Arama


_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
1 Mart 2016       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
İdeoloji Çeşitleri “İdeolojileri farklı yönlerde tasnife tutmak mümkündür. Birinci tasnif “içeriklerine göre” yapılır. İçerdikleri fikrin, mevcut durumun (statüko) savunmasına veya değiştirilmesine yönelik olduğuna göre ideolojileri ikiye ayırabiliriz:

1- İktidar ideolojileri (veya muhafazakâr ideolojiler)
2. Muhalefet ideolojileri.

“Muhalefet ideolojilerini de “muhalefetin derecesi”ne göre iki gruba ayırmak gerekir;
1. Reformist ideolojiler
2. Devrimci ideolojiler.

“İdeoloji türlerinin tespitinde kullanılabilecek bir başka ayrım kriteri, ideolojilerin kullandıkları yöntemlere, taktiklere göre belirlenir. Buna göre de ideolojiler: İkna yöntemi kullanan, organizasyona ağırlık veren, zora ve baskıya yönelen, ideolojiler olmak üzere sınıflandırılabilir. Bu iki kriter içinde nispeten daha önemli olan birinci kriterdir. Önce bu kritere göre yapılan ayrımı inceleyelim.

İktidar ideolojileri, mevcut ekonomik, siyasal, dini, ahlaki, kültürel gibi toplum yaşamında mevcut olan sistemleri savunan, onları rasyonalize eden yani işleyişlerinin doğru ve haklı olduğunu savunan ideolojilerdir. Muhalefet ideolojileri ise, mevcut ekonomik, siyasal, dini, ahlaki, kültürel vb. gibi toplum yaşamında mevcut olan sistemlere karşı olan, onları eleştiren ve onlar yerine ne tür sistemlerin ikame edilmesi gerektiğini öne süren ideolojilerdir.

Toplumda geçerli olan dolayısıyla hem yasalar, hem toplum gelenekleri ve hem de bireysel düşünce yönünden tasvip gören ve desteklenen sistemler; zaman içinde bu destekleri kaybedebilirler. Başka değer yargıları, başka ilişkiler, başka kurumlar ve başka davranışlar; toplumsal ve bireysel yaşamı etkilemeye başlar. Böyle bir değişiklik eğitim sisteminden kaynaklanabileceği gibi, gazete, radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçlarından da kaynaklanabilir Turizm ve dış ticaret gibi uluslararası ilişkiler nedeniyle yabancı ülkelerden “ithal” edilebilir veya başka devletlerin bilinçli destek ve propagandaları ile suni bir şekilde başlatılabilir.

Bu tür değişmeler yavaş veya hızlı bir biçimde “muhalefet ideolojileri”ni oluşturur. Toplumda artık ideolojiler arası çatışma başlamıştır. İdeolojiler arası böyle bir çatışmanın siyasal bir bunalıma dönüşmesi kolaylıkla mümkündür. Çünkü iktidar ideolojisi, adından da anlaşılacağı üzere ülke içinde sadece fertlerin değil siyasal iktidarın da desteğine sahip bir ideoloji halindedir. İktidar ideolojisi çoğu defa yasalarla korunmuş olduğu gibi, tüm eğitim ve kitle haberleşme sistemi, bilerek veya bilmeyerek, iktidar ideolojisinin yayılması ve güçlenmesi görevini üstlenmiş olabilir.

Bunun içindir ki demokrasi ve ondan kaynaklanan kişisel özgürlükler çağdaş batı uygarlığının ayrılmaz bir parçasıdır. Burada bir önemli noktanın aydınlığa kavuşturulması gerekir. İktidar ideolojileri bir derebeyinin, bir diktatörün veya bir faşist yönetimin desteklenmesine yönelikse, muhalefet ideolojilerinin ortaya çıkması ve hızla güçlenip iktidar ideolojisini alt etmesi ve yeni düzeni kurması; istenen bir durumdur. Ancak muhalefet ideolojileri bazen toplumun çoğunluğunca desteklenen meşru bir rejime ve onun ideolojisine karşı da oluşabilir.

İktidar ideolojileri, toplumun tüm davranışını belirler. Bu tür davranışlar arasında kuşkusuz en önemlisi siyasal iktidarın davranışlarıdır. Siyasal iktidar, toplumsal amaçları belirlemede olduğu kadar, bu amaçlara ulaşmak için seçilecek araçları belirlemede de, iktidar ideolojilerinin etkisi altındadır.

