Arama


_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
5 Haziran 2016       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Olimpiyat Oyunları Tarihçesi.jpg
Gösterim: 4757
Boyut:  31.8 KB

Olimpiyat nedir?


Olimpiyat Oyunları, veya kısaca Olimpiyatlar, dört yılda bir yapılan geniş kapsamlı bir spor organizasyonudur. Antik şekli Eski Yunan'da yapılan oyunlar Fransız soylusu Pierre Frèdy, baron de Coubertin tarafından 19. yüzyıl'ın sonlarında modernize edilmiştir. Olimpiyat Oyunları'nın yaz sporlarını içeren ve daha iyi bilineni olan Yaz Olimpiyatları, 1896'dan beri Dünya Savaşları istisnaları hariç her dört yılda bir yapılagelmiştir. Kış Oyunları ise 1924'te yapılmaya başlanmıştır ve 1994'ten beri Yaz Oyunlarının yapıldığı yıllardan iki sene sonra yapılmaktadır.

Ad:  Olimpiyat bayrağı-2.jpg
Gösterim: 3313
Boyut:  5.9 KB

Olimpiyat bayrağı nedir?


Olimpiyat bayrağı beyaz zemin üzerine iç içe geçmiş beş ayrı renkteki beş halkadan ibarettir. Dünyanın beş kıtasını temsilen insanları dostluk ve sevgi bağları ile birbirine Bağlam ayı simgeleyen bayrağın üç halkası üstte, ikisi alttadır. Üstteki üç halka soldan sağa Doğru mavi, siyah ve kırmızıdır. Alttaki halkalar ise soldan sağa sarı ve yeşildir. Bu renkler önceleri kıtalara göre belirlenmiş ardından Uluslararası Olimpiyat Komitesi bu Renklerin üye ülkelerin bayraklarının renkleri olduğunu açıklamıştır. Olimpiyat Bayrağı 1920 Anvers Olimpiyatlarından beri dalgalanmaktadır. Bu bayrak 6-12 Mayıs 1913 tarihleri arasında yapılan toplantıda Baron Pierre de Coubertinin teklifi ile genel kurula sunulmuş ve ittifakla kabul edilmiştir.

Olimpiyat Oyunları’nın Özellikleri


Her etkinliğin kendine has bir sloganı ve amblemi vardır. Olimpiyat Oyunları’nın da üç kelimelik sloganı bulunmaktadır: Citius; daha hızlı. Altius; daha yüksek. Fortius; daha güçlü anlamına gelmektedir. Bu ifadeler; sporcuların birinci olmasını değil, elinden gelenin en iyisini yapmasını önerir. Sloganın bir diğer anlamı; “En önemlisi kazanmak değil, katılmaktır.” Bu slogan, Pierre de Coubertin’in önerisiyle 1894 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından kabul edilmiştir.
Ad:  Olimpiyat Bayrağı.jpg
Gösterim: 3792
Boyut:  22.8 KB

Olimpiyat Halkaları ve Anlamı (Olimpiyat Amblemi)


Olimpiyat Oyunları’nın sembolü; iç içe geçmiş çeşitli renklerden oluşan beş halkadır. Halkalar; Amerika, Afrika, Asya, Avustralya ve Avrupa’yı temsil etmektedir. Halkalardaki renkler, bu kıtalarda bulunan ülkelerin bayrak renklerini ve kültürel yapısını temsil etmektedir. Olimpiyat Bayrağı, 1914 yılında kabul edilmiş ve 1916 yılında yapılacak olan Olimpiyat Oyunları’nda kullanılmasına karar verilmiştir.

Olimpiyat ateşi neyi simgeliyor?


