Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
1 Temmuz 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Böbrek nakli için nereden böbrek bulabilirim?
Böbrek nakli için gereken böbrek 2 kaynaktan sağlanabilir.
1. Canlı vericiden: Hastanın anne, baba, kardeş gibi kan bağı olan bir yakını organını bağışlayabilir. Nadiren eşlerin böbrekleri uygun olabilir.
2. Kadavra denilen beyin ölümü gerçekleşmiş insanlardan.

Kardeşlerim böbrek vermek istiyor. İşe nereden başlamalıyız?

Önce kardeşinizde ciddi bir sağlık problemi ve böbrek bağışlamasına engel bir durum olmamalıdır. Böbrek nakli ile bir hastayı iyileştirmek isteyen bir doktor başka bir insanı hasta yapmak istemez.
Böbrek nakli yapılabilmesi için alıcı ile verici arasında ABO kan grubu sisteminde uyum olmalıdır; uyum kuralları kan naklindeki gibidir (O grubu genel verici, AB grubu genel alıcı); yani O kan grubu herkese böbrek verebilir, AB kan grubu herkesten böbrek alabilir. Rh sisteminin ise bir önemi yoktur; yani Rh negatif bir kişi Rh pozitif bir kişiden böbrek alabilir. 
örnek:
Mehmet Bey, Mustafa Bey, Ayşe Hanım ve Fatma Hanım’ın böbrek yetmezliği var, hepsinin kan grupları farklı ve dördünün de kan grupları farklı olan 4 kardeşi var. Bir tablo aracılığı ile kim kime böbrek verebilir bakalım. Kendi kan grubunuzu bularak size böbrek verebilecek kan grubu olan yakınlarınızı seçebilirsiniz. Rh sisteminin böbrek naklinde bir örneği olmadığı için hastaların ve muhtemel böbrek vericilerinin Rh sistemi yazılmamıştır.
Ad:  yet12.JPG
Gösterim: 2072
Boyut:  37.4 KB

Doku grubu uyumu diye bir şey duydum. Bu nedir?
Alıcı ile verici arasında uyum aranan ikinci sistem, doku grubu olarak bilinen HLA sistemidir. HLA sistemi 6. kromozomun kısa kolu üzerinde yerleşmiş doku uygunluk antijenlerini içerir (bu cümle biraz karışık oldu, isterseniz kısaca genetik şifre diyelim). HLA bölgesindeki antijenler 1. sınıf (A,B,C) ve 2. sınıf (D,DR,DP,DQ) olmak üzere ikiye ayrılır. Böbrek naklinde önemli olan A,B ve DR antijenleridir ve her insanda ikişer tane bulunur. Böbrek naklinde en iyi sonuç doku uygunluk antijenlerinde tam uyum olduğu durumlarda alınmaktadır; vericide alıcıda olmayan DR, B, A antijenleri arttıkça (yani DR, B, A uyumsuzlukları oldukça) alıcının böbreği reddetme olasılığı artmaktadır.

Böbrek vericisi olmak için tam uyum zorunlu mudur?
Hayır. Anne veya babadan böbrek naklinde pratik olarak tam uyum söz konusu olamaz çünkü anne ve babamızdan birer A, B ve DR antijen alırız. Son yıllarda çıkan yeni ilaçlar ve böbrek bulmaktaki zorluklar nedeni ile bazı merkezler doku uyumuna daha az dikkat etmektedir. Bu konuda yapılan çalışmalar umut vericidir.

Halamın oğlu böbreğini vermek istiyor. Doku grubunun uyumlu olma şansı nedir?

Hala oğlu, teyze kızı gibi ikinci derece akrabalar arasında uyumlu böbrek olma olasılığı düşüktür. Akraba olmayan kişilerde uyumlu böbrek olma olasılığı ise çok daha düşüktür.

Kardeşim 15 yaşında, böbreğini vermek istiyor.
18 yaşından küçükler böbrek vericisi olamazlar.

Uygun böbrek vericim var. Bundan sonra ne yapacağım?
Uygun verici olduğu saptanan kişi çok ayrıntılı bir inceleme döneminden geçer ve böbrek vermesinin kendisinde bir sorun oluşturup oluşturmayacağı araştırılır. Sizin de ayrıntılı bir incelemeden geçmeniz gerekir. 

