ÇELİĞİN BİLEŞENLERİ
Çeliğin bileşiminde demirle alaşım yapan elementler yer alır; bu elementlerin oranı % 0 ile 5 arasında değişir.
Bileşiminde karbon ve silisyum daima bulunur: karbon ender olarak °/o 1in üzerine çıkar (genellikle % 0,2 ile 0,7 arasında); silisyum oranı ise % 0,1 ile 0,7 arasında değişir; ancak bazı özel çeliklerde (örneğin zayıf histerezisli transformatör sacları, yay çelikleri) bu oran daha yüksektir (% 2 ile 4 arasında).
Manganez bileşimde % 0,3 ile 0,8 oranında yer alır; bununla birlikte çok sert ve aşınmaya karşı çok yüksek dayanım gösteren çeliklerde (demiryolu aygıtları) bu oran % 12 ile 15’e ulaşabilir. Manganezin varlığı demirin kaynaklanmaya olan yatkınlığını korur; karbon oranı %0,15'in üzerine çıkan demir alaşımları manganez yokluğunda bu özelliklerini yitirir.
Kükürt ve fosfor ister serbest, ister bileşik halinde olsun, oksijen gibi zararlı katışkılardır: °/o 0,1'lik oran bile çok yükseksa- yılır; fosfor çeliğe kırılganlık verirken, kükürt yassılaşabilirliğinin azalmasına yol açar.
Krom, nikel, vanadyum, tungsten, molibden vb. tek tek ya da birlikte birçok çeliğin yapısına girer.
ÇELİĞİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ
Tavlanmış çelik incelenirse çeşitli bileşenler görülür. Yumuşak ve yassılaşabilir bir bileşen olan ferrit (a demirde karbonca çok sınırlı katı çözelti), karbon oranı düşük (% 0,10) çeliklerde az sayıda kristaller oluşturur. Karbon oranı yükseldiğinde, önce ferrit kristallerinin ayrım yüzeylerinde bir bileşen görülür; karbon °/o 85'e ulaştığında ise bu bileşen kütlenin tümüne yayılır: böylece perlit denilen ve ferritle sementitten (demir karbür) oluşan bir yığışım ortaya çıkar. Hem sert, hem rezilyanslı olan perlit katkısı çeliğin karbon oranını ve sertliğini artırır.
Olağan çeliklerin mekanik özellikleri hem kimyasal bileşimlerine hem de mikrografik yapılarına bağlıdır: karbon oranı °/o 0,10 olan çelik (yalnız ferrit) kırılmaya karşı sınırlı bir dayanım (30 hbar), ama iyi bir yassılaşabildik özelliği taşır (kopmada uzama oranı °/o 35); oysa karbon oranı % 0,8 olan çelik (yalnız perlit) daha yüksek sertlik ve kırılmaya karşı 80 hbar'lık bir dayanım gösterir; ayrıca kırılganlık artışı ile birlikte yassılaşabildiği de azalır (kopmada uzama oranı °/o 8).
Olağan çeliklerde çevre sıcaklığında suverilirse, dönüşüm sıcaklığının üzerinde kararlı olan austeniti (demirde katı karbon çözeltisi) korumak olanaksızdır; martensit adı verilen başka bir bileşen oluşur ve bu bileşen çeliğe, tavlama halindeki sertliğin yaklaşık üç katına ulaşan, su verilmiş çeliklere özgü bir sertlik verir. Karbon oranı % 0,8 olan ve çevre sıcaklığında yağla suverilen bir çelik, 900 düzeyinde Vickers sertliği kazanarak (tavlanmış halde yalnızca 200) en az 250 hbar'lık bir kopma kuvvetine ulaşır. Bu yüksek sertlik biçim değiştirme yetisini azaltır ve kırılganlığı artırır; bu yüzden suvermeden sonra menevişleme işlemi uygulamak gerekir; menevişleme sonucu martensit, mikroskopta bile güç görülen çok ince bir yığışım biçiminde ayrışarak sorbit'e dönüşür; osmondit de denilen bu ürün, perlit gibi, ferrit ve sementitten oluşur. Çelikte başka bileşenler de yer alır; örneğin troostit perlitin bir türüdür ve yeterince yavaş bir soğutma uygulanmadığında elde edilir; beynit'e ise (ferrit ve sementit yığışımı) yalnızca eşsıcaklıklı suverme işlemi sırasında rastlanır.
