Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
10 Mayıs 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Kanın Görevleri
Taşıma Görevi
Ad:  ka1.JPG
Gösterim: 4427
Boyut:  45.7 KB
  • İnsan organizmasının yaklaşık %60 İ sıvıdır. Bu sıvının ortalama %40 İ hücreler içinde (intrasellüler sıvı), %20 si ise hücrelerin dışında (ekstrasellüler sıvı) bulunur.
  • Ekstrasellüler sıvının da %15 i interstisyel sıvıdan, %5 i ise kan plazmasından oluşmaktadır.
  • Ekstrasellüler sıvı devamlı hareket halinde olan bir sıvıdır. Bu hareketliliğin nedeni; kan dolaşımına, kan ile interstisyel sıvı arasındaki sürekli alış verişe bağlıdır. İnterstisyel sıvı daha öncede sözü edildiği gibi hücrelerin etrafını çevreleyen ve hücrelerin atmosferi gibi davranan bir sıvıdır.
  • Hücreler her türlü besin maddelerini bu sıvıdan alıp, oluşturdukları metabolizma artıklarınıda bu sıvı ortamına bırakırlar.
  • Kan, interstisyel sıvıya O2 birlikte hücrelerin kullanacağı besin maddelerini getiren ve aynı zamanda hücrelerin oluşturduğu metabolizma artıkları ve CO2 buradan götüren bir sistemi oluşturmaktadır
Düzenleme görevi:
  • Düzenleyici görevini iç ortamın pH ve sıcaklığını değişmez tutulmasına katkıda bulunarak ve taşıdığı hormonlarla organlar arasındaki karşılıklı işbirliğini sağlayacak mesajları ileterek gerçekleştirmektedir.
  • Kanın bileşimi ve fiziksel özellikleri vücut hücrelerini dolaşması sırasında bazı organlar tarafından sürekli kaydedilmektedir.
  • Kanın bileşimi ve fiziksel özellikleri iç ortamı ve iç ortamdaki değişiklikleri yansıtır. Böylece, kandan, iç ortamın yapısında herhangi bir değişikliği bildiren şekilde mesaj alınması sinir ve endokrin sistemin devreye girmesine ve durumu düzeltecek organlara gerekli emirlerin gönderilmesine neden olmaktadır.
  • Ayrıca kan taşıdığı bir takım elemanlarla pıhtılaşma fonksiyonu gerçekleştirir ve bunu düzenler
Savunma görevi:
  • Bileşiminde bulunan çeşitli moleküller ve lökositler (Akyuvarlar) yardımı ile organizmayı mikroorganizmalara ve organizmanın kendine yabancı bulduğu her türlü etkene karşı savunur.

Kanın yapısal özellikleri
  • Dolaşımda bulunan kan hacmi, 70 kg bir insan için ağırlığının %8 i veya 5600 ml civarındadır.
  • Vizkozitesi suya göre kıyaslandığı zaman suyun 5 mislidir.
  • Kan vizkozitesini; plazmanın su oranı, protein miktarı ve eritrosit (Alyuvarlar) sayısı etkiler.
  • Eritrosit sayısı fazlalaştığı, protein miktarı arttığı ve plazmada su oranı azaldığı zaman kanın vizkozitesi artar.
Kanın Bileşenleri
Plasma
  • Plazmanın %91-92 sini su, %8-9 unu ise çözünmüş halde bulunan organik ve inorganik maddeler oluşturur.
  • Plazmadaki organik maddelerin büyük oranını plazma proteinleri oluşturur. Plazma proteinleri globulinler (alfa, beta, gama globulinler), fibrinojen ve albumindir.
  • Plazma proteinlerinin çok önemli görevleri vardır ve bunlar şu şekilde sıralanabilir:
a) Plazma proteinlerinin yarattıkları ozmotik güce, kolloid ozmotik basınç = onkotik basınç adı verilmektedir. Bu ozmotik güç plazmada suyu, tutan en önemli güçtür ve plazmadaki suyun damar dışına kaçmasını engeller.
Bu ozmotik gücün %70 inden sorumlu olan protein, albumindir. Albumin yapımının yetersizliği veya herhangi bir nedenle albumin kayıpları suyun damar dışına kaçmasına ve dokular arasında birikmesine, diğer bir deyişle ödemlere neden olur.
b) Proteinler kan pH nın düzenlenmesinde görev alan önemli bir tampon sistemidir.
c) Hormonlar, ilaçlar ve metaller gibi bir çok madde kanda proteinlere bağlanarak taşınmaktadır.
d) Kanın damar sistemi içerisinde dolaşması sırasında eritrositlerin sedimantasyonunu (eritrositlerin rulo formu oluşturarak birbirleri üzerine yığılmaları) düzenlerler.
e) Kan vizkozitesini etkilerler.
  • Plazmada proteinlere ilaveten şekerler yağlar ve hormonlar gibi çok sayıda organik maddeler bulunmaktadır.
  • Plazmada bulunan inorganik maddelere Na+ , K+, Ca2+, HC03- , P3 -,Fe2+, Mg2+ , örnek verilebilir. İnorganik maddeler kanın ozmotik gücünün ve pH ının ayarlanmasından sorumludurlar.