Diyaliz tedavisine başlamadan böbrek nakli mümkün mü?

Evet ancak böbrek nakli için yeterli hazırlık yapılmamışsa hazırlıklar bitene kadar diyaliz desteği gerekebilir.

Kadavradan böbrek nakli diğer bir seçenek. Kadavra verici ne demek.
Beyin ölümü gerçekleşmiş hastalar böbrek, kalp, karaciğer gibi organlarını bağışlayarak başka hastalara hayat verebilirler. Ülkemizde organ bağışları henüz istenilen seviyeye ulaşamamıştır. Beyin ölümü gerçekleşmiş hastalarda adından da anlaşılabileceği gibi beyin fonksiyonları tamamen ve geri dönmeyecek biçimde kaybolmuştur. Yani bu kişilerin bilinci yerinde değildir ve ancak solunum makinesi desteği ile yaşamlarının sürmesi mümkündür. Kişilerin ben gerçekten ölmeden organlarımı alırlar korkusu yersizdir çünkü beyin ölümüne karar verecek ekip ile organ naklini yapacak ekip ayrı doktorlardan oluşur.

Kadavradan böbrek nakli için de kan grubu ve doku grubu uyumu gerekir mi?
Kan grubu uyumu canlı vericideki gibidir. Alıcı ile verici arasında olağanüstü durumlar dışında bir akrabalık olmadığı için HLA sisteminde uyum sağlamak her zaman mümkün değildir. Burada böbrek nakli yapacak ekibin en büyük yardımcısı olabildiğince geniş bir alıcı havuzuna sahip olması ve havuzdan uygun alıcının seçilmesidir. Bu nedenle böbrek nakli bekleyen tüm hastalar takip edildikleri merkezler aracılığı ile veya bizzat başvurarak bu havuza dahil olmalıdır, yani sıraya kaydolmalıdır. Bu havuz sadece böbrek nakli bekleyen hastalar değil organ bekleyen tüm hastalar için geçerlidir.

Böbrek vericim yok, ne yapabilirim?
Ülkemizde böbrek nakli sayısı ne yazık ki yeterli değildir ama gelecekte bu sayı artabilir, artacaktır. Bu nedenle hekim ve hemşirelerinizin önerilerine uymakta yarar vardır. Böbrek naklinin başarılı olabilmesi için hastanın tedaviye uyumunun tam olması gerekir, diyaliz tedavisine uyum göstermeyen bir hastanın günümüzde de gelecekte de böbrek bulma şansı daha azdır. Böbrek naklinden sonra da hastaların ömür boyu ilaç kullanmaları gerekir, ilacını kullanmayı bırakan hastalar yeniden diyaliz tedavisine başlayabilirler.

Ülkemizde böbrek naklinin durumu nedir?

Türk Nekroloji Derneği verilerine göre, ülkemizde 31.12.2002 tarihine kadar yapılan böbrek nakli sayısı 5629’dur. 1995 yılında 182 (% 15) canlı verici ve 33 (% 15) kadavra olmak üzere 215 böbrek nakli yapılmıştır. 2002 yılında yapılan böbrek nakli sayısı ise 549’dur (% 63 canlı, % 37 kadavra vericiden). 2002 yılında yapılan böbrek nakli ve kadavra vericideki artışın ümit verici olmasına rağmen ülkemizde böbrek nakli sayısı oldukça sınırlıdır. Amerika Birleşik Devletlerinde ise yıllık böbrek nakli sayısı 15.000 civarındadır (% 65 kadavra, % 35 canlı verici, çoğunluğun kadavra verici olduğuna dikkatinizi çekerim). Nüfusu ülkemizden 4-5 kat fazla olan Amerika Birleşik Devletlerinde, 1 yılda yapılan böbrek nakli sayısı 30-40 kat daha fazladır. Ancak ülkemizde son yıllarda böbrek bağışı konusunda önemli gelişmeler olması ümit vericidir. 

Bu gelişmelere örnek verebilir misiniz?
Akdeniz Tıp Fakültesi (Antalya) ve Ege Tıp Fakültesi (İzmir) başarılı çalışmaları ile kadavradan yapılan organ bağışı sayısını önemli ölçüde arttırmıştır. Bu merkezlerde böbrek naklinin yanısıra kalp ve karaciğer nakli de artmıştır.