ÇELİĞİN İŞLENMESİ
Çelikler çok çeşitli işlemlere elverişlidir Isıl işlemlerden (suverme, tavlama, menevişleme) başka fiziksel ve kimyasal işlemler de (semantasyon, nitrürleme) uygulanabilir. Bu işlemlerle çelik, çoğunlukla çelişkili (sertlik, yassılaşabildik) birçok özellik kazanır ve bu özellikler kullanım alanlarını belirler. Üstelik çelik, çeşitli mekanik biçim değiştirme yöntemleriyle de (dövme, haddeleme, çekme, sıcak dövme kalıplama, soğuk çekme vb.) işlenebilir.
SINIFLANDIRMA VE KULLANIM
Çelikler çeşitli ölçütlere göre sınıflandırılabilir.
üretim biçimine göre - Martin, Thomas, Bessemer, elektrik ve konverter çelikleri - ÇELİĞİN ELDE EDİLİŞİ
- Pota çeliği. Potada hazırlama yöntemi, maliyetinin yüksekliği yüzünden günümüzde az kullanılır; yalnızca yüksek nitelikli çeliklerin (arı çelik, imalat çeliği, özel çelik) üretiminde bu yönteme başvurulur.
- Sıvı çelik. Eskiden potada eritilerek elde edilen takım çeliklerini, dökme demirden pudlaj ya da dönüştürme yoluyla elde edilen diğer çeliklerden ayırmak için "sıvı çelik” terimi kullanılırdı. Günümüzde bile takım yapımında kullanılan karbon oranı yüksek olağan çeliklere yanlış bir adlandırmayla “sıvı çelik" denir. (POTA ÇELİĞİ.)
- Sakinleştirilmiş çelik. Çelik, erimiş banyoya oksit giderici maddeler (silisyum, alüminyum) katılarak sakinleştirilir; ancak katılaşmış kütle içinde gaz boşluklarının oluşumunu önlemek gerekir.
- Kaynayan çelik. Genellikle karbon oranı düşük olan bu çelikte, katılaşma sırasında gazların açığa çıkmasını sağlayan oksit giderme işlemi yeterince yapılmaz ve sayısız gaz boşluğu külçenin tüm kütlesine yayılır. Bu gaz boşlukları, katılaşmadan kaynaklanan büzülmeyi kısmen dengeler ve külçede genellikle çekinti boşluğu bulunmaz; bu da külçe tepesinin içeri çekilmesini önler.
- Sinterlenmiş çelik. Bu çelik, ya bir grafit ve demir tozu karışımını sinterleyerek ya da sinterlenmiş demir kütlesini özde karbürleyerek elde edilir.
karbon oranına göre
Çelikler için önerilmiş sınıflandırmaların çoğu karbon oranı ile sertlik arasında kurulan ilişkiye dayanıyordu. Dolayısıyla artan sertliğe ve karbon oranlarına göre, aşırı yumuşak, yumuşak, yarı yumuşak, yarı sert, sert (bir olasılıkla çok sert) ve aşırı sert biçiminde bir ayrım yapılıyordu. Ne var ki yalnızca karbon oranı, bir çeliğin sertliğini tanımlamak için yeterli değildir; nitekim karbon yüzdesine dayanan tanım dizisinin değerleri kaynaktan kaynağa değişmekteydi. Daha iyi bir yaklaşım sağlamak için uygulayıcılar günümüzde yaygın biçimde "karbon eşdeğeri” kavramına başvurur; bu eşdeğer, Mn, Si, Cr vb. gibi diğer sertleştiricilerin, deneysel dengeleme katsayıları verilmiş oranlan, karbon oranına eklenerek elde edilir. Standartlaştırma konusunda yeni çalışmalar (TSE, İSO) çelikleri kullanım alanlarına göre sınıflandırmayı amaçlar ve standartlar kimi kez ortalama karbon oranını, kimi kez de önemli bir mekanik özelliği vurgular.
Böylece metal yapı çelikleri, makine çelikleri, imalat çelikleri vb. biçiminde bir ayrım yapılır. Örneğin, kopma dayanımı 52 hbar ve esneklik sınırı 36 hbar olan bir yapı çeliği "ST36" ya da "ST52” kısaltmalarıyla gösterilir; makine yapımında kullanılan ve ortalama karbon oranı % 0,48 olan çelik "C 48” ile adlandırılır.
bileşimine ne yapısına göre
Çeliklerin kimyasal bileşimine göre sınıflandırılması en genel olanıdır. Tavlanmış halde elde edilen mikrografik yapıya göre sınıflandırma, göz önüne alınan çeliğin olası özelliklerini daha iyi öngörme olanağı verir. Dolayısıyla perlitli, ferritli, austenitli, martensitli ve karbürlü çelikler ayırt edilir. (ÇELİĞİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ.)
Bileşenlerine göre çelikler iki büyük gruba ayrılır: olağan çelikler, alaşımlı ya da özel çelikler.
