Arama

Doğal Afetler - Çığ - Tek Mesaj #11

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Mart 2016       Mesaj #11
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ÇIĞ TAHMİN USULLERİ
Bugünkü teknolojik ilerlemeye rağmen bir çığın kesin oluşum zamanını belirlemek henüz imkansızdır. Ancak, bu amaçla geliştirilen yöntemler doğrultusunda yapılan çalışmalara çığ olabilecek lokasyonu ve çığ oluşma anının yakın olup olmadığını belirleyebilmek mümkündür. Bu saptama insanların güvenliği açısından çok önemlidir. Bu nedenle, günümüzde bölgesel ve lokal olarak çığ tahmini çalışmaları tüm dünyada sürdürülmektedir.
Çığ tahmini, pratikte çok farklı ölçeklerde çalışıldığında geniş bir hassasiyet yelpazesi ortaya çıkar. Bu hassasiyet, çalışılan yerin mikro ölçekte bir yamaç için duyarlılık tespiti olmasından sinoptik olarak bir dağ kuşağı için yapılan tahmin çalışmalına kadar değişiklik gösterir. Ölçek mikro ölçekten sinoptiğe doğru yaklaştıkça hassasiyet düşer.

Çığ riskinin yüksek olduğu yerlerde, çığ patikalarının bulunduğu yamaçların özelliklerini verecek şekilde yakın bir noktada konumlandırılan kar ve çığ rasat istasyonlarında çok çeşitli ölçümler yapılır. Bu ölçümlerden bazıları; gerçek zamanlı meteorolojik ölçümler ile periyodik olarak 1 veya 2 haftada bir (gerektiğinde daha sık da olabilir) yapılan ve kar örtüsünün özelliklerinin tanımlandığı kar profili alma işlemidir. Eğer gerek duyulursa, bu profil alım işlemi dışındaki tüm bu rasatlar, eller veya otomatik istasyonlar (24 saat boyunca ölçüm yapabilen, ölçüm sonuçlarının manyetik ortamlara kaydedebilen) kullanılarak yapılabilmektedir.

Toplanan tüm veriler, istatistiksel veya sayısal bazlı modellerde kullanılmak ve tutarlı tahminler yapabilmek için bilgisayar ortamında depolanıp analiz edilip uzmanların yorumlarına hazır hale getirilmektedir. Bu son aşama henüz Türkiye`de gerçekleşmemiştir. Çığ üzerine yapılan detaylı çalışmalar ülkemiz için yeni olması ve ölçümü yapacak kurumlar arası sorumluluk paylaşımları halen netleşmediğinden veri elde etmede sıkıntılar doğmaktadır. Örneğin mikro ölçekteki (bir veya birkaç yamacı içeren bir alanda) tahmin çalışmaları sonucunda; çığ riski taşıyan yamaç veya yamaçların tespit edilmesi, farklı seviyelerde tanımlanan kar örtüsünün duyarlılık değerlerinin bulunması, çığ önleme ve/veya insanların uyarılması için gereken kararların verilmesi sağlanır. Bu sonuçlara erişebilmek ve yukarıda kısaca bahsedilen, pratik olarak uygulanan ve tatmin edici sonuçlar veren kar örtüsünün duyarlığı tespiti işlemi bazı yöntemler kullanılarak yapılabilir. Bilindiği gibi kar örtüsü içinde zayıf tabaka olarak isimlendirilen ve kar örtüsünün duyarlılığını bozabilecek tabakalar vardır. Arazide uygulanan tahmin yöntemlerin bir çoğu bu tabakaların varlığını ve özelliklerini tespit etmekte (risk değerlendirmesi) kullanılmaktadırlar.


ÇIĞA MARUZ KALINDIĞINDA NE YAPMALI
Bir çığa yakalanıldığında bir personel kurtarabilme ve hayatta kalabilme şansını artırabilmek için belli hareketler uygulanabilir. Paniğe kapılmamalıdır ama oto kontrolünü sağlamalıdır. Yüzeyde kalmaya çalışılır ve ana kayma hattından dışarı çıkmaya çalışılır. Eğer bir personel çığa maruz kalmışsa kendi yaşamı için savaşmalıdır. Kayaklar, kayak sopaları ve sırt çantalarının hepsi bir personelin çığda hayatta kalabilme şansını engeller. Kayaklar ve kayak sopaları personeli aşağı çekebilir ya da gövdeye karşı manivela hareketi uygulandığında yaralanmalara neden olur. Sırt çantaları aşağıya çeker ya da personelin dengesini etkiler. Tüm atılmış ekipmanlar, eğer personel bütünüyle gömülmüşse, personel pozisyonunun ip uçlarıdır.

