Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
28 Şubat 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Deyimler:

yardımına koşmak
güç duruma düşene istekle yardım etmek.

(bir işin veya bir şeyin) ucundan tutmak
1) bir şeyle meşgul olmak, katkı sağlamak, yardımcı olmak: “Ömür boyu hiçbir işin ucundan tutmamış insanlar için bile bir yaşlılık fonu düzenlenmiş.” -H. Taner.
2) mec. bir işi yeterince ilgilenmeden, önemsemeden yapmak.

(birinin) eli ayağı (olmak)
yardımcısı (olmak), her işine yarar (olmak).

(birine) işi düşmek
birinin yardımına gereksinim duymak: “Ara sıra işim düşerek kalem odasına girdikçe ona nazik ve kibar bir arkadaş muamelesi ediyordum.” -R. N. Güntekin.

yardımda bulunmak

yardım etmek: “Mal sahibi Rafet Reis, ona epey yardımda bulunmuştu.” -S. F. Abasıyanık.

yardım görmek

destek elde etmek, bağış almak: “Oysaki yarım saat tek bir insandan, tek bir yerden yardım görmeksizin yaralı olduğu yerde kalmış.” -N. Uygur.

bel bağlamak
birisinin kendisine yardımcı olacağına inanmak, güvenmek: “Ne var ki böyle araçlara biz pek bel bağlayamayız.” -T. Halman.

(birinin) eline bakmak
1) bir kimsenin yardımıyla geçinmek: “Bir senedir burada oturuyorlar, o küçüğün eline bakıyorlar.” -P. Safa.
2) “ne getirdi” diye gözlemek.

destek görmek
yardım edilmek.

destek olmak

güç sağlamak, yardımcı olmak: “Böyle zor bir zamanda, birbirinizi kırmak yerine destek olmalısınız.” -A. Ümit.

kendi kanatlarıyla uçmak
hiç kimsenin desteği veya yardımı olmaksızın yaşamak veya bir işi olumlu sonuca ulaştırmak: “Kendi kanatlarınla uçmayı öğreninceye dek yanından ayrılır mıyım senin yavrum?” -T. Oflazoğlu.

elini uzatmak

yardım etmek: Kızılay, yoksullara elini uzatır.

elinden tutmak
1) yardım etmek;
2) kayırmak.

imdadına yetişmek (erişmek)
yardım etmek: “Hakkı Bey karısının imdadına erişti. Selma Hanım’ın müşkül bir vaziyette kaldığını hissederek söze karıştı.” -Y. K. Karaosmanoğlu.

dokuz körün bir değneği
birçok kimsenin tek yardımcısı, tek dayanağı: “Dokuz körün bir değneği, işte bir kızımız var.” -R. N. Güntekin.

el uzatmak
1) birinden bir hakkı almaya kalkışmak: “Ne var ki niye bizim lokmamıza el uzatırlar?” -A. İlhan.
2) yardım etmek: “Sözü geçecek, en umulmadık bir zamanda kendine el uzatabilecek bir adam olmadığı nereden belli?” -R. N. Güntekin.

medar olmak

yardımı, yararı dokunmak.

eyvallah etmemek
birinden yardım istememek, gönül borcu olmamak, boyun eğmemek: “Ben kimseye eyvallah etmeyeceğim, dedi. Bir gece amcasının konağından kaçtı.” -Ö. Seyfettin.

yaralı parmağa işememek

tkz. en küçük bir yardımı bile esirgemek.

Atasözleri:


el el ile, değirmen yel ile
insanlar bir araya gelmeden yaşayamazlar, birbirlerine yardım etmeden başarıya ulaşamazlar; değirmenin çalışabilmesi için rüzgâr gereklidir.

bir elin sesi çıkmaz – Bir elin nesi var iki elin sesi var
1) bir davanın bir kişi tarafından savunulması etkili ve yeterli değildir;
2) yardımlaşarak işler daha kolay başarılır.

amcamla dayım, hepsinden aldım payım
yakınlarından beklediği ilgi ve yardımı görmeyen bir kimse onlardan artık yeni bir istekte bulunamaz.

dilenci bir olsa şekerle beslenir
yardım bekleyen bir tane olsa umduğundan aşırı şeyler verilerek sevindirilir ancak bunların sayısı çok olduğundan hepsine aynı cömertlik gösterilemez.

dilenciye hıyar vermişler de eğri diye beğenmemiş
hem gereksinim duyduğu konuda yardım istiyor hem de yapılan yardımı küçümsüyor.

el kazanı ile aş kaynamaz
önemli bir iş, başkalarının yardımıyla başarılamaz, iş her an yarıda kalabilir.

elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz
kişi yalnızca kendi kazancına güvenmeli, başkasının yardımını beklememelidir.

elden vefa, zehirden şifa

zehirden şifa beklenilmeyeceği gibi yabancılardan da yardım ve iyilik beklenmez.

evlenenle ev alana Allah yardım eder

evlenene ve ev yapana herkesin kolaylık göstermesi, onlara Allah’ın yardımının dolaylı olarak ulaşıyor olması demektir.

her damardan kan alınmaz
herkesten yardım istenmez, istense de alınamaz.

veren el, alandan üstündür

yardımını esirgemeyen, eli açık olan kimseye herkes saygı gösterir.

veren eli herkes öper
yardımını esirgemeyen, eli açık olan kimseye herkes saygı gösterir.

tırnağın varsa başını kaşı
hiç kimse başkasından yardım beklememeli; kendisinin olanakları varsa bir işe girişmeli, yoksa girişmemelidir.

imece günü bulutlu, görmeyene ne mutlu

zamanın elverişli olup olmadığına bakmadan yardıma gelenleri bulunan iş sahibine ne mutlu.

kelin merhemi olsa başına sürer

kendi işini halledemeyen kişiden aynı durum için yardım alınamaz.

kimseden kimseye hayır yok (gelmez)

insan, yapacağı işte başkasının yardımına güvenirse hayal kırıklığına uğrar.

koy avucuma, koyayım avucuna

bize yardımda bulunan, yarar sağlayan kişiye biz de yardımda bulunur, yarar sağlarız.

kul sıkışmayınca (daralmayınca, bunalmayınca) Hızır yetişmez

yardım hep en zor anda gelir.

mum dibine ışık vermez

etkili kişi kendi yakınlarına yardımcı olamaz.

öksüz oğlan (çocuk) göbeğini kendi keser

koruyanı, yardım edeni bulunmayan kişi, işini kendi başına görmek zorunda kalır.


SİLENTİUM EST AURUM