- Olağan çelikler. Eskiden yanlış bir adlandırmayla karbon çelikleri denilen bu ürünler, bir demir-karbon alaşımıdır (en çok % 1,8 karbon; ancak sanayi çelikleri % 1 oranını çok seyrek aşar). Bu çeliklerde düşük oranlarda aşağıdaki elementler bulunur: manganez (% 0,3 ile 0,5), silisyum (% 0,1 ile 0,6), kükürt (°/o 0,05'in altında) ve fosfor (% 0,05’in altında). Olağan çelikler kimi kez karbon oranlarına bağlı olarak değişen sertlik derecelerine göre belirtilir.
- Alaşımlı çelikler ya da özel çelikler. Katkı elementleri, kimyasal bileşiminde ya da yapısında değişiklikler yaparak çeliğe özel nitelikler kazandırdığı gibi ısıl işlemi kolaylaştırma yoluyla (dönüşüm sıcaklığını düşürme) çeliğin olağan özelliklerini iyileştirmeye yarar. Katkı elementlerinin hiçbiri % 5’i geçmiyorsa düşük alaşımlı çelik, % 5’in üzerine çıkıyorsa yüksek alaşımlı çelik denir. Özel çelikler pek çoktur (yalnızca bir özel element içeren ikili çelikler, üçlü, dörtlü ve karmaşık çelikler). Bu çeliklerin başlıcaları şunlardır;
Nikelli çelikler (% 2 ile 40 arasında)
düşük oranlarda nikel, çeliğin sertleşme gücünü ve mekanik özelliklerini artırır (semantasyon çeliği, motor parçaları); yüksek oranlarda ise korozyona dayanımı yükseltir. (FERRONİKEL, İNVAR, ELİNVAR.) Çok özel bir tip de Maraging çeliği’dir. Bu demir alaşımı türünün anglosakson kökenli adı, sert bileşeni martensitin (mar), yaşlandırma (aging) işlemi sırasında oluşması olgusundan kaynaklanır. Nikel oranı °/o 17-20 olan bu demir alaşımlarının işlenme ilkesi, ısıtma ve soğutma sırasında tersinir a=y dönüşümünün histerezis olayına dayanır; ısıtma sırasında bu alaşımlar 600°C'a doğru y austenit yapısı edinirken, soğutma evresinde 200°C’a doğru y austenit yapısından a martensit bileşenine ters yönde dönüşümü ortaya çıkar. Dolayısıyla uygun katkı maddeleriyle, 600°C'ın altında yaşlandırma işlemi uygulayarak sert martensit yapısını geliştirme olanağı vardır. Bu çeliklerin tipik bileşimlerinden biri şudur: %69 demir % 18 nikel, % 8 kobalt, % 4,6 molibden, % 0,4 titan ve °/o 0,03'ün altında karbon. Tavlama ve 820°C'tan başlayarak havada soğutma işleminden sonra bu çelik, belirgin olarak yüksek bir mekanik nitelik göstermez (kopma yükü 100 hbar); bu nedenle klasik suvermeden geçirilmiş çeliklere göre daha iyi işlenir ve çok az biçim değiştirir. Ancak 500°C'ta yaklaşık 3 sa'lık yaşlandırma, ayırtedici özelliklerini artırmaya yeter: kopma yükü 180 ile 210 hbar'a ulaşabilir; oysa klasik çelikte kopma yükünün 120 hbar düzeyine gelmesi için pahalı bir ısıl işlemden geçirilmesi gerekir. Bu çeliklerin, özellikle havacılık sanayisindeki yararı, olağanüstü niteliklerinden değil, biçimlendirme, kaynak yapma ve düşük sıcaklıklarda kullanma gibi ilgi çekici özelliklerinden kaynaklanır.
Kromlu çelikler (% 1 ile 18)
krom, sert karbürler oluşturarak kopma dayanımını yükseltir, ancak belirli bir kırılganlığa neden olur; % 4'e kadar krom içeren çelikler, imalat ve rulman çeliği olarak kullanılır; krom oranı daha yüksek olanlardan ise kaliteli bıçak ve kesici takımların yapımında yararlanılır (% 13 kromlu paslanmaz çelik).
Manganezi çelikler
aşınmaya karşı çok iyi dayanım gösterir (raylar, makas uçları, °/o 13 manganez içeren Hadfield çeliğin den yapılmış öğütücü parçaları)
Silisyumlu çelikler
(yaylar, transformatör sacları), tungsterıli çelikler (sürekli mıknatıslar) vb.
