Arama

Ağız Nedir? - Tek Mesaj #4

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Nisan 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
—Akışkan, mekan. Bir kap içindeki akış kanın akmasını sağlayan delik.

—Akust. Yapay ağız, insan ağzının yönlendirme ve yayma özelliklerini taşıyacak bir biçim verilen ve olağan konuşma sesi yayan küçük hoparlör.

—Balıkç. Ağız açkısı, ağlarda balığın girmesi için ağ ağzını açık tutmaya yarayan demir ya da ağaçtan gergi.

—Çeneleri güçlü balıkların ağzından iğneyi çıkartırken ağzı açık tutmaya yarayan telden araç.

—Bayınd. Giriş ağzı, yol hendeği ya da yaya şeridi kenarında yağış sularını toplayarak kanalizasyona boşaltmaya yarayan giriş yeri.

—Bçç. Bıçak ağzı, bıçaklarda namlunun keskin yüzüne verilen ad.

—Bine.
  • Ağız yumuşatma, süvarinin dizgin hareketlerine, atın anında ve gerektiği gibi uyabilmesi için yapılan çalışma. Çene yumuşatma da denir.
  • Nemli ağızlı, kantarma demirini geveleyerek ağzını köpürten ve salya çıkaran ata denir.
  • Sert ağızlı, dizgin işaretlerine ve yardımlara duyarsız kalan at için kullanılır.
  • Yumu şak ağızlı, dizgin işaretlerine kolayca uyan at için kullanılır.
—Camc. Küçük cam şişelerde boğazın çıkıntılı kenarı. [ Fırının eritme havuzunun tepkime odası dışında çıkıntı yapan bölümü; bu bölüm harman yükleyicisini takma (eritme havuzunun ön iç yüzeyine) [fırınlama ağzı] ya da kepçeyle camın kirlerini yüzeyden alma olanağı verir, (eritme havuzunun yan ıç yüzeylerinden) [femizleme ağzı]
  • Delik ağız, ağız kenarı ya da boynu olmayan cam kaplarda, göv de tepesindeki yalın açıklık.
  • Kaburgalı ağız, ağız kenarının dışa, aşağı ya da yukarı katlanıp enine yivlenmesiyle oluşan ağız biçimi
  • Yakalı ağız, ağız kenarının boyuna koşut olarak aşağı ya da yukarı doğru genişçe dışa katlanmasıyla oluşan ağız biçimi.
—Cerr. Ağızlaştırma ağzı, içi boş iki organı, örneğin mide ile ince bağırsağı birleştirmeye yarayan yapay delik

—Ciltç Bir kitapta formaların kalınlığını veren ve kapaklar arasında görülen üç yüzeyden her biri. (Bu yüzeyler üzerine yaldız sürülebilir.) ll Ön ağız, kitap sırtının karşısında yer alan ve ciltlenmiş kitapların birçoğunda içbükey olan yüzey.

—Deniz yap Bir nehrin katı ve sıvı yükünü denize boşaltmasını sağlayan tek ya da çok kollu uç bölümü. (Nehrin akıntısıyla denizin devinimi [özellikle gelgit] arasındaki etkileşim, ağızda morfolojik ve hidrolojik özel bir dinamiği belirler.) [Bk. ansikl böl.]

—Denize. Kancaların uçlarıyla sırtları arasındaki açıklık.
  • Ağız bağı. yük altında çalışan bir kancanın ağzının açılmasını önlemek için yapılan bağ.
  • Ağız kuşağı. gemi ya da fiîikad; en üstte bulunan borda kaplaması. (Çıpa tahtası da denir.)
  • Ağız kuşağı tirizi, ağız kuşağıyla küpeşte kaplamasını birbı nden ayıran tiriz
  • Ambar ağzı, gemiler e yükleme boşaltma amacıyla kullanıla ı ve güvertede mezarnalarla çevrilen kapaklı açıklık.
—Dilbil. Sınırlı bir alanda ve belir; bir toplulukta (genellikle kırsal) kullanıl bir şey söylememek, söze karışmayıp susmak.
  • Ağzına tat bulaşmak, yaptığı ilk işten yarar sağladığı için aynı işi sürdürerek aynı sonuca ulaşmak istemek.
  • Ağzına tükürmek, bir kimseyi küçültmek, ona hakaret etmek amacıyla kullanılır.
  • Ağzına verilmesini beklemek, isteme' kendi işini başkasına yükleyip başkasının emeğiyle geçinmeyi beklemek; hazıra konmak.
  • Ağzına yakışmamak, yakışık almamak, uygun düşmemek: Böyle iğrenç sözler senin gibi okumuş birinin ağzına yakışmıyor doğrusu
  • Ağzında bakla ıslanmamak, sır tutmamak, sır saklamamak.
  • Ağzında büyümek, sözkonusu yiyecek bir şey ise, sevmediğinden ya da içi götürmediğinden onu yutamamak: Aldığım her lokma ağzımda büyüyor, kusacak gibi oluyordum.
  • Ağzında gevelemek, bir sözü açıkça söylememek.
  • Ağzından baklayı çıkarmak, gizlediği, söylemek istemediği şeyi sonunda söylemek: Çıkar bakalım ağzındaki baklayı. Nihayet ağzındaki baklayı çıkartıp parayı kaybettiğini söyledi.
  • Ağzından bal akmak, tatlı ve etkileyici biçimde konuşmak.
  • Ağızlananlarca, resmi dilden daha aşağı bir düzeyde görülen, genellikle sözlü dil dizgesi.
—Ekmekç. Hamur kazanında, bir kerede yoğrulan hamur miktarı.