Diyaliz tedavisine başlayacağım, periton diyalizi mi hemodiyaliz mi daha iyi?
Periton diyalizi veya hemodiyalizden birisinin daha iyi olduğunu söylemek doğru değildir. Her hasta için hangisinin daha uygun olduğu değişir.

Hangi hastalarda periton diyalizi daha uygundur?
  • Damarsal girişim yolunda problem olan hastalar
  • Hemodiyaliz merkezi eve uzaksa
  • Hasta daha serbest bir yaşam istiyorsa
  • Hasta daha serbest diyet istiyorsa
  • Şiddetli kalp-damar hastalığı varsa
Hangi hastalarda periton diyalizi uygun değildir?
  • Şiddetli bağırsak hastalığı olan hastalar
  • Karın içi yapışıklığı olan hastalar: Daha önce karın ameliyatı geçirmiş olan hastalarda karında yapışıklıklar olabilir. Burada önemli olan ameliyatın tipidir. Ayrıntılı bilgi için doktorunuzla konuşunuz.
  • Beslenme bozukluğu
  • Hijyenik alışkanlığı olmayan hastalar 
  • Uyumsuz hastalar
Gördüğüm kadarı ile bende bu durumlardan hiçbirisi yok. İstediğim tedaviyi seçebilir miyim?
Genel olarak evet ama burada yer almayan size özel bazı sorunlar da tedavi seçiminizi etkileyebilir. Son kararı siz ve doktorunuzun birlikte vereceksiniz.

Apandisit ameliyatı oldum. Periton diyalizi istiyorum, olabilir mi?
Genel olarak şunu söyleyebilirim, apandisit ameliyatından sonra karında büyük bir yapışıklık olmaz. Bu nedenle doktorunuzla konuşarak isteğinize kavuşabilirsiniz.

Kasık fıtığım var, periton diyalizi olabilir miyim?
Fıtık, periton diyalizi için bir engel olabilir. Belki fıtık ameliyatından sonra periton diyalizi olabilirsiniz.

Periton diyalizine karar verdim, tedaviden memnun kalmazsam diğerine geçebilir miyim?
Tıbbi olarak hemodiyaliz tedavisi uygulanmasına engel bir durumunuz yoksa evet. Aynı durum hemodiyalize başlayan bir hasta için de geçerlidir, yani hemodiyalize başlayan bir hasta isterse ve tıbbi olarak engel bir durum yoksa periton diyalizi tedavisine geçebilir.

Hemodiyaliz hakkında bilgi
Önce tarihçe. İnsanlar üzerinde ilk hemodiyaliz uygulaması 1944 yılında Hollandalı bir hekim olan Kolff tarafından yapılmıştır. Kolff ilk hemodiyaliz uygulamasını geçici böbrek yetmezliği olan bir hastada gerçekleştirmiştir. Kalıcı böbrek yetmezliği olan hastalarda diyaliz uygulaması ancak 1960’lı yıllarda mümkün olmuştur. Ülkemizde ilk hemodiyaliz uygulaması ise 1963 yılında Ankara- Ulus’a uçak düşmesi sonucu geçici böbrek yetmezliği olan hastalara uygulanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü, uçak kazasına bağlı böbrek yetmezliği olan hastalar için 3 adet hemodiyaliz makinesi bağışlamıştır. Ülkemizde hemodiyaliz tedavisinin ne kadar hızlı yayıldığını anlamak için 1980 ve 2001 yıllarını kıyaslamak yeterlidir. 1980 yılında ülkemizde hemodiyaliz tedavisi uygulayan merkez sayısı 19 ve bu merkezlerde bulunan makine sayısı ise 98’dir. Türk Nefroloji Derneğinin 2002 yılı verilerine göre ise 398 merkezde 5160 adet hemodiyaliz makinesi mevcuttur. Ülkemizde bu gelişmelerin çoğu da son 5-6 yılda gerçekleşmiştir. Eskiden sadece büyük il merkezlerinde olan hemodiyaliz olanağı, günümüzde küçük ilçelerde bile mümkün hale gelmiştir. Günümüzde hemodiyaliz hastalarının bir kez daha şanslı olduğunu hatırlatırım. Nefroloji ihtisasımı yaptığım 1991 yılında haftada 3 kez Çorum ve Yozgat’tan Ankara’ya Hacettepe Tıp Fakültesine gelen hastalarımı hatırladıkça ülkemizde hemodiyaliz tedavisinde sağlanan gelişmeleri daha iyi anlıyorum.

