Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
28 Şubat 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Göz İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

Göz gördüğünü (ağız yediğini) ister:

Kişi her zaman gördüğü, bildiği, yeme alıştığı şeyleri unutamaz, onları sürekli ister.

Göz görmeyince gönül katlanır:

Yakınımızda bulunmayanların acısına daha kolay dayanabilir, katlanabiliriz.

Göz görür, gönül ister (çeker):
Kişi görmediği, bilmediği şeylerin yokluğunu duymaz, istemez. Görüp beğendiği şeylere karşı istek duyar.

Gözden ırak olan gönülden de ırak olur:

Ayrı düşenlerin arasındaki sevgi ve bağlılık zamanla azalır.

Göze yasak olmaz:

Ortada olan şeye herkes bakar. Hiç kimseye "buna bakma" denilemez.

Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz:

Hep çıkar peşinde koşan kişi tehlikeden uzak kalamaz.

Göz İle İlgili Deyimler ve Anlamları

Gözleri kıvılcım saçmak:
Çok öfkelenmek, gözleri çakmak çakmak olmak.
Gözleri parlamak: Gözünde sevinç ve istek belirtileri görülmek.
Gözleri sulanmak: Gözlerine yaş gelmek.
Gözleri süzülmek: Göz kapakları hafif kapanmaya başlamak.
Gözleri velfecri okumak: Gözlerinden kurnaz, şeytanca bir zeka belli olmak.
Gözleri yollarda kalmak: Sevilen bir kimseyi yada geciken bir haberi, mektubu özlemle beklemek.
Gözlerinde şimşek çakmak: Birden çok kızmak, ansızın pek öfkelenmek.
Gözlerine inanamamak: Hiç umulmayan, hatıra hiç gelmeyen bir şeyin görülmesi karşısında şaşırmak.
Gözlerine uyku girmemek (gözü, gözleri uyku tutmamak): Hiç uyuyamamak.
Gözlerini açmak: Uyanmak.
Gözlerini belertmek: Gözlerini açıp dik dik bakmak.
(Birine) Gözlerini devirmek: Öfkeyle bakmak.
(Bir yere) Gözlerini dikmek: Dikkatle bakmak.
Gözlerini (gözünü) kaçırmak: Biriyle göz göze gelmemek için gözlerini başka tarafa çevirivermek.
Gözlerini kapamamak: Uyumamak.
Gözlerinin içi gülmek: Çok sevindiği gözlerinden belli olmak.
Gözlerinin içine kadar kızarmak: Utancından yüzü çok kızarmak.
Gözü aç: Kanmak, doymak bilmez, aç gözlü.
Gözü açık: Uyanık ve becerikli.
Gözü açık gitmek: Dilediğine eremeden, istediğini yapamadan ölmek.
Gözü açılmak: İyiyi kötüyü yada işine gelenle gelmeyeni ayırt eder duruma gelmek.
Gözü akmak: Yaralanma yada hastalık nedeniyle kör olmak.
Gözü almamak: Beğenmemek, görünüşü kendisine güven vermemek, (kendine) güvenememek.
Gözü arkada (ardında) kalmak: Arkada bırakılan bir şeye merak yada ilgiyle bağlı kalmak.



SİLENTİUM EST AURUM