—Esk. sil Miğferin başa geçirilen bölümü; önünde, peçelikli türde bir çift göz oyuğu, siperlikli türdeyse alın siperliği vardır.
  • Ağız otu, osmanlı ordusunda kullanılan, ağızdan dolma toplarda, falye deliklerine konulan baruta verilen ad.
  • Ağız otu tavası - FALYE TAVASI.
—Hıdrol. Bir maden suyu kaynağının çıktığı delik.

—Isıt, havld.
  • Doldurma ağzı, bir metal sobanın önünde ya da üstünde bulunan ve bir kapı ya da kapakla donatılan açıklık.
  • Hava ağzı, bir şömine ocağını beslemek için dış havanın aralarından geçtiği alçı levhaların tümü.
—Bir duman borusuna bağlı olmayan ve kimi gaz aygıtlarında hem yanma havasını sağlamakta, hem de yanma ürünlerini boşaltmakta kullanılan özel deliklerin tümü.

—Bir hava kanalının dış çeperine ya da yanlarına yerleştirilen düzenek. (Hava ağzı, havalandır ma, ısıtma ya da iklimlendirme havasının girip çıkmasını sağlar.) ll Sıcak hava ağzı, bir yere sıcak hava vermede kullanılan ağız.

—işlem. Bir matkabın kesici kenarı.

—Bir freze bıçağının kesici kenarının uç bölümü.

—Jeomorfol. Akarsu ağzı, akarsuyun denize ya da göle kavuştuğu yer. (Bk. ansikl. böl.)

—Kaynakç. Ağız açma, kaynaktan önce parçaların kenarlarını hazırlama işlemi, (işlem, öğelerin yüzeyiyle 90°'den farklı açı yapan, doğrusal profilli kaynak yüzeyleri elde etme olanağı verir.) [Bk. ansikl. böl.]

—Mak. san. Bir aygıtın ya da bir makinenin kapağına açılan delik.

—Bir merkezkaç pompada akışkanı emme deliği.ll Hadde ağzı, hadde deliğinin en geniş yanı.

—Marang. Rendede talaş boşluğunun tabana açılan bölümü.

—Metalurj. Bir yüksek fırının yüklenmesini sağlayan üst bölümü.

—Gövdeli fırının üst bölümü. (Bk. ansikl. böl.) ll Ağız gazı, dökme demirin erimesi sırasında yüksek fırının ağzından çıkan ve °/o 30 ile 35 oranında karbon monoksit içeren gaz; kalori gücü 1 kcal/m3 düzeyindedir.

—Müz. Belli bir topluluk ya da bölge müziğinde görülen söyleyiş biçimi, üslup. (Bk. ansikl. böl.)

—Patol. Ağız kuruması, tükürük salgısının azalmasına, hatta yok olmasına bağlı olarak ağzın ileri derecede kuruması. (Bazen ihtiyarlarda ve melankoliklerde ya da nevrastenilerde görülür. Gougerot-Sjörgen sendromu da nedenlerden biri olabilir.)

—Polim. Enjeksiyonla kalıplamada besleme kanalından gelen maddenin kalıba girdiği delik. (Ağız çapı ile besleme kanalı çapı eşit olursa.kalıplama türüne "doğrudan enjeksiyon" adı verilir; bu çap daha küçükse ağız "kılcal" ya da “toplu iğne kafalı ağız” adını alır.) [Eşanl. GİRİŞ KANALI.]
Son düzenleyen Safi; 26 Şubat 2017 18:00
SİLENTİUM EST AURUM