OYUK a. Sert bir maddede oluşan ya a oluşturulan çukur yer, kovuk: Bir kayanı oyuğuna saklanmak. Duvardaki oyuklaı alçıyla doldurmak. Dişimde bir oyuk vaı.
—Bot. Gözenekli oyuk, kurak bölge bit kilerinde (kaktüsgiller) gözeneklerin bı lunduğu boşluk. || Kıllı oyuk, kurak bölge lerin bitkilerinde yaprakların üzerinde çol ça bulunan bol kıllı boşluk. (Buralarda bı harlaşma pek az olur.)
—Elektron. Oyuk rezonatörü, boşluk REZONATöRÜ'nün eşanlamlısı.
—Elektrotekn. Manyetik bir armatüre, biı sargının iletkenlerini yerleştirmek için açı lan yuva. (Ardışık iki oyuk arasında ye, alan ferromanyetik bölüme Diş adı verilir.) || Bir doğru akım elektrik arkında, pozitif kömürün ucunda oluşan boşluk. || Oyuk açma, manyetik bir devrede oyuk gerçekleştirme tekniği.
—Jeomorfol. Rüzgâr oyuğu, CAOUDEYRE nin eşanlamlısı.
—Mad. oc. Cevher içinde cidarlara dik ve koşut olarak açılan ve bir çizgi halinde uzanan boşluk.
—Metalürj. Pas oyuğu, demirli metallerin yüzeyinde atmosfer korozyonu sonunda ortaya çıkan oyuk.
—Zool. Dışarıdan gözle görülemeyen (özellikle, yağ bezleri, memelilerin memeleri gibi çeşitli salgıbezleri) deri oluşumlarına verilen ad. (Pullar, tırnaklar boynuzlar, telekler ve kıllar gibi gözle görülebilen farıerlerle karşıtlaşır.)
♦ sıf. Oyulmuş olan: içi oyuk bir ağaç.
Kaynak: Büyük Larousse