Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Ocak 2016       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM
MUMYA a.
1. Cesetleri tahnit etmek için kullanılan, genellikle bitümlü madde. (YALANCI mumya da denir.)
2. Tekniğine uygun tahnit edilmiş bir cesetten sızan madde.
3. Cesetlerin üzerinde ya da vücudun hasta bölümlerinde oluştuğu varsayılan ve kimilerince yararlı, kimilerince zararlı olduğu öne sürülen uçucu madde.

MUMYA a. (fars. momiya).
1. Balsamlı maddelerle tahnit edilerek bozulmadan uzun yıllar saklanabilecek duruma getirilmiş ceset.
2. Mumya gibi, çok zayıf ve benzi uçuk kimseleri nitelendirmek için kullanılır.

—Esk. Bedene sürülmesiyle tüm hastalıkları iyileştireceğine inanılan ilaç. || Paracelsus'a göre, dokuların çürümeye karşı koymasını sağlayan doğal iyileştirici güç.

—Bitki patol. Mumya hastalığı, monilyanın neden olduğu meyve hastalığı. (Eşanl. MONİLYOZ.) [Bk. ansikl. böl.]

—ANSİKL. Mumya hastalığı elma ve armutta olgunluğa yakın dönemde görülür. Meyveler esmerleşir, çürür ve sarımsı beyaz ve çoğunlukla iç içe halkalar halinde dizili kabarık bir maddeyle kaplanır. Kiraz, erik, şeftali, kayısı mumya hastalıklarında çiçekler buruşur, meyveler çürür ve üzerleri gri bir küf tabakasıyla kaplanır.

MUMYALAMA a. Mumya haline getirme, bunun için yapılan işlemler.

—ANSİKL. Tar. Eski Mısırlılar'a göre ölüm dünyadaki yaşamdan, hemen hemen onun benzeri olan bir öte dünyaya geçmekten başka bir şey değildi. Bu nedenle Mısırlılar, eskiden bir bütünken geçici olarak birbirinden ayrılan insan kişiliğinin çeşitli öğelerinin ileride yine birleşebilme- lerini sağlamak üzere cesetleri bazı işlemlerden geçirmeye çalışmışlardır. IV. sülale zamanında başladığı anlaşılan mumyalama sanatı miladın ilk yüzyıllarına kadar rahipler tarafından uygulanmıştır. Mumyalama komşu ülkelerden büyük harcamalarla getirtilen mürrüsafi, sedir yağı, tarçın ve vahalardan toplanan sodyum karbonat gibi gerekli maddelerle yapılırdı. Savaş ve kargaşa devrelerinde bu maddelerin sağlanamayışı, mumyalarda görülen kalite farklılıklarının nedenidir.
İlk önce, vücudun, özellikle bozulabilen öğeleri (kalp ve böbreklerden başka içor- ganlar) böğürde açılan bir yarıktan, beyin ise bir çengelle burun deliklerinden çıkarılırdı. Mısırlılar su kaybetsin diye boşaltılmış vücudu elli gün kadar sodyum karbonat içinde dinlendirirlerdi. Ondan sonra ceset yıkanır, temizlenir, iç boşluklara kokulu maddeler ve reçineler doldurulurdu. Yüze kokulu maddeler sürülür ve sarmalama işine girişilirdi. Kol ve bacaklar, parmaklar ayrı ayrı yüzlerce metre uzunluğunda çok ince ketenden yapılmış bir bezle sarılırdı. Mumya bundan sonra daha dayanıklı bezlerle kundaklanır ve büyük bir paket haline getirilir, sonra üst üste yerleştirilip sertleştirilmiş ve dayanıklı bir zamkla yapıştırılmış, üzeri çokrenkli bir madde ile sıvanmış keten bezlerden yapılmış bir sanduka içine yerleştirilirdi. Bu sanduka, tahta ya da taştan yapılmış iki ya da üç sanduka içine konurdu. Bazı firavunların lahitleri altından yapılır ve üzerleri yarı değerli taşlarla ya da cam macunuyla süslenirdi (Tutankhamon'un lahdi). Mumyanın, kötü ruhlardan korunması bantlar arasına muskalar, mürekkeple çizilmiş yaprak bezemeler, yazılar yerleştirilerek ya da lahit süslemeleri yapılarak sağlanırdı. Bu süslemelerde ölünün adı ve akrabalıktan, unvanlar sık sık yinelenir, dinsel sahneler, koruyucu semboller ve ayin yöntemleriyle ilgili bazı tümceler yer alırdı. Mumyalamanın süresi belki gökyüzünde yapılan gözlemlere dayalı dinsel nedenlere bağlı olarak 70 güne kadar uzayabilirdi.
Batı Avrupa'da da mumyalar bulunmuştur. XVIII. yy.’da Auvergne'de bulunan kuru cesetlere “galya mumyalan" adı verilmiştir. Üzerlerinde mumyalama ve tahnitle ilgili hiçbir işlem izi bulunmayan bu mumyaların bezlere sanldıktan sonra dikkatle gömüldükleri sanılmaktadır. Paris Doğa bilimleri mûzesi'nde saklanan bu mumyaların günümüze kadar bozulmadan gelebilmiş olması büyük bir olasılıkla tahnitten çok gömüldükleri toprağın niteliğinden kaynaklanmaktadır.


Kaynak: Büyük Larousse