a
. Eğer mümkünse, çığın kenarına doğru hareket edilmelidir. Kar, kenarlarda daha yavaş hareket eder. Eğer dışarıya yuvarlanmaya çalışılıyorsa, düşme hattına 45 derecelik bir pozisyon alınmalı ve gövdeyi çığdan daha hızlı söndürmeye çalışılmalıdır. Eğer ayaklar yere değerse sertçe itilmeli ve yüzeye ulaşmaya çalışılmalıdır. Size yardımcı olabilecek sabit bir ağaca veya kayaya tutunmalıdır.
b. Baş, kar altında giderken personel ağzını kapamalı, nefesini tutmalı ve ellerini, kollarını kullanarak yüzünün önünde bir hava kesesi oluşturmalıdır. Bir çok çığa maruz kalmış personel, ağızlarına ve burunlarına kar dolmasıyla boğulmuşlardır.
c. Durulacağı alana ulaşmış bir çığ, hızla yavaşlar ve durur. Çığın yavaşladığı anda yüzeye ulaşmaya çalışılır. Bir çok personel yüzeye yakın bulunmuşlardır. Kendilerini yukarı itmelidirler. Dik oturmalı ve bir kollarını yüzeye uzatmalıdırlar. Bir çok personel çabucak bulunmuştur. Çünkü bir el yada ayak yüzeye ulaşmış ve dışarı çıkmıştır.

Kar hareketi durduğunda aşağıdakiler uygulanmalıdır.
(1) Kar, genellikle yavaşlarken çimento gibi davranır. Bir personel yalnızca bir bölümünden gömülmüş olsa bile, kendisini kazarak kurtarması zor ya da imkansızdır. Eğer bütünüyle gömülmüşse kendisine yardım edemez. Kurtarma personeli tam üstünde olmadıkça bağırmamalıdır. Ses, karın içinde birkaç cm. den daha fazla ilerlemez.

(2) Kurtulmak için asla çırpınmamalıdır. Bu yalnızca enerji ve oksijen kaybı olacaktır. Rahat bir şekilde durmaya çalışmalıdır. Eğer personel kendini kaybederse, soluk alamaz ve nabzı azalır, kalp atışı düşer ve vücut sıcaklığı azalır. Tüm bunlar oksijene olan ihtiyacı azaltır.


ÇIĞIN FİZİKSEL ETKİLERİ
Hareket halindeki bir çığ, binlerce ton karın büyük bir süratle aktığı, asırlık ağaçları kibrit çöpleri gibi dağıttığı, binaları, köprüleri ve elektrik direkleri gibi yapıları kolaylıkla tahrip ettiği doğal bir güçtür. Farklı tür çığlar, farklı tür ve büyüklükteki hasarlara neden olurlar. Özellikle kar örtüsünün ve akan kütlenin yoğunluğu, kar örtüsünün boyutları, çığın hızı, çığın hareket halinde iken koparıp bünyesine kattığı cisimler vb. parametreler çığların meydana getireceği tahribatı belirler. Çarpma basınçları, çığın akış hızı ve yoğunluğu ile orantılıdır.

Çığların Çarpma Kuvvetleri, toz çığların bağıl olarak zararsız sayılabilecek kar bulutlarının uyguladığı hava basıncından güçlendirilmiş beton yapıları bile yıkabilecek güçteki kuru kar çığlarının uyguladığı basınçlara kadar geniş bir yelpaze sergiler. Genellikle kuru kar çığları, yüksek akış yoğunluğu ve hızın meydana getirdiği kombinasyonlar neticesinde yıkıcı özellik gösterirler. Ayrıca herhangi bir çığ türünün özellikleri bu kombinasyona yaklaşması benzer bir yıkıcı etki göstermesi demektir.

Çığların insan yaşantısı üzerindeki etkisi tahmin edilemeyecek kadar fazla olabilmektedir. En önemlisi, çığ afeti nedeni ile her yıl çok sayıda insan hayatını kaybetmektedir. Bu insanlar; çığ oluşumuna müsait dağlık alanlardaki yerleşim yerlerinde yaşayan ve/veya o bölgelerde görevli olanlar, turistik amaçla bulunanlar olup, Türkiye`de azımsanmayacak kadar büyük bir topluluğu oluşturmaktadır. Verilen insan kayıplarının yanı sıra çok sayıda hayvanın telef olması, evlerin yıkılması, ormanların yok olması, elektrik ve haberleşme hatlarını tahribi, yolların kapanması, köprülerin yıkılması, derelerin tıkanıp taşkın tehlikesinin oluşması gibi önemli oranda milli gelir kaybına neden olan sonuçlar doğurmaktadır.



