Arama

Fosil Yakıtlar - Tek Mesaj #9

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
27 Mayıs 2016       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Kömür yanabilen organik bir kayadır. Kömür başlıca karbon, hidrojen ve oksijen gibi elementlerin bileşiminden oluşmuş olup, diğer kaya tabakalarının arasında
damar haline uzunca bir süre (milyonlarca yıl) ısı, basınç ve mikrobiyolojik etkilerin sonucunda meydana gelmiştir.

KÖMÜR NASILOLUŞUR?


Kömür, nebatların bataklık alanlarda birikmesi sonucu oluşan tabakaların değişime uğraması neticesi meydana gelmiştir. Bu tabakalar üzerine çeşitli çökeltilerin birikmesi ve arz'ın hareketleri sonucu derinliklere gömülmüştür. Gömülmüş olan bu nebatlar; artan ısı ve basınca maruz kaldıklarında bünyelerinde fiziksel ve kimyasal değişikliğe uğrayarak kömüre dönüşürler. Bu proses milyonlarca yıl içinde gerçekleşerek kömürler organik olgunluklarına göre Linyit, Altbitümlü, Kömür, Bitümlü kömür ve Antrasit tiplerine ayrılırlar.Linyit ve kısmen Alt Bitümlü kömürler genellikle yumuşak, kırılgan ve mat görünüştedirler. Bu tip kömürlerin ana özelliği göreceli olarak yüksek nem içerirler ve karbon içerikleri düşüktür. Antrasit ve Bitümlü kömürler ise genellikle sert ve parlak görünüştedirler. Göreceli olarak nem içerikleri düşük olup, karbon oranları yüksektir. Jeolojik olarak kömürlerin yaşları 400 milyon yıl ile 15 milyon yıl arasında değişir. Genellikle yaşlı kömürler daha kalitelidir.

Kömür Nedir Nasıl Oluşur?


Kömür homojen olmayan, kompakt, çoğunlukla lignoselülozik bitki parçalarından meydana gelen, tabakalaşma gösteren, içersinde çoğunlukla C, az miktarda H -O -S ve N elementlerinin bulunduğu ama inorganik (kil, silt, ,z elementleri gibi) maddelerinde olabildiği, bataklıklarda oluşan, kahverengi ve siyah renk tonlarında olan, yanabilen, katı fosil organik kütlelerdir. Kömürler yakıt hammaddesi oldukları gibi, değişik amaçlarda (kok yapımı, kimyasal madde üretimi gibi alanlarda) da kullanılırlar.
Kömürler, bataklık ortamlarda, uygun (nemli ve sıcak iklimin bulunması, yeterli organik maddenin ortama gelmesi, bataklık suyunun Ph şartlarının 4H5 civarında bulunması, bataklığın malzeme gelimi ile birlikte aşağı doğru çökelmesi, bataklığın zamana bağlı olarak örtülmesi gibi) şartların sağlanması durumunda, bitki parçalarının bozulması, parçalanması, bataklık suyu ile bir jel haline gelmesi, bazı kimyasal reaksiyonlar sonucu bu organik malzemenin fiziksel ve kimyasal değişikliklere uğraması sonucu meydana gelirler.

Petrol


sözcüğü, Latince’de taşanlamına gelen petraile yağ anlamına gelen oleum sözcüklerinden oluşmuştur.
Petrol halk arasında, yalnız belirli bir yakıtı (Benzin, Gazyağı, Dizel-Motorin, Motor yağı, Fuel oil) olarak bilinmesine rağmen, aslında petrol kelimesi doğal halde bulunan ve yeraltından çıkarılan işlenmemişham petrolanlamına gelmektedir.
Petrol, hidrokarbonların karışımından meydana gelmiş olup, her zaman sabit bir kimyevi bileşimi yoktur. Değişik kimyasal içeriğe sahip hidrokarbonların biraraya gelerek oluşturduğu değişik kimyevi bileşimde olan çok sayıda petrol tipi bulunmaktadır (Örneğin: parafin bazlı petrol, asfaltbazlı petrol gibi)
Yüzmilyonlarca yıl önce, denizlerde yaşayan ya da suların denizlere sürüklediği hayvan ve bitki kalıntıları anaeorabik bir ortamda, gerekli şartlar altında (ısı basınç ve mikroorganizmaların etkisiyle), ham petrole benzer kerojeni meydana getirmiştir. Kerojen sonradan, yukarı tabakalara doğru göç etmesi esnasında gittikçe değişmiş ve ham petrolü meydana getirmiştir. Bu yüzden de hiçbir sahanın ham petrolü, tam olarak öteki bir sahanın ham petrolüne uymaz; muhakkak az çok farklar bulunur. Hatta bu durum, aynı bir petrol sahasında bile, çoğu zaman görülür.