Ülkemizdeki gelişmelere başka bir örnek
Eskiden acil serviste tanı alan böbrek yetmezliği hastası çoktu. Acil serviste tanı alan hastalar genellikle geç kalmış hastalardır. İhtisas yaptığım yıllarda kan kreatinin düzeyi 20 mg/dl’nin üzerinde çok hasta gördüm. Son 5 yılda kan kreatinin düzeyi 20 mg/dl’nin üzerinde olan gördüğüm hasta sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bu durum artık ülkemizde böbrek yetmezliğinin tanındığını ve hastaların doğru doktora yönlendirildiğinin bir göstergesidir.

Hemodiyaliz işleminin gerçekleşmesi için ne gerekir?
Hemodiyaliz işleminin gerçekleşmesi için yeterli kan akımı, bir membran (zar) ve hemodiyaliz makinesine gereksinim vardır. Yeterli kan akımının sağlanması için hastanın atar ve toplar damarı arasında bir pencere açılmalı veya hastanın büyük bir toplardamarına geçici kateter konmalıdır.

Hemodiyaliz tedavisi nasıl uygulanır?
Hemodiyaliz tedavisi hastanın böbrek yetmezliğinin şiddetine, yaptığı idrar miktarına bağlı olmak üzere haftada 3 kez (bazen haftada 2, nadiren haftada 1) 4-6 saat süre ile uygulanır. Yetersiz hemodiyaliz tedavisi hastada sorunlara ve ölümlere yol açabilir. Hemodiyaliz tedavisi genellikle hastanede veya bir hemodiyaliz ünitesinde uygulanır. Ancak uygun makine ve ekipmanla evde de uygulanabilir.

Haftada 3 kez hastaneye mi geleceğim?
Eğer hemodiyaliz tedavisi sıklığınız haftada 3 ise evet. 

Bu durum ne kadar sürecek?
Kalıcı böbrek yetmezliği nedeni ile hemodiyaliz tedavisine başlanmış bir hastada diyaliz tedavisi ömür boyu sürer. Böbrek nakli yapılırsa diyaliz tedavisinin sona ereceğini hatırlatmama sanırım gerek yok.

Bir arkadaşıma 1 yıl önce 2 kez hemodiyaliz tedavisi yapılmış. Şu anda diyaliz tedavisi uygulanmıyor. Bu nasıl oluyor?
Böbrek yetmezliği olan hastalar bazen ani sorunlarla karşılaşırlar. Örneğin grip çok ağır seyredebilir veya 2 kilo muz yemiştir hasta diyaliz desteğine gerek duyabilir.

Muzun ne ilgisi var?
Muz potasyumdan zengin bir meyvedir. Potasyumun önemi beslenme ile ilgili kısımda.

Hemodiyaliz bağımlılık mı yapar?

Hemodiyaliz bağımlılık yapmaz ancak hemodiyalize başlamanız gereken koşullarda değişiklik olmadığı sürece hemodiyaliz tedavisi devam eder.

Hemodiyalize girince idrar azalıyormuş. Hemodiyaliz böbreğime zarar mı veriyor?

Hemodiyaliz tedavisine başlayınca idrar miktarının azaldığı doğrudur ancak bunun nedeni hemodiyaliz tedavisinin üreyi düşürmesidir. Üre aynı zamanda idrar söktürücü bir maddedir. 

Hemodiyaliz işlemi için yeterli kan akımı neden önemlidir?
Yeterli kan akımı olmazsa hemodiyaliz işlemi yetersiz olur, hastanın ihtiyaçlarını karşılayamaz.

Yeterli kan akımı nasıl sağlanır?
Yeterli kan akımının sağlanması için hastanın atar ve toplar damarı arasında bir pencere açılmalı veya hastanın büyük bir toplardamarına geçici veya kalıcı kateter konmalıdır.

Kalıcı damarsal girişim yolu nasıl sağlanır?

