Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Şubat 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
KAFATASI a. içinde beyin bulunan kemik çeperli boşluk. (Bk. ansikl. böl.)

—Anat. Kafatası çevresi, kafatasınr saran bölümlerin tümü. (Kafatası çevresi, derinden yüze doğru üç tabakayı içerir:
1. kafatası kemiklerinin dış zarı;
2. gevşek bir hücre dokusu tabakası;
3. artkafa-alın kası ve kafatası aponevrozu.)

—Nörol. Öznel kafatası travması sendromu, bir kafa travmasından sonra, kayda değer organik bir lezyon olmadan ortaya çıkan belirtilerin tümü. (Bu sendromda genelde büyük bir halsizlik, baş ağrısı, baş dönmesi, bellek ve dikkat bozukluklarıyla birlikte bomboş bir baş duygusu ortaya çıkar. Önemi ilk travmanın şiddetiyle bağıntılı değildir. Genellikle hastanın kişiliğine [sıkıntılı, çökkün] ve mesleki ve sosyal konumuna bağlıdır.)

—Zool. Kafatası gelişmesi, hayvanlarda, embriyon gelişmesi ve yavrunun büyümesi sırasında kafatasında meydana gelen gelişme. || Kafatası iç kalıbı, bir omurgalıda, kafatası boşluğunun yapay ya da doğal kalıbı. Özellikle memelilerde tümbeyine yakın bir biçim ve görünümdedir.

—ANSİKL. Anat. insanda kafatası, kafanın üst ve arka bölümlerini oluşturan oval bir kutudur. Altta ve arkada omurga ile eklemlenir, önde yüz kemiklerini taşır. Kafatası, orta çizgide bulunan dört tek kemik (önde alın kemiği, kafatasını yüz boşluklarından ayıran temelkemiği ve kalburke- miği, arkada artkafa kemiği) ile bakışımlı iki çift kemiğin (yankafa ve şakak kemikleri) birleşmesinden oluşur. Bu kemiklerin birbirine sıkıca birleşip bağlanmalarını, kenarları girintili çıkıntılı kemik dikişleri sağlar. Doğum sırasında bu dikişler tam kenetlenmiş değildir, aralarında bıngıldak denilen kemikleşmemiş zarsı alanlar bulunur.
Kafatası iki kısma ayrılır: kafatası kubbesi ve kafatası tabanı.

—Kafatası kubbesi bombelidir; tepesine vertesk denir; iç yüzünde geniş ve ince oluklar bulunur; geniş oluklar toplardamar sinüslerinin ince oluklar beyin zarı atardamarlarının karşılığıdır.

