Avni Arbaş
( d. 1919 İstanbul- ö. 2003 İzmir, Foça )
toplumsal gerçekçi eğilimde ve renkçi figüratif anlayışta çalışan
ressam.
Ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi’nde tamamladı. 1938-46 arasında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi (bugün Mimar Sinan Üniversitesi) Resim Bölümü’nde önce altı ay kadar İbrahim Çallı’nın, sonra da Leopold Levy’nin öğrencisi oldu; bu yıllarda Yeniler Grubu’na katıldı. 1946’da Fransız hükümetinin bursuyla Paris’e gitti ve çalışmalarını 1977’de Türkiye’ye dönene değin genellikle orada sürdürdü.
Başlangıçta ulusal gelenekleri çağdaş anlayışla birleştiren bir tutumla çalıştı. Geleneksel yaşam motiflerini, nakış öğelerinden, istif araştırmalarından ve koyu-açık lekelerden oluşturduğu bir düzen şeması içinde sundu. Daha sonralan, “resim sanatı doğaya paralel bir uyumdur” diyen Cezarıne’ m anlayışına yaklaşarak, güçlü bir duyguyla doğaya bağlandı. 1954’ten sonra resmin yanında seramik çalışmaları da yaptı. 195556’da geleneksel çinilerden esinlenerek yumuşak renk ve desende çiçek resimlerine yöneldi. Gene Paris yıllarında özgürlüğün, mücadelenin, gücün simgesi olan, Anadolu’ya ilişkin bazı mitosları da çağrıştıran “Atlar” dizisini gerçekleştirdi. Esnek ve değişken renk ve leke dokularıyla çalıştığı bu yapıtlarında ayrıntıdan arınınış seçmeci bir bakış, incelikle sağlamlığı uzlaştıran bir tarz izleniyordu. Arbaş somut ve yaşanan gerçeklerden yola çıkarak açık ve koyu renk tonları kullanıp sağlam bir yapı ve yumuşak bir duyarlıkla portre ve ölüdoğalar da gerçekleştirdi. 1970’lerin sonlarına doğru deniz ve deniz insanının yaşamına eğildi. Bu son dönem yapıtlarında konunun ilk etkisini vurgulayacak biçimde, figürü doğal yapısından uzaklaştırmadan ve lekeciliğin etkisini artırarak yarı soyut bir anlatıma yöneldi.
Avrupa’nın önemli sanat merkezlerinde ve İstanbul’da çok sayıda sergi açan Arbaş’m Paris Modern Sanatlar Müzesi’nde, Antibes Grimaldi Müzesi’nde ve İstanbul Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde yapıtları bulunınaktadır.
Kaynak: Ana Britannica