MAL
—Huk.
- Mal ayrılığı, evlilikte eşlerden her birinin kendi mallarının mülkiyet, yönetim ve yararlanma haklarını ellerinde tuttukları rejim.
- Mal birliği, evlilikte eşlerin mallarının birleştirilmesi esasına dayanan ve sözleşmeyle kabul edilen rejim.
- Mal ortaklığı, evlilikte eşlerin mallarını iştirak halinde mülkiyet biçiminde birleştirmeleri esasına dayanan ve sözleşmeyle kabul edilen rejim.
- Mal rejimi, evlilikte eşler arasındaki mali ilişkilerin düzenlenmesine ilişkin usul, sistem. (Türk hukukunda eşler arasındaki mali ilişkileri düzenleme konusunda üç rejim öngörülmüştür: mal ayrılığı, mal birliği ve mal ortaklığı.)
- Mal varlığı, bir kimsenin parasal değeri olan haklarının ve borçlarının tümü. (Eşanl. MAMELEK, PATRİMUAN.)
- Gayrimenkul mal - TAŞINMAZ.
- Kamu malı - KAMU.
- Maddi mal, mülkiyet hakkına konu olabilen her tür eşya.
- Maddi olmayan mal, insan düşüncesi ve yaratıcılığın ürünü olan ve parasal değer taşıyan haklar. (Örneğin telif hakları, ihtira beratı vb.)
- Mahfuz mal, mal birliği ve mal ortaklığı rejimlerinde, eşlerin kendi yönetimlerinde kalan, birlik ya da ortaklığa girmeyen mal.
Yasaya göre bu mallar şunlardır:
1. eşlerden her birinin kişisel eşyası (giyim vb.);
2. kadının iş veya mesleğini yapmasına yarayan eşya;
3. kadının ev işleri dışındaki çalışmasının geliri (Türk med. k. md. 183).
Mahfuz mallar eşler arasında bir sözleşmeyle de saptanabilir. Ancak eşlerden birinin mirastaki saklı payları mahfuz mallar arasına konamaz (Türk med. k. md. 182).
—Ic. ifl. huk.
Mal beyanı — MAL BİLDİRİM.
—ikt. Gereksinimleri gidermeye yarayan ve bu amaçla kullanılan şey.
- Mal varlığı, bir kişinin, bir ailenin, bir işletmenin ya da bir kamu kuruluşunun, belli bir anda, mülkiyetinde bulunan satılabilir ve devredilebilir öğelerin tümü.
- Ara mal, başka bir ürünle bütünleştiğinde yok olmayan mamul mal (örneğin, ayrıca satın alınıp bir otomobile takılan farlar).
- Ara tüketim malı, bir malın üretiminde kullanılan ve kullanılması sırasında o malla bütünleşerek yok olan mal (kömür, maden cevheri).
- Dayanıklı tüketim malı, tekrar tekrar kullanmaya yarayan ve oldukça uzun bir süre boyunca değerini yitirmeyen mal.
- Donatım malı, başka malların üretiminde kullanılmak için yapılmış mal.
- Kamu malı, tümüyle bireysel mülkiyet konusu olmayan ve üretimle tüketim açısından bireyler arasında bölünemeyen mal,
- Maddi mallar, ayni bir hak konusu olan taşınır ya da taşınmaz mallar (ev, mobilya, hisse senedi, mücevherat).
- Maddi olmayan mallar, zihinsel bir etkinlik ve yaratıcılığın ortaya çıkardığı mallar (sanat yapıtları,«çeviri, patent haklan).
- Tamamlayıcı mal, başka bir malın kullanımı için gerekli mal (örneğin, tıraş makinesi için tıraş bıçağı).
- Taşınır (menkul) mal, değer ve niteliği bozulup değişmeksizin bir yerden başka bir yere taşınabilen mal (mobilya, kıymetli evrak, vb.).
- Taşınmaz (gaynmenkul) mal, yeri değiştirilemeyen mal (tarla, ev, tesis, fabrika, vb.).
