KAPILMAK gçz. f.
1. Bir şeye kapılmak, bir şeyin hareketiyle sürüklenmek; Kayık akıntıya kapıldı. Sele kapılan binlerce koyun telef oldu.
2. Bir şeye (soyut) kapılmak, bir kimseden söz ederken, iradesi dışında sürüklenmek, kendini bir şeye kaptırmak: Hayatın akışına kapıldık, gidiyoruz.
3. Bir kimseye sözlerine vb. kapılmak, ona boş yere güvenip aldanmak: Kardeşinin sözlerine kapılıp buralara geldiği için çok pişman.
4. Bir kimseye kapılmak, ona âşık olmak, tutulmak: O kıza iyice kapıldı.
5. Bir kimseye bir şeye kapılmak, onun dayanılmaz etkisiyle hareket etmek: Boş umutlara kapılmak. Bir kimsenin zenginliğine, güzelliğine kapılmak. Ucuzluğuna kapılıp aynı çoraptan on tane aldım.
6. Bir duyguya kapılmak, onun şiddetli etkisinde kalmak, o etkiyle hareket etmek: Öfkeye dehşete, paniğe kapılmak.
Kaynak: Büyük Larousse