Petrolün kimyasal yapısı farklı uzunluklardaki hidrokarbon zincirlerinden oluşur.
Bu zincirler, petrolün arıtım sürecinde, damıtma sayesinde ayrıştırılıp benzin, jet yakıtı, kerosen gibi ürünler elde edilir.
Bu alkanların genel gösterimi CnH2n+2biçimindedir.
Örneğin benzindeyaygınolarak bulunan 2,2,4-Trimetilpentanın ifadesi: C8H18 biçiminde olup oksijen ile ısıveren tepkimesi şöyledir:
Ad:  fos1.JPG
Gösterim: 6755
Boyut:  12.6 KB
Petrolün veya benzinin kısmı yanması karbon monoksit ve/veya nitrik asit gibi zehirli gazların yayımına yol açar:
Ad:  fos2.JPG
Gösterim: 4528
Boyut:  15.5 KB
Petrol, yüksek ısı ve/veya basınç ortamında, ısıalan tepkimeler sonucunda oluşur. Örneğin kerojen farklı uzunluklardaki hidrokarbonlara bölünebilir:
Ad:  fos3.JPG
Gösterim: 4617
Boyut:  21.2 KB
Oktan, petrolde bulunan bir hidrokarbondur. Çizgiler metalik bağ, siyah küreler karbonve beyaz küreler oksijendirler.

Doğal gaz


halk arasında gaz olarak da adlandırılır, ana bileşeni metanolan gaz halindeki bir fosil yakıttır. Petrol, doğal gaz ve kömür yataklarında bulunur. Metanla zenginleştirilmiş gazlar, fosil olmayan ve oksijensiz bozunan organik maddeler ile üretildiklerinde, biyogaz adını alır.
Ticari olarak dağıtımı yapılan doğal gaz yandığında 1 m3'ü 38 megajoule yani 10.6 kWh. enerji açığa çıkarır.
Doğal gaz kokusuzdur. Bu sebeple ticari anlamda kullanılan gaz kokulandırma maddesi olan THT (tetrahidroteofen) veya TBM (Tersiyerbütilmerkaptan) belirli oranlarda katılarak özel olarak kokulandırılır.Doğal gaz zehirli değildir ancak yüksek gaz oranlarında oksijen olmayacağı için boğucu etkisi vardır. 1 m³ gazın yanması sonucu 8250 kcal ısı açığa çıkar. 1 m³ doğal gazın uygun koşullarda yanması için 10 m³ havaya gerek vardır.

Metan

Ad:  fos4.JPG
Gösterim: 7854
Boyut:  12.7 KB

Renksiz bir gazdır. Molekül formülü CH4
Bataklık gazı olarak da bilinir.

Yakıt türlerine gore birincil enerji tüketimi(1999/Tüsiad). Dünya enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan fosil yakıt rezervlerinin; 133,8.103 milyar kg’ının petrol, 10022,7.10-3 milyar kg’ının kömür ve 111,9.10-3 milyar m3’ünün ise doğalgaz rezervlerinden oluştuğu bilinmektedir. Bu bilgilere göre fosil yakıt rezervlerinin %70,4’ünü katı yakıtlar, %16,3’ünü petrol, %13,3’ünü ise doğalgaz sağlamaktadı. Exxon Mobil şirketi’nin 2003 yılında yaptığı araştırmaya göre, dünyadaki bilinen ham petrol rezervi, 40 yıl sonra tükenecek.Elde edilen son değerlendirmelere göre, linyitin 240 yıl, doğalgazın ise 51 yıllık ömrü bulunmaktadır.