- Transit mal, bir ülkeden başka bir ülkeye gönderilmek üzere gümrüklerden geçirilen eşya.
- Tüketim malı, tüketicilerin gereksinimlerini karşılamaya yarayan mal. (Buna bazen SON MAL ya da KULLANIM MALI da denir.)
- Üretim malı, üretime yarayan mal (özellikle donatım malları). [Eşanl. TEKNİK SERMAYE.]
—isi. huk.
- Mal-ı gayri mütekavvim, henüz elde edilmemiş olan ya da kullanılması yasak olan mal. (Topraktan çıkarılmamış madenler, domuz eti, ölü hayvan eti vb.)
- Mal-ı mesruk, çalınmış mal.
- Mal-ı miri, devlet malı.
- Mal-ı mütekavvim, elde edilmiş ve kullanılması yasak olmayan mal.
- Mal-ı nami, para, ticaret malları gibi gelir getiren mallarla hayvan ve tarım malları gibi ürün veren mallar.
—İşi. ikt.
Mal hesabı, malların (hammaddeler, yarı işlenmiş maddeler, işlenmiş maddeler) hareketiyle ilgili muhasebe.
—Kur. tar.
- Mal defterdarı - HAZİNE DEFTERDARI.
- Mal-ı cizye, Osmanlılar'da hıristiyan ve musevilerden alınan cizye vergisi.
- Mal-ı ganaim, savaşlarda elde edilen ganimetten alınan beşte bir oranındaki vergi. (Hums-u şer'i de denir.)
- Mal-ı miri, mülkiyeti devletin olan mal.
- Mal-ı mugtenemat, ganimet olarak elde edilen mal.
- Mal-ı mukabele, tımarlardan sağlanan gelir.
- Mal-ı mukayyet, mukataa ve malikânelerin defterine yazılmış olan gelirleri.
—Mil. muhs.
Mal ve hizmetler, iktisadi etkinliğin milli muhasebede ağırlık verilen üç işlem kategorisinden birinin konusunu oluşturan maddi ve maddi olmayan ürünleri. ll
Doğal mal varlığı, toplumda bireylere refah sağlayan, ama muhasebelendirilmesi güç öğelerin tümü.
—Seram. Kütahya çiniciliğinde, seramik ve çinilere verilen genel ad.
—ANSİKL. Güz. sant. imzasız bir sanat yapıtı karşısında, onun kimin tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği araştırılır. Yapıtın genel nitelikleri (konu, malzeme, üslup), dönemini ve okulunu saptama olanağını verir; ancak, elyazısının kişiye özgü olduğu gibi, her sanatçının da kişisel bir tarzı vardır; bununla birlikte, bir yapıtın belirli bir ustaya mal edilmesi çoğu zaman güçtür Uzmanların tereddütleri ve düştükleri çelişkiler, yapılan değerlendirmelerin bir ölçüde öznel olmasıyla açıklanabilir.
Bir yapıtı bir sanatçıya mal etmek için karşılaştırma wintemine başvurulur; bu yapılırken, teknik gelişmelerle ortaya çıkan büyüteç, mikroskop, fotoğraf, radyografi gibi belleğe yardımcı öğelerden yararlanılmaya başlanmıştır. Morötesi ışınlar, boyalı bir alandaki bozulmaları, yeniden boyanan yerleri, değişik ellerin fırça vuruşlarını saptama olanağını sağlar. Kızılaltı ışınlar vernikleri ve saydam boyaları derinlemesine tarayarak gizli kalmış imzaları açığa çıkarabilir. X ışınları daha da güçlüdür. Bugün, elektronik mikroskop sayesinde boyalı malzemenin yapısı derinlemesine tanınabilir. Ancak radyografiler, tanının yalnızca bir öğesidir; sanatçının tekniği ve yapıtın gerçekleştirildiği kültür ortamı üzerine sağlam bilgilerden hiçbir zaman vazgeçilemez.
Kaynak: Büyük Larousse