LALA a. (fars. lala). Esk.
1. Çocuğun eğitim ve öğretimiyle ilgili erkek bakıcı. (Bk. ansikl. böl.)
2. Lala paşa eğlendirmek, işini gücünü bir yana bırakıp karşısındaki nazlı ve kaprisli birinin hoşça vakit geçirmesini sağlamaya çalışmak. || Lala paşa oyununa çıkmak, hoppaca ya da nazlı ve kaprisli bir biçimde davranmaya başlamak.
♦ ünl.
1. Padişahların sadrazamlara hitap için kullandıkları söz.
2. Lala destur, sarayda birbiriyle karşılaşan iki kişinin yol istemek için kullandıkları söz.
—ANSİKL. Osmanlılar’ın ilk döneminde sancak beyliklerine atanan şehzadelerin maiyetine bir lala atanırdı. Lalalar şehzadenin iyi bir devlet âdâmı olarak yetişmesinden sorumlu oldukları gibi, onun padişaha bağlılığından da sorumluydular. Bu bakımdan merkezin kendilerine olan güvenini korumak zorundaydılar. Bazen lalaların kişisel ihtirasları nedeniyle yetiştirdikleri şehzadeleri kışkırttıkları da olurdu. Süleyman l'in oğulları Selim ile Bayezit arasındaki kavgada Lala Mustafa Paşa böyle bir rol oynamıştı. Ancak OsmanlI Imparatorluğu'nda lalalar hiçbir zaman Selçuklu atabeylerinin gücüne ulaşamadılar. Şehzadelerin sarayda kapalı tutulmaya başlanmasından sonra lalalık önemini kaybetti ve daha çok hadımlara verildi.
Kaynak: Büyük Larousse