Atardamar ile toplardamar arasında bir pencere açılması ile. Bu pencere açılırken hastanın kendi damarı veya yapay bir damar kullanılabilir. Pencere açılırken kendi damarı kullanılırsa arteriyovenöz fistül (solda), yapay bir damar kullanılırsa arteriyovenöz greft (sağda) olarak isimlendirilir. 
Ad:  yet13.JPG
Gösterim: 1595
Boyut:  17.6 KB

Arteriyovenöz fistül için en uygun bölge hangisidir?

Hastanın aktif olarak kullandığı elinin karşı tarafı da öncelikle seçilir, örneğin sağ elini kullanan bir hastada öncelikle sol kolda fistül açılır. Ön kolda yapılan fistül girişimi başarısız olursa omuza yakın dirsek civarında başka damarlar kullanılarak fistül denenir. Hastanın aktif kullanmadığı elinin karşı tarafında yapılan fistül girişimleri başarısız olursa aktif kullandığı el tarafındaki ön kolda da fistül açılabilir. Fistül açmak için damar seçeneği çoktur ama bazı hastaların damarlarının ince, zedelenmiş olması fistül açılmasını güçleştirir. Kadın hastalarda, şeker hastalığı olanlarda veya damardan sık serum, ilaç kullanılan hastalarda fistül açmak zor olabilir. Bu nedenle diyaliz hastalarının damarlarına özen gösterilmeli, diyaliz tedavisi başlamadan haftalar-aylar önce fistül açılmalıdır (Evre 4 hastada arteriyovenöz hazırlığı başlamalıdır).

Arteriyovenöz greftten

Hastanın kendi damarları fistül açmak için uygun değilse veya yapılan girişimler başarısız olmuşsa yapay damar kullanılarak atardamar ile toplardamar arasında bir bağlantı sağlanır (arteriyovenöz greft). Yapay damar ön kola takılabileceği gibi kasığa da takılabilir. Hemodiyaliz işlemi için gereken kan akımını sağlamak için çok sayıda seçenek vardır.

Damarsal girişim yollarının hasta için çok önemli olduğunu anladım. Damarsal girişim yoluna sahip bir hasta nelere dikkat etmelidir?

Damarsal girişim yolları hastayı yaşama bağlayan yollardır, bu nedenle olası tehlikelerden korunmalıdır. Fistül veya greftinizin olduğu koldan kan alınmasına veya serum takılmasına diyaliz hemşiresi dışında izin verilmemelidir. Aşı, eritropoietin, insülin gibi cilt altı veya kas içine yapılan iğneler temizlik kurallarına uymak koşulu ile fistül veya greft tarafına yapılabilir ama mümkünse yapılmamalıdır. Yine mümkünse fistül veya greft tarafından tansiyon ölçülmemelidir.

Yeni açılan fistül veya greft ne zaman kullanılabilir?
Hastaya yeni açılmış bir fistülün kullanılabilmesi için ortalama 2-3 hafta beklenmelidir. Hastanın damarları iyi ise bu süre kısalabilir. Deneyimli hemşireler fistüldeki kan akımını değerlendirerek kullanıma hazır olup olmadığını kolaylıkla anlayabilirler, uzun süre kullanılabilmesi için fistülü çok erken kullanımından kaçınmak gerekir. Fistül kullanıma hazır olana kadar olan dönemde hastanın diyalize gereksinimi olursa kasık veya boyun damarlarına kateter takılarak kısa süreli çözümler üretilir. Kateterle ilişkili sakıncaları önlemek için hastanın iyi takip edilmesi ve arteriyovenöz fistülün zamanında açılması gereklidir. İlk kez kullanılan fistülle yapılan diyalizlerin süresi kısa tutulmalı ve fistüle fazla basınç uygulanmamalıdır. Yeni takılmış bir greft, birkaç gün içinde bazen hemen kullanılabilir.

Bugün arteriyovenöz fistül açıldı. Kan basıncım kaç olmalı?

Arteriyovenöz fistül ameliyatından sonra birkaç gün kan basıncının biraz yüksek olmasında genel olarak bir sakınca yoktur. Kan basıncının düşmesi arteriyovenöz fistülün olgunlaşmasını geciktirir, ameliyatın başarısız olmasına neden olur. 