Kanın Şekilli Elemanları, Hematokrit
  • Kanın şekilli elemanlarını eritrositler (%99), Lökositler (%<1) ve trombositler (%<1) oluşturur. Kanın hücresel bölümünün, kan hacmine olan oranına, kanın hematokrit değeri denilmektedir. Antikoagulan (kanın pıhtılaşmasına engel olan madde) ilavesi ile pıhtılaşması engellenmiş kan özel bir tüpe alınıp 10 dk santrifüj edildiği zaman, tüpün alt tarafında hücresel elementlerin, üst tarafında sarı renkte plazmanın ayrıldığı görülür.
  • Normal koşullarda bu şekildeki bir ayrımda 100 ml kanın %4446 sını hücresel elemanlar, % 54-56 sını plazma oluşturur. Hücresel elemanların % si hematokrit değerini gösterir.
  • Hematokrit değerine birincil olarak etki eden kan hücreleri, eritrositlerdir. Eritrosit sayısında artış, plazmada azalma hematokrit değerini yükseltir.
Hematokrit
Ad:  ka2.JPG
Gösterim: 3278
Boyut:  23.5 KB

KAN HÜCRELERİ

  • Kan hücreleri eritrositler (alyuvarlar, kırmızı kan hücreleri), lökositler (Akyuvarlar, beyaz kan hücreleri) ve trombositlerdir (kan pulcukları, plateletler).
  • Yetişkinlerde eritrosit, trombosit ve lökositlerin büyük kısmı kemik iliğinde yapılmaktadır.
  • Lökositlerin bir kısmı kemik iliğine ilaveten lenfoid organ ve dokularda (lenf düğümleri, tosillalar,dalak ve timus bezi gibi) yapılmaktadır. Fetüsde kan hücreleri kemik iliğine ilaveten karaciğer ve dalakta da yapılmaktadır.
  • Çocukluk yıllarında,kan hücreleri tüm kemiklerin kemik iliğinde yapılırken 20 yaşından sonra uzun kemiklerin kemik iliği kan hücresi üretimini durdurur ve kan hücreleri yassı kemiklerde özellikle; vertebralar, kostalar ve sternumun kırmızı kemik iliğinde yapılmaktadır.
KANAMANIN DURMASI VE KANIN PIHTILAŞMA MEKANİZMASI
  • Kanamanın durması hemostaz, kanın pıhtılaşması koagulasyondur. Bir damar yaralandığı zaman bazı mekanizmalar sırasıyla işlerlik kazanarak kanama durdurulur. Bu mekanizmalar şunlardır:
  • Vazokonstriksiyon veya vazospazm: Damar büzülmesi, damar yaralanmalarından sonra kanamayı durdurmak için devreye giren ilk mekanizmadır.
  • Trombosit tıkacının oluşması: Trombositler yaralanmış damar yapısı ile karşılaşınca yapıları değişime uğrar, yüzeylerinde ışınsal çıkıntılar oluşur ve yapışkanlaşır. Bunun sonucunda yaralı damar bölgesinde bir araya toplanarak bir tıkaç oluştururlar ve damar duvarındaki deliği kan akımını engellemeden tıkarlar.
  • Kanamanın durması için önemli olan üçüncü mekanizma koagulasyondur.

Koagulasyonda birbiri ardına işleyen üç temel mekanizma vardır

a. Protrombin aktivatörünün oluşması
b. Oluşan protrombin aktivatörünün Ca2+ iyonlarının beraberliğinde protombinden (plazmada bulunan bir protein molekülü) trombin oluşturması
c. Trombinin fibrinojene etki ederek fibrin ipliklerini oluşturması. Fibrin iplikleri kan hücrelerini ve plazmayı içine alarak bir kitle oluşturur, buna pıhtı adı verilmektedir.

Protrombin aktivatörünün oluşmasında ekstrinsik ve intrinsik olmak üzere iki esas yol vardır. Bu yolların her ikisinde de kan pıhtılaşma faktörleri adı verilen ve birden on üçe kadar roman rakamları ile gösterilen protein yapısındaki maddeler görev alır. Bu faktörlerin birinin eksikliği, kişilerde pıhtılaşma mekanizmasının yetersizliği sonucu en ufak bir travma veya yaralanmalarda aşırı kan kayıplarına neden olmaktadır. Örneğin faktör VIII in yokluğunda hemofili A veya faktör IX eksikliği sonucu hemofili B olarak adlandırılan hastalık ortaya çıkmaktadır.
Heparin ve antitrombin-heparin pıhtılaşmayı engelleyen ajanlardır.
SİLENTİUM EST AURUM