtlardır; bu iki bilim adamı üzerinde ince bir boru bulunan cam bir kürenin içindeki su kütlesinin hacmini değiştirdiğini saptadı. Sonra su yerini alkole bıraktı (Accademia del Çimento, 1641), 1714'te Fahrenheit cıvalı bir sıcaklıkölçer yaptı ve sabit noktalar olarak, Amontons'un çalışmalarından sonra, buzun erime sıcaklığı ile suyun buharlaşma sıcaklığını, yani 32 °F ile 212 °F'İ kabul etti. Röaumur 1730'da 0 °R-80 °R ölçeğini ve Celsius 1742'de yüzdelik ölçeği benimsedi. Rutherford maksimumlu ya da minimumlu sıcaklıkölçeri, Nevvton pirometreyi (1701) ve Fitzgerald metal sıcaklıkölçeri (1780) geliştirdi. Sıcaklıkölçümünûn temelini oluşturan genleşme olayları, bilinen en eski olaylardan sayılır (Amontdns, 1695; Deluc, 1772). Fizeau ve Guillaume katilar için, Dulong, Petit ve Regnault sıvılar için, Gay-Lussac ve yine Regnault gazlar için kesin ölçümler yaptı.

Black, Wilcke, Lavoisier ve Laplace’ın çalışmalarıyla sıcaklık ile ısı miktarı arasındaki ayrım anlaşıldı, özgül ısı ve gizli ısı kavramları benimsendi, böylece ısıölçüm doğdu. 1838'de Dulong kaloriyi tanımladı. ilk ısıölçerleri Bunsen, Berthelot ve Nernst geliştirdi.
XVIII. yy.'da hal değişimlerinin, bütün cisimler için geçerli olaylar olduğu anlaşıldı. Dolayısıyla fizikçiler, katiların erime ve gazların sıvılaşma olayları üstünde çalışmaya başladı. 1850'de, Faraday’ın çalışmaları sonucu, sıvılaştırılamayan yalnızca altı gaz kalmıştı; 1860’ta, Sainte-Claire Deville’in deneylerinden sonra eritilemeyen birkaç katı vardı; günümüzde artık ne sürekli gaz ne de ateşe dayanıklı maddeler vardır. Kritik noktanın bulunuşundan sonra (Andrevvs, 1869; Van der Waals, 1873), Cailletet, Dewar ve Kamerlingh Onnes bütün gazları sıvılaştırdı. Linde ve G. Claude, sıvı havanın sanayisel üretimine çözüm getirdi.

La Provostaye ve Desains buzun erime ısısını ölçtü. W. Thomson ve Amagat, basınca bağlı olarak erime noktasının değişimlerini, Watt, Dalton, Gay-Lussac, Bıot, Despretz, Holborn ve Henning (1908) doyma buharlarını inceledi.
Zamanla ışıyan ısı, ışıkla özdeşleştirildi. 1777'de Lambert, 1783'te Rochon, 1801’de W. Herschel, ısıl ışınların, ışık ışınlarıyla aynı özellikleri gösterdiğini belirledi. 1859'da Kirchhoff, yayım ve soğurma güçleri konusundaki yasasını ortaya attı; 1879'da Stefan, 1893’teWien, kara cismin ışıma yasalarını açıkladı.

Bu arada ısıl motorlar, uygulamaya yönelik araştırmalara konu olmaya başladı. Papin, dtoklavından sonra, 1674'te buhar makinesinin ilk taslağı sayılabilecek bir aygıt yaptı; daha sonra Savery ve Newcomen bu aygıtı geliştirdi ve 1785‘te Watt uygulama alanına koydu.
Benjamin Thompson, deliklerin delinmesi sırasındaki ısı oluşumunu inceledi ve devinimin ısıya dönüştüğünü sezdi. Amontons, daha önce Newton’un ilgisini çeken, ısının katilarda yayılma olaylarını inceledi; J. Fourier Amontons’un deneylerini yeniden ele alarak bu konuda kuramsal bir inceleme yaptı (Isının analitik kuramı. 1822).
1824'te Sadi Carnot ısı ile iş arasındaki bağıntıları açıklayarak, yeni bir bilim dalı olan “termodinamik”in temellerini attı. 1842’de R. von Mayer, 1843’teki ünlü deneyiyle Joule, entropiyi tanımlayan Hirn ve Clausius, Clapeyron ve Duhem, Carnot' nun çalışmalarını tamamladı.

Molekül çalkalanması konusunda ısıl enerjiyi açıklamaya yönelik ilk girişimler, Daniel Bernoulli’ye (1738) dek uzanır. Bu düşünceyi yeniden ele alan J. C. Maxwell molekül hızlarının dağılım yasasını ortaya attı (1859). 1877’de L. Boltzmann entropiyi olasılıkçı bir bakış açısıyla yeniden tanımladı; termodinamik özellikleri, çok genel istatistik ilkelerine bağlayan Gibbs (1902) entropi kavramını daha da genişletti. Max Planck, enerji kuvantumundan yararlanarak, modern istatistiksel termodinamiğin temellerini attı.

