Arama

Latife Uşşaki - Tek Mesaj #12

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Nisan 2016       Mesaj #12
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Soru: Gelelim Hatice Hanım meselesine…
Fatih Bayhan: Evet, gençlik yıllarında da Hatice Hanım var. Bir kısmını yazdım ama bu röportajda tarihi bir belge kalsın diye anlatma ihtiyacı hissediyorum. Atatürk birkaç sefer Hatice Hanım’ı istetiyor. Fakat aile vermiyor. Niye vermiyor? Çünkü Mustafa Kemal o yıllarda padişaha karşı oluşan hareketlilik içerisinde.
Hatice Hanım’ın ailesinden bir kişide sarayda çalışıyor. Bu Mustafa Kemal kimdir araştırın diyorlar. Saraydaki adam; “Ben sarayda komutanlar konuşurken
Ad:  ata.jpg
Gösterim: 1965
Boyut:  42.9 KB
duydum. Bu adam padişaha karşı bir adamdır ve bu muhtemelen sürecek. Sakın bu adama kızınızı vermeyin” diyor. Bunun üzerine aile Hatice Hanım’ı Atatürk’e vermiyor ve göç ediyorlar. 5–6 yıl sonra Mustafa Kemal yeni Türk Cumhuriyeti’nin kurucusu oluyor. Atatürk, 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkını verilen ilk seçimde 17 kadın seçiyor. Bu 17 kadının içinde Çankaya milletvekili olarak Hatice Hanım yer alıyor.

Soru:
Çok hoş bir tevafuk olmuş… Kitap bu kadar siyasi olayın gölgesinde hazin bir aşkı anlatıyor.
Fatih Bayhan: Kesinlikle...

Soru:
Peki siz neden eşinize ithaf ettiniz?
Fatih Bayhan: Tabii... Latife Hanım Türk kadınının modernleşme tarihinin başlangıcıdır. Çok iddialı bir söz ama öyledir. Bugün bazı insanlar bazı yerlere hoş görünme amacıyla Latife Hanım’ı suçlayabilirler ama bu olayda çok tabi ve insani olarak yorumluyorum. Atatürk de nihayetinde bir insandı. Bu evliliğinde ne kadar insani olduğunu görüyoruz. Bakın çok enteresan bir şey söyleyeyim. Latife Hanım ile evlenmişler, evliliklerinin dördüncü ayında Konya, Adana, Mersin gezisine çıkıyorlar. İlk defa devletin başındaki bir insan Anadolu’ya iniyor ve yanında eşi de var. Anadolu’da ki valiler ne yapacaklarını nasıl karşılayacaklarını şaşırıyorlar.
Mersine vardıklarında belediye reisi büyük bir kürsü yaptırmış, kürsüde iki sandalye var biri Atatürk biri Latife Hanım için. Oraya çıkıp hakla konuşsunlar diye meydanın ortasına büyük bir kürsü yaptırmışlar. Atatürk oraya varınca “ O ne? Padişah mı geldi sandınız?“ diyor. Halk için ayrılan saman sandalyelere oturuyorlar Latife Hanım ile. Bunu niye söylüyorum biliyor musunuz? Bu anlamda bugün ki siyasetçilere ders veriyor. Halka tepeden bakmayın, halkın içinde olun, kadınlara saygılı olun diyor. Bunlar çok önemli. Atatürk Latife Hanımdan ayrıldıktan sonra Göksu Parkında karşılaşıyorlar. Birbirlerine hiçte kötü bakmıyorlar. Arkalarından konuşmuyorlar.

Soru:
Ama Atatürk ben bu evliliği başaramadım demekten de geri kalmıyor.
Fatih Bayhan: Onu kızgınlık anında söylüyor. Kızdığımızda hepimiz bir şeyler söylüyoruz. Bende söylüyorum. Kızgınlık anında söylenenler sayılmaz. Yani o sözü Tokat'ta ki tartışmada söylüyor. Milletvekili var Vali var.
Akşam yemek yiyorlar. Latife Hanım'ın derdi Atatürk 'ü fazla içmeden yukarıya çıkarmak. İki de bir "Hadi Kemal kalkalım" diyor ayağa kalkıyor.

Ad:  ata6.jpg
Gösterim: 1910
Boyut:  55.3 KB
Soru: Latife Hanım bir nevi dadılık yapıyor Paşa'ya…
Fatih Bayhan: Yani çok koruyucu, sahiplenici normal yani bir kadının eşi için bu tavırları normal. Latife Hanım kalkıyor. Mustafa Kemal’de ses yok. Bir süre sonra Latife Hanım kalkıp gidiyor. Yukarı çıkıyor ayaklarını vurarak. Ahşap ev olduğu için çok ciddi sesler çıkıyor. Tabi, Latife Hanım’ın yaptığı da belli… Atatürk “Salih Bozok’ a git bak bakalım hangi hizmetçi yapıyor bu terbiyesizliği“diyor.
Misafirlerine mahcup olmamak için hizmetçi yapıyor demeye getiriyor. Ama herkes biliyor tabi Latife Hanımın yaptığını. Salih Bozok çıkıyor. Bir süre sonra ayakları yorulunca kesiyor tabii. İşte orada “Orduları idare ettim ama bir kadını idare edemedim” diyor.

