MAKRUN sıf. (ar. makrOn). Esk.
1. Ulaşmış, kavuşmuş: “Bendesin lutfuna edip makrun/Komaz elbette hatırın mahzun'1 (Nedim, XVIII. yy.).
2. Yakın, bitişik, yönelik: “Hiçbir hasta makmn olmadan yaptığım latife..." (E. E. Talu).
3. Makrun-ı hitam, sona yaklaşmış: "Makrûn-ı hitam o nur-ı seyyal" (A. H. Tarhan). || Makrun-ı müsaade, izin almış, izinli. || Makrun-ı sıhhat, doğruluğa yakın.
Kaynak: Büyük Larousse