—inş. ve ısıbil. Yapıların ısı yitim hesapları birçok ülkede standartlaştırılmıştır ve geleneksel olarak iki sınıfa ayrılır: ısı geçişi ile oluşan yitimler; havalandırmanın ve sız manın yol açtığı yitimler. Geçiş yitimleri çeperlerin (duvar vb.) ısı iletiminden kaynaklanır. Sızma ya da havalandırma yitimleri içeriye isteyerek alınan (havalandırma) ya da istek dışı giren (sızma) havanın yeniden ısıtılmasına denk düşer. Isı yitimi hesaplarında "K katsayısı”na, iç ve dış sıcaklık gibi kavramlara başvurulur. Bu hesap ısıtma tesislerinin gücünü belirlemeye yarar.

—Kaynakç. Isı kamasıyla biçimlendirme işleminden sonra parçada ısıtılan tarafa doğru içbükey bir eğrilik elde edilir. Bu yolla başlangıçta doğrusal ya da düzlemsel olan parçalar biçimlendirilebildiği gibi biçim değiştirmiş öğeler de düzeltilebilir. Bu işlemin belirgin ancak sınırlı bir biçimlendirme ya da düzeltme gücü vardır. Gerçekleştirilmek istenen biçim değiştirme çok büyük olduğunda işlemi mekanik yöntemlerle birleştirmek gerekir.

—Patol. Isı yüksekliği genel ya da yerel olabilir: yerel olduğunda az yaygın bir iltihaplanmanın ya da belli bir kas grubunun fazla çalışmasının sonucudur; genel olduğunda ya yukarıda sayılan nedenlerin daha geniş çapta olmasından ya da ısı düzenleyici merkezlerin çalışmasındaki değişiklikten ileri gelir. Bu merkezler, en başta organizmadaki toksinlere ya da mikrop artıklarına (ateşle birlikte süren bulaşıcı hastalıklar) tepki gösterdikleri gibi hastanın doğrudan doğruya kendisinden gelen proteinlere (hematomların soğurulması) ya da ilaç olarak şırınga edilen yahut nakledilen kanda ya da plazmada bulunan proteinlere de tepki gösterirler. Cerrahide. erişkinlerde görülen ameliyat sonrası ısı yüksekliği olağan bir durumdur.

En çok 6-18 aylık çocuklarda görülen ve ameliyat sonrası büyük bir karmaşa olarak kabul edilen renk solukluğu ısı yüksekliği sendromuna yol açan ısı yüksekliği, çeşitli belirtilerle birlikte gelişirse de solukluk bunların en önemlisidir. Hasta en geç 24-48 saat içinde ya iyileşir, ya ölür. Bu bozuklukların başlıca etmenleri, aşırı metabolizma giderlerine ve su yokluğuna yol açarak büyük bir fizyolojik dengesizlik yaratır, bu da dolaşım yetersizliğine (şok) ve sonunda merkez sinir sistemi hücrelerinde oksijen yokluğuna neden olur. Bu gibi olayların önlenmesi ve tedavisi doğrudan doğruya ısı yüksekliğine karşı savaşmak ve her şeyden önce damar içine glikozlu serum vererek su kaybını önlemekle olur.

—Termodin. Günlük deneylerimizde de gördüğümüz gibi kendisinden daha sıcak bir cisme dokunan cismin sıcaklığı artar; dolayısıyla sıcaklığın bir tansiyonu olan her iki cismin enerjisi de değişir. Bu durumda sıcak cismin soğuk cisme ısı verdiğinden söz edilir. Verilen ısı genellikle ısı alan sistemin sıcaklığında değişime yol açar (ISIL sığa), ayrıca sistem değişmez sıcaklıkta bir faz geçişine (erime, buharlaşma, allotropi) uğrayabilir. (GİZLİ ısı.)

Enerji ya da sıcaklıktan farklı olarak, ısı bir hal fonksiyonu değildir; dolayısıyla bir cismin içerdiği ısı miktarı sözü bir anlam taşımaz; yalnızca cismin dönüşüm sırasında aldığı ısı miktarından söz edilebilir. Bir sistem ile çevresi arasındaki ısı ve iş alışverişleri termodinamiğin ilk iki yasasına göre gerçekleşir.

Isı aktarımları maddenin kinetik kuramı çerçevesinde açıklanır. Bir sistemin atomları ya da molekülleri sıcaklıkla orantılı olan ve ısıl çalkalanmadan kaynaklanan bir kinetik enerji taşır. Farklı sıcaklıklardaki iki sistem, birbirinden sabit bir çeperle ayrılan iki kap içine yerleştirilirse, her iki sistemin atomları çepere sayısız darbe uygulayarak çeperin atomlarıyla kinetik enerji alışverişinde bulunur. Daha sıcak olan sistemin atomları, kinetik enerjilerinin bir bölümünü çeperin atomlarına vererek yavaşlar; çeper ısıgeçırgen ise bu enerji soğuk sistemin atomlarına geçerek sistemin sıcaklığını artırır. Böylece ısı alışverişlerinin boşlukta gerçekleşmeme nedeni anlaşılır (Dewar kabı). SI sisteminde ısı miktarı birimi joule'dur. Artık yasal olmamasına rağmen kalori ve anglosakson birimi BTU (özellikle yakıtlar için) yaygın olarak kullanılır.

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 16 Ağustos 2016 16:49