Olimpiyat Oyunları’nın ünlü meşalesi insanoğlunun ateşe atfettiği olumlu değerleri simgeler. Meşale aynı zamanda antik oyunlarla modern oyunlar arasındaki devamlılığı sağlayan bir köprü niteliğinde. Ateş ve oyunlarla ilgiliyse birçok efsane günümüze kadar ulaşmış durumda. Bunlardan bir tanesine göre Prometheus Zeus’tan ateş gücünü çalar. Ateş, hayatın, mantığın, özgürlüğün ve yaratıcılığın sembolüdür. İlahi dinlerde şeytana benzetilen Prometheus’un ateşi insanlara sunmak için eliyle taşıdığına inanılır. Sonsuza kadar yanacak bu ateş, bugünkü Yunanistan’ın Olimpia şehrinde bulunur. Günümüzde de Olimpiyat Oyunları’nın yapılacağı yere meşalenin yolculuğu da Olimpia’da yakılmasıyla başlar.
Ad:  Olimpiyat Oyunları-5.jpg
Gösterim: 4108
Boyut:  38.5 KB

MEŞALENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ


Meşalenin dizaynı, olimpiyatlara evsahipliği yapan ülkenin özelliklerini yansıtmakta.Beijing meşalesi 72 cm. boyunda ve 985 gram. Alüminyumdan yapılma. Meşalenin yakıtı ise propan.

Meşalenin yapısı, 65 km hızda esen rüzgara ve saatte 50 mm yağıs hızına karşısında bile alevi koruyacak özelliklere sahip. Ama ateş sönecek olursa mutlaka fenerlerden birinden alınan ateşle yakılıyor.

2004 Atina olimpiyatları öncesinde, meşale dünya turuna çıkmadan hemen önce Panathinaiko Stadında söndüğünde aynen böyle yapıldı. 1976 Montreal olimpiyatları sırasında da meşale sönünce o anki kargaşa ve telaş esnasında çakmakla tutuşturulan meşale bilahare söndürülmüş ve özel fener ateşiyle tekrar yakılmıştı.

MEŞALE GELENEĞİNİN KÖKENİ


Ateşi canlı tutma geleneği, Antik Yunan'daki ilk olimpiyatlar sırasında başladı. Ateş, ilahi bir simgeydi çünkü onu Prometeus'un tanrılardan çalarak insanlara verdiğine inanılmaktaydı.

Oyunlar süresince tanrıça Hestia'nın sunağında bir ateş sürekli yanardı. Güneşin ilk ışınlarıyla yakılan bu ateş, tapınaktaki diğer sunaklardaki -mesela Zeus ve Hera'nın sunaklarındaki- ateşleri de tutuşturmakta kullanılırdı.

Bu geleneğin anısına, Olimpiyat meşalesi oyunlardan birkaç ay önce Atina'daki Hera tapınağında yakılarak dünya turuna çıkar. Meşale ilk olarak tören giysileri içindeki bir kadının ayna ve güneş ışığı kullanmasıyla tutuşturulur. Ateşe atfedilen bu saflık, olimpiyat açılış törenleri için meşalenin stadyuma getirildiği ana kadar korunur.

Antik Yunandaki ilk olimpiyatlarda meşalenin şehirde gezdirilmesi gibi gelenek yoktu ama lampadedromia denilen ateş yarışları yapılırdı. Prometeus başta olmak üzere Tanrıları onurlandırmak için yapılan bu yarışta sunağa ilk varan yarımacı ateşi yenileme onuruna sahip olurdu.

Günümüdeki modern olimpiyatlarda ise, meşaleyi getirip stadtaki olimpiyat ateşini yakacak sporcunun ismi en son ana kadar gizli tutulur. Açılış törenleri sırasında stada giren bu sporcu staddaki olimpiyat ateşini meşaleyle yakar ve bu ateş olipiyat oyunları bitene kadar yanmaya devam edecektir.

Olimpiyat ateşi, modern olimpiyatlara ilk defa 1928 Amsterdam olimpiyatlarıyla dahil edildi. İlk meşale dolaştırılması ise 1936'da Berlin olimpiyatlarında gerçekleştirildi. Meşalenin yolcululuğu globalleştikçe, geleneği yerine getirmek ve ateşi anlı tutmak da giderek zorlaşmakta.