Soru: Ali Çavuş'un hatıratlarında çok kritik bir sözü var: "Biz köşkün hanımını Fikriye Hanım bilirdik" diyor.
Fatih Bayhan: Evet bunu söylüyor. Ali emir eri "Fikriye Hanım'ı köşkün hanımefendisi bilirdik" diyor. Çünkü Fikriye Hanım vardı.

Soru: Bir de sanırım Atatürk'ün çevresindekiler Fikriye'ciler ve Latife'ciler olarak ikiye ayrılıyorlar. Doğru mu bu?
Fatih Bayhan: Biraz öyle çünkü emir eri Fikriye Hanım'ı istiyor. Salih Bozok Latife Hanımı. Köşke Latife Hanım gelince emir eri Paşaya çıkıyor beni başka yere tayin edin deyip gidiyor.

Soru:
Kıyaslama yaparsak Fikriye Hanım çok güzel bir kadın. Latife Hanım için aynı şeyi pek söyleyemeyiz.
Fatih Bayhan: Atatürk Latife hanım için "Güzel olsaydı evlenmezdim zaten" diyor. Az önce de söyledim. Atatürk'ün kafasında bir Türk kadını modeli var.
Latife Hanım bu modele uyuyor. Âşık olduğu için değil, yanında kültürlü biri olsun istediği için evleniyor. Çünkü bakın yabancı ülkelere verdiği mesajda Latife Hanım'ın çok büyük etkisi var. Latife Hanım'ın 6-7 dil bilmesi yabancı basında büyük yankı yapıyor. Hatta Atatürk kalp krizi geçirdiğinde İstanbul gazetelerinde Atatürk rahatsız Reis-i Cumhurluğa Latife Hanım geçsin diye yazılar yazılıyor. Bundan da Atatürk'ün yanındaki bazı insanlar rahatsız oluyor.

Soru: Atatürk'ün rahatsızlığından bahsetmişken Atatürk vefat ettiğinde Latife Hanım Anıtkabir'e bir şey gönderiyor. Nedir bu?
Fatih Bayhan: Anıtkabir'e bir gül gönderiyor. Ve bu gülün kimden geldiğini söyleme onlara diyor.

Soru:
Latife Hanım öldüğünde ise devlet erkânı törene katılmıyor.
Fatih Bayhan:
Evet, bakın bugün hala Latife Hanım konusu açıldığında yetkililer ya konuşmazlar ya başka şeyler söylerler.

Soru: Biliyorsunuz Latife Hanım'ın mezarı Edirnekapı'da mezar görevlisi sadece iki kişinin ziyarete geldiğini söylüyor. Ve mezar taşında Latife Uşaki yazıyor. Atatürk'ün eski eşi olduğu belirtilmiyor. Kimse tarafından bilinmiyor. Latife Hanım'ın mezarı gizli mi tutuluyor?
Ad:  ata7.JPG
Gösterim: 1761
Boyut:  69.5 KB

Fatih Bayhan: Gizli tutma yok. Bakın 1970 yılında Türkiye’de çok ciddi bir kuraklık yaşandı biliyorsunuz. Kömür, yağ karneyle verildi. O dönemde Latife Hanım’ın köşkünde kömür bitiyor. Latife Hanım kömür talebinde bulunuyor. Ve Atatürk’ün eski eşi olduğuna dair bir evrak gösteriyor. Oradaki yetkili “Atatürk’ün eski eşi olduğundan bana ne“ diyor. Ve bunun üzerine Latife Hanım 1970 de köşkten ayrılıyor.
Harbiye’de ki eve gidiyor. Çok önemli bir şey söylüyorum. Buna çok içerliyorlar. Bir vurdumduymazlık bir önemsememelik var. Aile bu durumdan çok muzdarip…
Herkes yüz çevirince bunu kaldıramıyorlar ve İstanbul’a göç ediyor. Uşaki soyadının da ayrı bir hikâyesi var. Latife hanım, Latife Gazi Mustafa Kemal adını kullanıyor ve son yazdığı mektupta da bu ad var. Bu mektuplara hiç cevap gelmiyor.
Ve Atatürk’ün Latife hanımdan özel bir ricası var. Mustafa Kemal soyadını kullanma diyor. Ailenin soyadı olan Uşaki soyadını kullanmasını istiyor. Uşaki Arapça da âşıklar anlamına gelmektedir. Çoğuldur. Ve aile de o ifadeyi kullanıyor.



Röportaj: Seda Şennik
SİLENTİUM EST AURUM