ISTIRAR a. (ar. ızfırar). Esk.
1. Çaresizlik, zorunluluk, istem dı$ı oluşan kaçınılmaz durum: "Haliç bittikten sonra Boğaziçi'ne kaçanlar oradan da arka tarafa kaçmak ıstırarındadırlar" (Y.K. Beyatlı).
2. Bir şeyi yasak olduğu halde yapma.
3. Istırar hali, zorunlu durum. || Istırarında kalmak, zorunda kalmak, başka çıkar yolu olmamak: "İki üç defa, kâh yukarıya doğru, kâh aşağıya doğru yürüyüp dönmek, dönüp yürümek ıztırarında kaldı" (Y. K. Beyanı)
—Huk. Istırar hali, birinin kendisini ya da başkasını zarardan ya da hemen doğacak bir tehlikeden korumak için hukuka aykırı bir eylemde bulunmak zorunda kaldığı durum. (Bu durumda başkasının mallarına zarar veren kimsenin ödeyeceği tazminatı hâkim hakkaniyet ölçülerine göre belirler. Istırar hali içinde suç sayılan bir eylemde bulunan kişiye ceza verilmez.)
Kaynak: Büyük Larousse