Günümüz Olimpiyat Oyunları’nda Olimpiyat ateşi hep kullanıldı mı?


Bu soruya yanıtımız kısaca ‘hayır’. Modern Olimpiyat Oyunları’nın başladığı 1896 yılında ev sahibi Atina’da bu meşale yakılmamıştı. Ateş, oyunların sembolü haline sadece 1928’den itibaren Amsterdam’da geldi. Ama bu tarihte de Olimpia’da meşalenin yakılması için yapılan seremoni gerçekleştirilmedi. Olimpiyat meşalesinin yakılması ve ardından da atletler tarafından tüm dünyayı dolaşarak oyunların oynanacağı yere getirilmesi geleneği ise ilk defa 1936’da Berlin’de görüldü. Birçok tarihçi Adolf Hitler Almanya’sının meşaleyi bir propaganda aracı olarak kullanmayı hedeflediği için bu seremoniyi tarihin tozlu raflarından çıkardığı düşüncesinde hem fikir. Öte yandan meşalenin elden ele dolaşması gibi bir uygulamaya antik Olimpiyat Oyunları’nda rastlamak mümkün değil. Bununla birlikte Antik Yunan’ın diğer şehirlerinde olduğu gibi Atina da meşale yarışlarına ev sahipliği etmişti. Halk böylece Prometheus’un da aralarında bulunduğu tanrıları gururlandırmayı hedefliyordu.

Ad:  Olimpiyatlar Tarihçesi.jpg
Gösterim: 3673
Boyut:  55.0 KB

Tarihçe

Olimpiyat oyunları , antik çağda dört yılda bir düzenleniyordu. M.Ö. 776 yılından beri Yunan şehirlerinde düzenlenen olimpiyat oyunları, 393′te Roma Imparatoru Theodosius tarafından yasaklandı. Antik olimpiyatlarda kadınlar yarışa katılamadığı gibi, seyirci olarak stadyumlara girmelerine de izin verilmezdi. İlk olimpiyatlarda sürat yarışları yapılır, atletler zeytin dalından bir taçla ödüllendirilirdi. Daha sonra ödülün biçimi ve değeri değişti, arttı. Yarış programına boks ve güreş de katildi.

Modern olimpiyatların ve olimpizm düşüncesinin babası Fransız Baron de Coubertin oldu. Dünya gençliğinin ortak bir idealle barışa hizmetini amaçlayan Coubertin, 1892 yılında olimpizmin ilkelerini açıkladı ve olimpiyatların yeniden düzenlenmesi için çaba göstermeye başla di.

Uluslararası Olimpiyat Komitesi (CIO) 1894 yılında Coubertin’in çabalarıyla kuruldu ve ilk olimpiyatlara ev sahipliği yapacak olan Yunanistan’in temsilcisi Dimitrius Vekelas, kurulusun ilk başkanı oldu. Vekelas’in görevi 1896′da bitti. 1896-1925 yılları arasında Coubertin CIO baskanligi yaptı ve olimpik hareketin kökleşmesini sağladı. Coubertin’in ölümünden sonraki CIO başkanları şunlardır:

Kont Henri de Baillet - Latour (Belçika/1925-1942), M.J.Sigfrid Edström (Isveç/1946-1952), Avery Brundage (ABD/1952-1972), Lord Killanin (K.Irlanda/1972-1980), S.E.M. Juan Antonio Samaranch (Ispanya/1980-…)

Olimpiyat oyunlarını düzenleme onuru bir kente verilir. Kent seçim hakki sadece Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne aittir. Komite, oyunların düzenleneceği yıldan 7 yıl önce toplanarak resmi adaylık başvurusunu alır, raporları inceler ve kent seçimini yapar.

MODERN OLİMPİATLARIN KURUCUSU


Modern Olimpiyat fikrinin özünü Modern Olimpiyatlarin kurucusu Baron De Coubertin’in çesitli kitap , yazili beyan ,deklarasyon ve diğer yazili belgelerinde bulmak mümkündür.