ÇIĞIN OLUŞTURDUĞU TAHRİBATLAR
Yerleşim Alanları
Dağlık alanlarda, binalar ve bunlara bağlı olarak inşa edilen tüm alt ve üst yapı tesisleri katastrofik çığların etkisi ile önemli ölçüde zarar görmektedirler. Tahribat bazen bir ev ile sınırlı olabildiği, bazen de tüm yerleşim alanı çığın altında kalmakta ve tamamı ile yok olmaktadır! Son 30 yıl içinde bu tür hasarlar ve üzücü kayıplar ile biten bir çok çığ olayını Türkiye yaşamıştır.
Üzücü can ve mal kayıplarının yaşanmaması ve önemli ölçüde tahribatın meydana gelmemesi için çığ konusunun çok ciddi olarak ele alınarak, önlemlerin zamanında alınması ve yeterli bilinçlendirme sağlanması gerekmektedir. Aksi halde, acı olaylar tekrarlanabilecektir.

Karayolları ve Demiryolları:
Üzerindeki sanat yapıları ile beraber bir çok kara ve demiryolu çığın yıkıcı etkisinden kurutulamamakta ve uzun süre ulaşımda önemli aksamalara meydan vermektedir.

İletişim/ Enerji Nakil Hatları:

Yerleşim yerlerine yakın mesafelerden geçebildiği gibi özellikle uzaktan ve yüksek kesimlerden de haberleşme ve enerji nakil hatları geçmektedir. Çığ patikaları üzerine veya çığın etki alanına girecek kadar yakına kurulmuş olan bazı hatlar, çığdan zarar görebilmektedirler. Bir iletim hattında hasar meydana gelmesi, o hatların servis verdiği yerleşim yerlerinin uzun süre haberleşmeden ve/veya elektrikten yoksun kalması demektir. Yaşamı olumsuz olarak etkileyen bu olay, aynı zamanda önemli ölçüdeki enerji kaybını da beraberinde getirecektir.

Ticari Endüstriyel Kullanım Alanları:
Özellikle, büyük miktarda işgücünün istihdam edildiği sanayi ve ticaret bölgelerinde meydana gelebilecek bir çığın tahribatı sonucu oluşacak milli gelir kayıpları üzüntü verici boyutta olabilir.

Ormanlar:
Katastofik çığlar genellikle uzun tekrarlama periyoduna (dönüşüm süresi) sahip ve orman büyüme sınırının üstündeki hatlardan başlayan çığlardır. Bu büyüklükteki çığlar, her oluşunda orman örtüsüne büyük zarar vermektedir. Kimi olaylarda, binlerce ağaç, yaşı ve büyüklüğü ne olursa olsun yok olabilmekte, ekonomik olarak kullanılmayacak hale gelmiş yüz binlerce m3 ağaç parçası olarak çığın topuk kısmında depolanmaktadır. Tekrar yetişmesi için en az 50 ile 100 yıl arasında bir zamana ihtiyaç duyan ormanların çığlar ile yok olması, zaten az olan orman varlığının daha da azalmasına neden olmaktadır.

Kış Turizmi:
Bugün Türkiye`de faal olan 16 adet , faaliyete girmeye hazırlanan yaklaşık 20 adet olmak üzere toplam 36 adet kış turizm ve spor merkezi bulunmaktadır. Ayrıca, her sene bu sayılara sürekli yenileri eklenmekte ve dolayısıyla ile bu merkezlere gelen turist sayısı da her geçen gün artmaktadır. Özellikle çok sayıda kayak ve kar sörfü yapan kişilerin tehlikeli alanlarda kayma istekleri, kendi oluşturdukları çığlar nedeni ile yaralanmalarına veya ölmelerine neden olmaktadır. Kendi isteği ile, kayak pistleri dışında, uyarılara aldırmadan kayan kişinin maruz kaldığı çığ olayları yanında; halen kayak merkezlerinin son derece güvenli olması gereken kontrollü pistlerinde dahi ölümlere yol açan çığların olması düşündürücüdür. İnanılmaz bir ihmalkarlıktan kaynaklanan bu acı olayların önlenmesi, öncelikle pistlerin deneyimli teknik elemanları denetiminde olması ve kontrollü olarak açılıp kapatılmasına bağlıdır.


SİLENTİUM EST AURUM