NAAT, -a’tı a. (ar. nart).
1. Övme, överek anlatma.
2. Ed. Hz. Muhammet’i övmek, ona yalvarıp şefaat dilemek için yazılmış şiir. (Bk. ansikl. böl.)
3. Naat-ı Ali, halife Ali için yazılmış övgü şiiri. || Naat-ı çehar-yâr ya da naat-ı hülefa-yı raşidın, ilk dört halifeyi öven şiir.
—Esk. Naat-gu, naat yazan.
—Esk. dilbilg. Adları niteleyen sıfat.
—Müz. Türk cami ve tekke müziklerinde bir tür (Sözleri, naat türünde şiirlerdir. Son derece sanatlı olmasına özen gösterilen naatlar, usullü olarak bestelenirler, ama serbestmişçesine seslendirilirler. Itri'nin rast makamında ve darbıtürki usulündeki Naat-ı Mevlana'sı, günümüze ulaşabilen naatların en önemlisidir.)
—ANSİkl. Naatlar, genellikle kaside biçiminde yazılır; divanların başında, münacatlardan sonra yer alır. Ramazan, kandiller ve bayramlar dolayısıyla naatlar yazılmıştır. Bu şiirlerde Hz. Muhammet'in peygamber olması, din yolunda çektiği eziyetler, Medine'ye göç etmesi, mucizeleri vb. konu edinilir. Mesnevilerin başlangıcında mesnevi biçiminde yazılmış naatlara yer verilir. Gazel, terkibibent, terciibent vb. biçimlerinde naatlar da vardır. En çok naat yazmış şairlerden biri, bu yoldaki şiirleri küçük bir divan oluşturacak kadar geniş yer tutan Nazim’dir. Naatlarıyla tanınarak “naati” diye adlandırılmış şairler vardır: Naati Mehmet (öl. 1679), Naati Mustafa (öl. 1718) vb. Ünlü naatlar arasında Fuzuli'nin “Su kasidesi”, “Gül kasidesi” diye bilinen şiirleri, Şeyh Galip'in müseddesi, Nef’i'nin “sözüm" redifli naati vb. yer alır. Beğenilen naatları derleyen şiir mecmuaları da düzenlenmiştir: Mecmuai nuutu nebeviye (Süleymaniye kütüphanesi, Hamidiye bölümü, no. 1210) vb.
Kaynak: Büyük Larousse