Mesela liberal ideolojinin egemen olduğu toplumlarda siyasi iktidar, işsizliği önlemek için çeşitli teşvik önlemleri (ucuz kredi, vergi muafiyeti gibi) ile özel sektörün istihdam gücünü arttırmaya yönelirken, Marksist bir siyasi iktidar, devlet işletmelerinde “zorunlu istihdam” gibi doğrudan istihdam arttırıcı bir araç kullanır.

İktidar ideolojilerinin de zaman içinde sabit olduğu sanılmamalıdır. Bir taraftan değişen koşullar, diğer taraftan da muhalefet ideolojilerinin baskıları, iktidar ideolojilerini, belli bir özü korumakla birlikte, devamlı değişmeye zorlar. Mesela; kapitalist sistem, “piyasa mekanizmasının serbest çalışması” ilkesine bağlı kalmakla birlikte zaman içinde ekonomiye gerektiğinde müdahale eden bir “Refah Devleti” anlayışına ulaşmıştır. Öte yandan “devlet mülkiyeti”ne ve “merkezi planlamaya” sıkı sıkıya bağlı Marksist sistemlerin bazıları “piyasa sosyalizmi” adı verilen ve işçilerin, mülkiyeti devlete ait olan işletmelerin yönetimini üstlendikleri sistemlere yöneldiği gibi, küçük tarım ve sanayi işletmelerinde özel mülkiyete yer vermişlerdir.

Muhalefet ideolojileri, bir taraftan kendi niteliklerine göre diğer taraftan da iktidar ideolojisinin toplum tarafından benimsenme ve desteklenme derecesine göre; ya sadece iktidar ideolojisine eleştiriler yönelterek ve iktidar ideolojisinde reformların gerekli olduğunu öne sürerek (reformist ideoloji) ya da köklü değişiklikler gerektiğini savunarak (devrimci ideoloji) ortaya çıkabilirler.

“İktidar ve muhalefet ideolojileri, amaçlarını gerçekleştirmek için kullandıkları yönteme göre de farklılık gösterirler. Her biri ikna, organizasyon ve baskı yöntemlerinden birine veya birkaçına başvurabilir. Amaçlar ne kadar önemli ve yaygınsa ve bir ideoloji Statükoya ne kadar şiddetli bir eleştiri yöneltiyorsa ikna ve organizasyona da önem vermekle birlikte, daha çok zora ve şiddete başvuracaktır. Buna karşılık eleştiriler sınırlı, reform istekleri mevcut yapıda önemli değişmeleri gerektirmiyorsa siyasi organizasyon düzenlemeleri ve ikna yöntemleri yeterli olacaktır.

Diğer bir taraftan ideolojileri katı ve yumuşak veya sağ ve sol olmak üzere iki gruba da ayırmak mümkündür. İdeolojilerin bu sınıflandırması ideoloji gerçeğini daha iyi anlamak ve açıklamak bakımından faydalı olduğu gibi farklı ideolojileri aynı kefeye koymanın da sıkıntısını gidermektedir.

Siyasi düşünceleri sağcılık veya solculuk olarak belirtmek ilk defa Fransız Devrimi ile gerçekleşmiştir. Fransız Devriminden sonra toplanan ulusal meclis üyeleri düşüncelerine göre mecliste kralın sağ ve sol tarafına oturmuşlardır. Kralın sağ tarafında oturanlar eski düzeni savunan, kralın otoritesini kabul eden üyeler iken kralın solunda oturanlar kralı veto eden düzenin değişmesini isteyen üyelerdir. Bu tarihten sonra sağcılık “hiçbir yenileşmeyi istemeyerek kurulu düzenin olduğu gibi korunmasını savunan ve bu bakımdan evrimsel değişikliği yeğleyen solculuğun karşısında yer alan tutum olarak tarihe geçmiştir.

Solculuk ise “ anamalcı toplumsal, ekonomik düzene değişik biçim ve ölçütlerle karşı olan, ekonomik siyasal erki yine değişik biçim ve ölçütler de halkın iyi olmasını savunan düşünce ve eylem akımlarının genel adı olarak tanımlanmaktadır.

Diğer bir ayrım ise katı ve yumuşak ideolojiler olarak yapılmıştır. “Katı ideolojide dogmatizm, değişmezlik ve kutsallık iddiası vardır. Yumuşak ideoloji de ise pragmatik ve esnektir. Kutsallık iddiası taşımaz. Karşı görüşlere ideolojilere karşı hoşgörüsüzlük de katı ideolojinin başka bir özelliğidir. Marksizm ve Nasyonal Sosyalizm katı, Kapitalizm ise yumuşak ideolojiye örnek gösterilebilir.

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.