Arteriyovenöz fistülüm kullanıma hazır değil. Acil diyaliz ihtiyacım olursa ne yapılır?
Fistül veya greft hazırlığı yapılmamış, hazırlık yapıldığı halde kullanıma hazır olmayan hastalarda hemodiyaliz gerekirse gerekli kan akımını sağlamak için hastada geçici çözümler üretilir, bu amaçla hastanın büyük toplardamarlarından birisine kateter takılır. Fistül veya greftinde problem olan hemodiyaliz hastalarına da bazı dönemlerde kateter takmak gerekebilir. Günümüzde kullanılan kateterlerin içinde iki ince hortum vardır; hortumlardan birisi kanı hastadan hemodiyaliz membranına taşır, burada temizlenen ve yeniden düzenlenen kan diğer hortumdan hastaya geri döner. Bu kateterler sağ veya sol tarafa takılabilir.
Ad:  yet14.JPG
Gösterim: 1789
Boyut:  20.5 KB
Kateter (altta) ve takılma bölgeleri (üstte)

Kateterler nereye takılabilir?
Kateter takmaya uygun 3 bölge vardır:
1. Femoral bölge: Kateter, kasıkta bulunan toplardamara takılır.
  • Avantajı: Kateter takılma işlemi çok basittir, hasta için önemli sorun çıkarmaz. Oturan hastaya (nefes darlığı olan bazı hastalar sırtüstü yatamaz) bile takılabilir.
  • Dezavantajı: Çok özel durumlar dışında hastada 48-72 saatten uzun süre kalmamalıdır. Hastanın hareket olanağı kısıtlanır.
2. Jugüler bölge: Kateter, boyun toplardamarlarından birisine takılır.
  • Avantajı: Kateter takılma işlemi femoral bölge kadar olmamakla birlikte oldukça basittir, hasta için önemli sorun çıkarmaz. Hastada uzun süre (3-6 hafta) kalabilir. Günümüzde kullanımı giderek artmaktadır.
  • Dezavantajı: Hastanın sırtüstü yatması gereklidir.
3.Subklavyen bölge: Bu tıbbi terimler de çok can sıkıcı değil mi. Kateter, köprücük kemiğinin altındaki toplardamarlardan birisine takılır.
  • Avantajı: Hastada uzun süre (3-6 hafta) kalabilir.
  • Dezavantajı: Hastanın sırtüstü yatması gereklidir. Kateter takılma işlemi esnasında ortaya çıkacak sorunlar hastanın hayatını tehdit edebilir; bu sorunlardan bazıları akciğer zarları arasında kanama, akciğer zarları arasına hava kaçmasıdır. Günümüzde kullanımı giderek azalmaktadır.
Kateterler başka sorunlara yol açabilir mi?
Evet, bazı sorunlar üç bölgeye takılan kateterde de izlenebilir. Kateterin takıldığı toplardamar bölgesi pıhtı ile tıkanırsa kan dolaşımında sorunlara yol açabilir; normalde görünmeyen toplardamarlar genişleyerek belirgin hale gelebilir, kol veya bacaklarda şişme oluşabilir. Kateterin vücut için bir yabancı cisim olması nedeni ile iltihap riski de vardır. Kateter vücutta ne kadar uzun süre kalırsa toplardamarın pıhtı ile tıkanması ve infeksiyon riski o kadar fazladır. Bu tür sorunları önlemek için kateter mümkün olduğu kadar kısa tutulmalı, kateterin hemodiyaliz işlemi dışında kullanımına (kan alma, kan verme, serum takma...) kesinlikle izin verilmemelidir.

Kateterler sadece geçici midir? Kalıcı kateter var mıdır?
Kateter teknolojisindeki yenilikler, uzun süre vücutta kalabilen kateterlerin geliştirilmesine yol açmıştır. Fistül açılamayan, greft takılamayan hastalarda kalıcı kateter uygulaması yapılabilir. Kalıcı kateterlerin takılma işlemi de oldukça basittir. Kalıcı kateterler genellikle köprücük kemiğinin altındaki veya boyundaki damarlara takılır. Kateterlere bağlı çok sayıda sorun öğrendim.