Olimpizm , beden gücü ve becerisi ile birlikte insan aklinin gelismesini hedef alan ve böylece insanin tüm niteliklerini simetrik bir biçimde ve bir uyum içinde gelisimini hedef alan bir felsefedir.

Amaçlarindan diger birisi de , insani egitmek ,karakterini ve ahlakini kuvvetlendirmek, eskilerin ideali olan " KALOS KAGATHOS" insani yaratmaktir.

Olimpizm , tam manasi ile egitsel ve pedagojik amaçlar güder.Olimpizm ne bir din , ne bir sosyal doktrin,ne de bir sosyal,ekonomik sistemdir.Olimpizm bir ruh halidir , hayat tarzidir,insanlik görüsüdür.Asalet ve tertemiz ahlak okuludur. Bir " çikarsiz ideal " inancidir.

Çagimizin en önde gelen sosyal olaylarindan olan Olimpizm,ayirtetmeden tüm dünyayi kucaklar,karsilikli saygiyi;isbirligini ve tüm insanlar arasinda arkadasligi , karsilikli anlayisi amaçlar. Esit kosullar altinda dürüst ve esit rekabeti hedefler. Baska sosyal sahalarda birbirleriyle rekabet eden insanlara elle tutulur örnekler verir. Uluslar , irklar , renkler , politik sistem ve siniflar arasinda hiç bir ayirim kabul etmez. Bu felsefe ile Ulusrararasi baris ve anlayisin gelismesine yardim eder. Gençlere hürriyet fikrinin dogru manasini ögretir ve böylece sosyal çevrede birlikte yasamanin ideal kosullarini yaratir.

Dört yilda bir tekrarlanan Olimpiyat Oyunlari , oyunlar sirasinda tüm katilanlarin birlikte Olimpiyat Köyünde Müsterek kurallar altinda ortak yasamalari, Olimpiyat ruh ve prensiplerine uygun olarak dünyanin en seçkin sporculari ile yarismak ve bu yarismalari idare eden tarafsiz hakemlerin kararlarina mutlak iteati temin etmek suretiyle Olimpizm bu konuda büyük hizmet görmektedir. Olimpizm uluslararasi bir kurumdur,tam manasi ile müstakildir. ve her türlü milli ,siyasi,ekonomik veya diger kisitlamalardan uzaktir. Bu özerk tutum çok önemlidir. Olimpik felsefenin hadef ve amaçlarina erisilmesini temin eder.
Ad:  Olimpiyat Oyunları-2.jpg
Gösterim: 4087
Boyut:  31.2 KB

Olimpiyatlarda Türkler


Türkler, Olimpiyatlar’a resmen 1908 Oyunları’nda katıldı.

Coubertin’in 1907 yılında İstanbul’u ziyareti sırasında ona tercümanlık yapan Galatsaray Lisesi’nden Aleko Mullos, 1908 Londra Olimpiyatları’nda Türkiye adına yarışan ilk ve tek sporcu oldu ve katıldığı jimnastik branşında başarı gösteremedi.

Selim Sırrı Bey, 1912 Olimpiyatları’na giderken, yanına, kendi paraları ile Stokholm’e gelen Robert Kolej öğrencisi iki Ermeni genci de götürdü.Mıgıryan ve Papazyan adlı bu gençler katıldıkları 800, 1500 koşular ile gülle ve disk atma yarışmalarında, seçmelerde elenerek finale kalamadılar.

Davet edilmediğimizden dolayı katılmadığımız 1920 Oyunları’ndan sonra yapılan 1924 Paris Olimpiyatları’na bazı branşlarda katılmamıza rağmen sesimizi duyuramadık.1928 Amsterdam Olimpiyatları’nda ise, katılan sporcularımız arasında sadece Greko Romen güreşçi Tayyar Yalaz 67,5 kg’da dördüncü oldu.