—Kafatası tabam düzgün yüzeyli değildir, üzerinde çeşitli kafa ve omurilik sinirlerine ve beyinde kan dolaşımını sağlayan atar ve toplardamarlara (iç karotis ve omurga damarları) geçit veren delikler vardır. Bu deliklerin başlıcaları şunlardır: optik kanallar, ön ve arka yırtık delikler, iç kulak yolu, artkafa deliği, oval delikler, küçük ve büyük yuvarlak delik, temelkemiği -çene yarığı. Kafatası tabanında şakakke- miğinin kaya denen kısmında kulak boşlukları, gene bu tabanın orta katında türk eyeri denen ve hipofizi barındıran bir boşluk yer alır.
Kafatasının iç yüzüne sertzar yapışır; bu sağlam zar beyni sarar ve korur; bunun, beyin yarımkürelerini ayıran bir kıvrımı beyin orağı’nı oluşturur, bir diğer kıvrımı da beyin çadırı’dır, beyinciği ve soğaniliği içeren arka çukuru kapatır.
Kafadanbacaklılarda kafatası ya da baş iskeleti, merkez sinir sisteminin tümünü saran kıkırdak bir kapsül biçimindedir. Omurgalılarda kafatası iki bölüm halindedir: nörokranyum ve splanknokranyum. Nörokranyum beyni ve bazı duyu organlarını (koklama, görme ve işitme kapsülleri) sarar; splanknokranyum ağız-yutak bölgesine desteklik eder. Kafatası skleretom ve dış mezanşim kökenlidir. Çenesizlerde lifsel, kırıkdaklı balıklarda kıkırdaksı ve kireçleşmiş, öteki omurgalılarda az ya da çok kemik'oşmiş durumdadır. Nörokranyumda, kalburkemiği, gözçukuru şakak ve iştime bölgelerinden oluşan ve paleokranyum denilen bir ön bölüm bulunur (yalnız çenesizlerde), buna, soyoluş bakımından daha yeni olan bir neokranyum denen bir bölüm eklenir; neokranyum, kafatasına birkaç omurun eklenmesiyle artkafa bölgesini oluşturur. Splanknokranyum esas olarak birtakım iskelet yayları içerir ve bunlar solungaç yuvasını meydana getirir. Ön yay ya da çene yayı, çenelerin iskeletini oluşturur. Bunun hemen ardındaki yay ya da dilkemiği yayı, çenelerin kafatasına asılmasını sağlar. Erişkin amfibyumlarda ve dörtayaklılarda bu dilkemiği yayının bir kısmı, ortakulaktaki üzengiyi oluşturur ve böylece ses titreşimlerinin iletiminde görev alır; splanknokranyumun öteki kısımları dilkemiği aygıtını oluşturur. Embriyonda kafatası kıkırdak evresindedir (kıkırdak kafatası), ama omurgalılarda (kıkırdaklı balıklar hariç) kemikleşir ve kemik kafatası olur. Bu kemikleşme derin iskelette, yani iç iskelette kıkırdak kökenli ve yüzeysel ya da dış iskelette deri kökenlidir. En derindeki iç iskeleti örten kafatasının sırt bölümüne özellikle deri kökenli dam denir; memelilerdeki kafatası kubbesi ya da takkesi bundan doğar. Deri iskeletteki bu üstünlük, memelilerde çene ekleminde de görülür: dişler (deri kökenli kemik) skuamozal (deri kökenli dam kemiği) üzerine eklemlenir, oysa öteki omurgalılarda çene ekleminin kıkırdak kökenli iki kemiği (eklem kemik ile kare kemik) çekiç ile örse dönüşür ve üzengi ile birlikte ortakulaktaki üç kemikçiği oluşturur.

—Antropol. ve Biyol. insan kafatası, bireylere ya da toplumlara göre değişebilen, gözlemlenebilir ve ölçülebilir birtakım karakterler taşır. Bugünkü toplumların incelenmesi bakımından kafatasının antropo- biyolojide önemli bir yeri yoktur, çünkü bugün bu alan, bugünkü insanlar üzerinde incelenebilen çok geniş bir karakterler yelpazesine dayanmaktadır, ama kafatası geçmişteki toplumları karşılaştırmak ve insan soyundan fosillerin antropobiyolojideki yerini belirlemek ve bu soyların insan olmayan primatların kalıntılarıyla bağıntısını ortaya çıkarmak için çok değerli bir gereçtir

—Patol. Kafatası hastalıkları. Bazı hastalıklar kafatasında yerleşebilir: miyelom, Paget hastalığı, bazı kanser metaztazları, hidrosefali, ansefalosel.

—Kafatası kırıkları. Kafatası kubbesindeki kırıklar, eğer çökme ve kayma yoksa tehlikesizdir. Kafatası tabanı kırıkları kafa sinirlerinde, sinüslerde ya da içkulakta lez- yonlara yol açabilir ve çoğu zaman beyin zarı enfeksiyonuna neden olur. Kırık nasıl olursa olsun, beyin lezyonları tüm belirtileri ve bunların gidişini derinden etkiler (beyin ödemi, beyin zarı kanaması, beyin içi hematom çeşitli sinirsel belirtiler ve koma biçiminde kendini gösterir; bu beyin lezyonlarıysa yaşamla bağdaşmayabilir). Sertzar dışı ve sertzar altı hematomlar çok özgül belirtiler gösterir; tramva ile sinirsel belirtilerin belirmesi arasındaki birkaç saatlik serbest zaman beyin travması geçirenlerin sıkı gözetim altında tutulmasını ve gerektiğinde müdahale yapılmasını zorunlu kılar. Sekeller (sara, öznel kafa travması sendromu) hiç de ender değildir.

Kaynak: Büyük Larousse