Bu sorunları azaltmak için ne yapmalıyım?
Katetere bağlı sorunları önlemek için fistül veya greft hazırlığı geç kalmadan yapılmalı, bu konuda hekim ile pazarlık yapılmamalıdır. Birçok hastam fistül açılması gerekir dediğim zaman fistül ameliyatını gözünde çok büyütmekte ve ameliyatı erteleme yolunu seçmektedir, bazen bu hastaları ikna etmek için hekimlerin çok çaba sarfetmeleri gerekmektedir.
Bu konudan biraz daha ayrıntılı bahsetmek istiyorum. Diyaliz tedavisine başlayan birçok hasta böbrek yetmezliği nedeni ile uzun süre takip edilmiştir. Diyaliz tedavisinin yaklaştığını farkeden hekim hastasına fistül açılması gerektiğinden bahseder. Hastaların çoğu buna tepki göstererek işbirliğini bir süre için reddeder. Erken fistül açılması diyaliz tedavisi için bir hazırlıktır. Bu hazırlık zamanında yapılmazsa hastalar daha zor günler yaşayabilirler. Fistülü olmayan bir hastada acil diyaliz tedavisi uygulamak zorunda kalınırsa hasta ek sorunlar yaşayabilir veya başka bir nedenle hastaneye yatmak zorunda kalan hastanın damarları fistül için uygun olmayabilir. Diyaliz öncesi dönemdeki takipte fistül açılarak diyaliz hazırlığı yapılmış olan hastalar diyaliz tedavisine daha rahat başlarlar ve daha rahat bir diyaliz dönemi yaşarlar.

Doktorunuz arteriyovenöz fistül açtırmanızı söylediği zaman fazla gecikmeyin.

Doktorum acil diyaliz tedavisi önerdi. Arteriyovenöz fistülüm yok. Kateter taktırmak gerekiyormuş. Kateter taktırmak istemiyorum. Ne yapabilirim?
Kateteri taktırmaktan başka çare yok gibi duruyor. Doktorunuz acil diyaliz önerdi ise gecikmek zararlı olabilir.

Periton diyalizi hakkında daha ayrıntılı bilgi istiyorum.
Diyaliz işlemi için bir membran (zar) gerektiği daha önce belirtilmişti. İnsan vücudunda diyaliz işlemine uygun bir membran vardır. Bu membran karın içi organları çevreleyen karın zarıdır, karın zarı için kullanılan tıbbi terim ise periton’dur. Periton, diyaliz işlemi için doğal bir ortamdır. Bu membranın da 2 yüzü vardır. Bir yüzünde hastanın kanı, öteki yüzünde hasta için özel olarak hazırlanmış solüsyon bulunur. Bu zarın yüzey alanı yaklaşık olarak 2 m2’dir.
Biraz da tarihçe. İlk kez 1923 yılında Ganter tarafından gerçekleştirilmiştir. Sürekli periton diyalizi uygulaması ise ilk kez 1978 yılında gündeme gelmiştir. Ülkemizde sürekli periton diyalizi uygulaması 1981-1982 yıllarında başlamıştır. O dönemde teknolojinin henüz yeterince gelişmemiş olması nedeni ile sorunlarla karşılaşılmıştır. Günümüzde periton diyalizi teknolojisinde sağlanan gelişmeler nedeni ile sorunlar aşılmış ve periton diyalizi uygulayan merkez ve uygulanan hasta sayısı giderek artmıştır. Türk Nefroloji Derneğinin 2002 yılı verilerine göre 67 merkezde 3115 hastaya periton diyalizi uygulanmaktadır.
Periton diyalizinin yaygınlaşması hastalar için yeni bir tedavi seçeneğidir; 20 yıl önce hemodiyaliz merkezi ve makinesi bile bulmakta zorlanan hastalar günümüzde istedikleri diyaliz şeklini seçebilmektedir.