Çevreye Etkileri
:insanlar tarafından fosil yakıtların yakılması, açığa çıkan karbondioksitgazı ve diğer zararlı gazlar, büyük oranda çevre kirlenmesine yol açmaktadır. Hidrokarbon bazlı yakıtların küçük bir bölümü de, atmosferik karbondioksitden elde edilmiş biyoyakıtlardır, bu yüzden bu yakıtların kullanımı atmosferdeki net karbondioksit miktarını arttırmaz.

ÇEVRE KİRLİLİĞİNİN TANIMLANMASI


Çevre; insan veya başka bir canlının yaşamı boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır. Hava, su ve toprak bu çevrenin fiziksel unsurlarını, insan, hayvan, bitki ve diğer mikroorganizmalar ise biyolojik unsurlarını teşkil etmektedir.
Doğanın temel fiziksel unsurları olan, hava, su ve toprak üzerinde olumsuz etkilerin oluşması ile ortaya çıkan ve canlı öğelerin hayati aktivitelerini olumsuz önde etkileyen çevre sorunlarına "Çevre Kirliliği" adı verilmektedir. İnsanlar, toplumsal yaşam ilişkiler içerisinde doğal kaynaklan kullanarak, teknoloji geliştirerek, ekonomik faaliyetlerde bulunurlar. Bu faaliyetlerin gelişimi ile insanlar kendilerine yapay çevreyi oluştururlar. Toplumlar, yapay çevre içindeki yaşam koşullarını geliştirirken doğa ile sürekli bir ilişki içindedir. İnsan ve doğa arasındaki bu ilişki, ekolojik sistemin bir parçasıdır. İnsanoğlu'nun yer yüzünde yaşamaya ve kendisine ait yapay çevre oluşturmaya başlamasından bu yana insan ve doğa arasındaki denge, insan aleyhine devamlı olarak bozulmuştur. Özellikle son yıllarda ekolojik dengeyi süratle bozarak çevre sorunları yaratan insan, bu sorunların kendisine dönmesi ve sağlığını olumsuz yönde etkilemesi üzerine çevre bilincine varabilmiş ve bu kavramı kabul etmiştir.

ÇEVRE KİRLİLİĞİNİN SINIFLANDIRILMASI


Çevrenin temel unsurlarından olan doğa, kendine has fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklere sahiptir. Bu özelliler dikkate alındığında çevre kirliliği şu bölümlere ayrılır:

l. Fiziksel Kirlenme


Çevreyi meydana getiren toprak, su ve havanın fiziksel özelliklerinin tamamının veya bir kısmının insan, hayvan ve bitki sağlığını tehdit edecek, olumsuz yönde etkileyecek biçimde bozulması ve değişmesi olayıdır. Örneğin; çeşitli fabrika atıklarının akarsu ve göllere boşaltılması, doğal erozyon ile toprakların göl ve denizlere taşınması açık kahverenginden, kırmızı siyaha kadar değişen renk almasına neden olmaktadır. Bu olay suların fiziksel kirlenmesidir.

2. Kimyasal Kirlenme


Doğal çevreyi oluşturan toprak, su ve havanın kimyasal özelliklerinin canlıların hayati faaliyetlerini ve aktivitelerini olumsuz yönde etkileyecek biçimde bozulmasıdır. Örneğin; çeşitli fabrika katı ve sıvı atıklarının verimli tarım arazilerine veya akarsu ve nehirlere boşaltılması söz konusu tarım topraklarının, akarsu ve göllerinin zararlı ağır metallerle kirlenerek kimyasal kirlenmeye maruz kaldığım gösterir.

3. Biyolojik Kirlenme


Doğal ortamı oluşturan toprak, hava ve suyun çeşitli mikroorganizmalarla kirlenmesi ve dolayısıyla mikrobiyolojik yapının bozulması mikrobi yal kirlenmeyi, aynı ortamların mikroorganizmalarla kirlenmesi ise biyolojik kirlenmeyi tanımlar. Örneğin, tarım alanlarının kanalizasyon suyu ile sulanması veya kanalizasyon sularının akarsu, göl ve denizlere boşaltılması ile kanalizasyon sularında bulunan hastalık yapıcı mikroorganizmalar toprağa, suya ve atmosfere geçerek bu ortamların mikrobiyolojik kirlenmesine yol açar.
Çevre unsurlarına göre çevre kirliliği 4 gruba ayrılır.
a) Hava kirliliği
b) Toprak kirliliği
c) Su kirliliği
d) Ses kirliliği
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM