OVMAK g. f.
1. Bedenin bir bölümünü (bir şeyle) ovmak, elini oraya bastıra bastıra yinelenen bir hareketle (bir maddeyle ya da hiçbir madde kullanmaksızın) sürtmek: Boynumu biraz ovar mısın? Kasları yumuşatmak için bacakları kremle ovmak.
2. Bir şeyi (bir şeyle) ovmak, bir şeyi, temizlemek parlatmak amacıyla bir şeyin üzerine (temizleyici, parlatıcı bir madde kullanarak ya da kullanmadan) yinelenen hareketlerle sürtmek; bastıra bastıra üzerinden geçmek: Tahtaları ovmak. Lavaboyu vimle ovmak. Yumuşak bir bezle gümüş kaşıkları ovmak.
—Metalürj. Bir kumu ovmak, döküm kumu tanelerini, bunların bir bağlayıcıyla kaplanmasını sağlamak üzere birbirleri üzerinde kaydırmak.
♦ ovdurmak ettirg. f. Ovmak eylemini yaptırmak: Omuzlarını ovdurmak. Bir yeri telle ovdurmak.
♦ ovdurtmak ettirg. f. Ovdurmak eylemini bir başkasına yaptırmak.
♦ ovulmak edilg. f. Ovmak eylemine konu olmak.
♦ ovunmak dönşl. f. Bir kimseden söz ederken, kendi bedenini ovmak
Kaynak: Büyük Larousse