Periton diyalizinin gerçekleşmesi için ne gerekir?
Periton diyalizinin gerçekleşmesi için 3 teknik unsura gereksinim vardır:
1. Karına yerleştirilmiş kateter
2. Uygun diyaliz sıvısı
3. Kateter ve diyaliz sıvısı arasındaki bağlantı sistemi 
Ad:  yet15.JPG
Gösterim: 1599
Boyut:  12.9 KB

Periton diyalizi nasıl uygulanır?
Periton diyalizi işleminin uygulanabilmesi için hastanın karnına önce bir kateter yerleştirilir. Kateter ve diyaliz sıvısı arasındaki bağlantı sayesinde sıvı değişimi yapılır. Periton diyalizi iki şekilde yapılır:
1. Sürekli ayaktan periton diyalizi: Hasta bir makineye ihtiyaç duymaksızın kendisi yapar.
2. Otomatik periton diyalizi: Hasta diyaliz işlemini yapabilmek için bir makineye ihtiyaç duyar, bu makine hemodiyaliz için kullanılan makineden farklıdır. Bu makine diyaliz işleminin tamamını yapabilir veya bir kısmını yapar. Bir kısmı makine tarafından yapılan periton diyalizinde hastanın kendisi de periton diyalizi yapar. Hastaların az bir kısmı bir makineye ihtiyaç duymaktadır.

Sürekli ayaktan periton diyalizi nedir?
Hastalar karın içindeki kateter aracılığı ile günde 4 kez sıvı değişimi (sabah, öğlen, akşam, yatarken) yaparlar. Sıvı değişimi için hastanın hastaneye gelmesine veya hastanede yatmasına gerek yoktur. Kısa bir eğitimle hastalar sıvı değişimini kendileri yapabilir. Bu sıvı değişimi her gün, günde 4 kez (nadiren bu sayı arttırılır veya azaltılır) uygulanır.
Bu hastaların önemli bir kısmının karnında sürekli 2-2.5 litre (nadiren 1.5 veya 3 litre) özel solüsyon bulunur. Sıvı değişimi esnasında hasta önce karnındaki solüsyonu boşaltır, daha sonra ise karnına yeni solüsyon doldurur. Bu işlem yaklaşık olarak yarım saat sürer. Biraz önce söylediğim gibi her gün ve günde 4 kez uygulanır. Sıvı değişimi esnasında temizlik kurallarına kesinlikle uyulmalıdır. Temizlik kurallarına uyulmazsa kısa sürede peritonit denilen karın zarı iltihabı gelişir.

Sürekli ayaktan periton diyalizi ayaktan mı yapılır?
Hayır. Ayaktan teriminin kullanılma nedeni hastanın diyaliz işlemi için hastaneye yatması gerekmediğini belirtmek için kullanılmıştır.

Bu durum ne kadar sürecek?
Kalıcı böbrek yetmezliği nedeni ile periton diyalizi tedavisine başlanmış bir hastada diyaliz tedavisi ömür boyu sürer. Böbrek nakli yapılırsa diyaliz tedavisinin sona ereceğini hatırlatmama sanırım gerek yok.

Peritonit nedir?

Diyaliz için kullanılan periton zarının iltihabıdır. Deneyimli merkezlerde peritonit sıklığı hasta başına 36 ayda birdir yani dikkat eden bir hastanın peritonit geçirme olasılığı 3 yılda birdir. Periton diyalizinde en korkulan sorun peritonittir ama peritonitin tedavisi erken tanı ve doğru ilaçlarla çok kolaydır. Bu nedenle bu korku biraz abartılı sayılabilir. Ama kısa sürede sık peritonit sorun yaratabilir, bu durumda da periton diyaliz tedavisi sonlandırılıp hemodiyaliz tedavisine başlanabilir. Diyaliz tedavisine başlayan hastalar uygulanan diyaliz şeklinden memnun olmazlarsa diyaliz tedavisi şeklini değiştirebileceklerini hiç akıldan çıkarmamalıdırlar yani memnun kalmayan hasta hemodiyalizden periton diyalizine veya periton diyalizinden hemodiyalize geçiş yapabilir.

Periton diyalizi istiyorum ama peritonitten korkuyorum.
Periton diyalizine başlamanızı öneririm. Günümüzde periton diyalizi teknolojisi sayesinde peritonit riski çok azalmıştır. Peritonit gelişse bile tedavisi mümkündür. Sık peritonit olursanız hemodiyaliz tedavisine geçiş yapabilirsiniz.

Periton diyalizine karar verdim. Doktorum arteriyovenöz fistül açtırmamı önerdi.
Açtırabilirsiniz. Zorunlu değildir ama ben hastalarıma öneriyorum.

Oruç tutabilir miyim?

Oruç tutmanız sağlığınız açısından zararlı olabilir.
Sayılı günlerdir. Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır (Bakara suresi).
SİLENTİUM EST AURUM