Los Angeles’in uzak olması ve Türk spor teşkilatındaki kargaşalık nedeniyle 1932′de katılmadığımız Olimpiyatlar’da, ilk başarımızı 1936′da Berlin’de kazandık.”Mersinli” diye tanınan Ahmet Kireççi, 79 kg serbestte Olimpiyat üçüncüsü olarak Türkiye’ye ilk madalyayı kazandırdı. Greko Romenci Yaşar Erkan da 61 kg’da birinci olarak, Türkiye’ye ilk altın madalyayı kazandıran sporcu oldu.II.Dünya Savaşı nedeniyle yapılmayan 1940 ve 1944 Oyunları’ndan sonra organize edilen 1948 Londra Olimpiyatları’nda sporcularımız büyük başarılar kazandılar.Serbest ve Greko Romen güreşte aldığımız altı altın, dört gümüş ve bir bronz madalyaya ilaveten, atletizmde kazandığımız bir bronz madalya ile Türkiye’nin sesini, dünya spor çevrelerine duyurduk.

Londra’da madalya kazanan sporcularımıza verilen parasal ödüller, dört yıl sonra Türk spor çevrelerinde büyük yaralar açtı ve bu şampiyon sporcularımız Helsinki’de mindere ve piste çıkamadılar.Buna rağmen güreşte iki altın ve bir bronz alabildik. Melbourne Olimpiyatları’nda, güreşte yeni bir kuşak mindere çıktı ve üç altın, iki gümüş ve iki bronz kazandık. Güreşte asıl patlama, yedi altın ve iki gümüş aldığımız 1960 Roma Olimpiyatları’nda oldu. Dört yıl sonra, Tokya’da iki altın, üç gümüş ve bir bronz madalya kazandık. Mexico City’de yapılan 1968 Olimpiyatları, güreşte kazandığımız son madalyaları getirdi ve Türkiye’ye iki altın madalya ile döndük. Bundan sonra, güreşte 1972′de ve 1988′de iki gümüş ve 1984 Olimpiyatları’nda da ancak bir bronz madalya kazandık. Altın madalyalara ancak Barcelona’da kavuştuk.

Diğer branşlarda ufak bir kıpırdanma oldu ve 1984′te iki boksörümüz bronz madalya kazandı. Dünya güreş minderlerinden silinmemiz yanında, 1988 Seul Olimpiyatları’nda dünya rekorları kırarak altın madalya kazanan halterci Naim Süleymanoğlu yüzümüzü güldürdü. Türkiye, Olimpiyatlar’a resmen katıldığı 1908 yılından beri geçen 88 yıl içinde, davet edilmediği 1920 ve uzaklığı dolayısı ile gitmediği 1932, 1980 Moskova hariç, tüm Oyunlar’a katıldı. Atıcılık, atletizm, basketbol, binicilik, bisiklet, boks, jimnastik, eksrim, futbol, güreş, halter, yelken ve yüzme branşlarına katılmamıza rağmen, sadece güreş ve halterde başarılı oldu. Güreşte altın için 24 yıl Barcelona’yı beklememiz gerekti.Diğer spor branşlarında, Naim Süleymanoğlu’nun halterdeki üç ve Halil Mutlu’nun bir altını yanında boksta alınan üç ve atletizm ve judoda kazanılan bir bronz madalya ile yetindik.Nüfusun yarısından fazlasının çocuk ve genç yaşta olduğu Türkiye’nin gelecek yıllarda, dünya sporunda layık olduğu yeri kazanması gerek. Kabiliyetli Türk genci, kendisine tesis, bilgili çalıştırıcı ve iç ve dış spor temaslarına daha geniş bir ölçüde sahip olduğu zaman, eski kuşakların minderde, pistte ve ringdeki başarılarına yenilerini de katacaktır.
Ad:  Olimpiyat Oyunları-3.jpg
Gösterim: 3748
Boyut:  38.2 KB
Türk milletini, Türk gençliğini ve Türk sporunu Olimpiyatlar’da temsil eden Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi olarak biz buna gönülden inanıyoruz.
MsXLabs.org
-derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 9 Aralık 2016 12:49
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.