Krom-rıikelli çelikler
çok çeşitli kullanım alanları nedeniyle en önemli özel çeliklerdir; nikel ve kromun üstünlüklerini birleştirirler. Perlitli çelikler (% 6 nikel ve en çok % 2 krom) makine parçaları yapımında çok kullanılır; nikel ve krom oranı daha yüksek olan austenitli çelikler, paslanmaz çelikleri (% 18 krom ve % 8 nikel içeren çelik) ve bazı ateşe dayanıklı çelikleri oluşturur. Isıl işlemleri kolaylaştırmak için bu çeliklere molibden, vanadyum, titan vb. katılır.
Krom-tungstenli çelikler arasında en çok kullanılanlar hız çelikleridir.
kullanım alanlarına göre - Mıknatıs çelikleri. Sürekli mıknatıs yapmak için, tungsten, krom ve özellikle kobalt (% 30'a kadar) katılarak iyileştirilmiş olağan çelikler kullanılır. Bu çelikler martensitli halde, yüksek bir gideren alan ve güçlü bir kalıcı indükleme elde etme olanağı verir.
- Hava çeliği. Bu çelik dönüşüm sıcaklığı üzerinde bir sıcaklığa değin ısıtıldıktan sonra havada soğutulur; böylece çok sert bir martensitli yapı kazanır.
- Yapı çeliği. Bu çelik olağan, özel ya da ısıl işlemden geçmiş olabilir; nitekim iki büyük sınıfa ayrılır: yapı çelikleri ve imalat çelikleri.
- Hız çeliği. Günümüzde özel element oranları şöyledir: % 0,8 ile 1,2 karbon, % 2 ile 18 tungsten. % 3 ile 6 krom, % 1 ile 3 vanadyum; ek katkı maddeleri ise 1 ile 8 molibden ve °/o 3 ile 10 kobalttır.
Hız çeliğinde aranan başlıca nitelikler, yüksek sıcaklıkta sertliğini koruma, aşınmaya dayanım ve sıcakta rezilyanstır.
Hız çeliğinin bu çeşitli özellikleri titizlikle seçilen bir ısıl işlemle sağlanır (suvermeden sonra 600°C'ta menevişleme); böylece gerçekleştirilen yapı, takımın ısınması sırasında kararlılığını koruyan bir martensit kütlesinden ve aşınmaya karşı dayanımı sağlayan çok sert, karmaşık karbür kristallerinden oluşur.
Hız çeliklerinden her şeyden önce, takım tezgâhında yüksek hızlarda çalışma (torna tezgâhı) ve zor işlenebilen malzeme kullanımı (özel dökme demirler, bakalit vb.) gibi takımın ısınmasına yol açan alanlarda yararlanılır. Ayrıca, aşınmaya dayanması gereken kalıpların (kesme dişikalıbı. makas bıçağı vb.) yapımında kullanılır.
- Otomat çeliği. Takım tezgâhlarında işlenmesini kolaylaştırmak için kurşun ya da kükürt katılmış bir çelik türüdür.
- Takım çeliği. Bu tür çeliğin, her şeyden önce yeterince sert, aşınmaya dayanıklı ve görece az kırılgan olması gerekir. Sıcak kesme işleminde temel özelliklerini korumak zorundadır.
- Biçim değiştirmeyen çelik. Sıcaklık karşısında (sıcak işlem dişikalıpları) ve ısıl sertleştirme işlemi sırasında (suvermeden sonra İşlenemeyen parçalar) geometrik olarak biçim değiştirmeyen çelik türleridir; en çok kullanılanlar kromlu ve molibdenli çeliklerdir.
- Paslanmaz çelik. Özel çelikler incelendiğinde, bazı elementlerin ve özellikle krom katkısının, çeliğin korozyona karşı dayanımını artırdığı anlaşıldı. Buna koşut olarak, Fransa'da L. Guillet ile A. PortevirTim Almanya'da Strauss, Maurer ve Monnartz’ın, İngiltere’de Brearley ve Giesen'in çalışmalarıyla paslanmaz çelik, 1910'a doğru sanayi çapında gelişti Paslanmaz çeliklerin katkı elementleri, nikel ve % 10’un üzerinde kromdur. Ayrıca molibden ve bakır da korozyona karşı dayanımı artırır. Bu çelikler yapılarına göre üç grupta toplanabilir (L. Guillet):
a) martensitli çelikler. % 0,4'e kadar karbon ve % 12 ile 16 arasında krom içerir; bu tip çelikler mekanik özelliklerini koruması ve korozyona karşı dayanması gereken alanlarda, örneğin bıçak ve kapkacak yapımında (% 3 kromlu paslanmaz çelik) kullanılır;
b) ferritli çelikler, % 0,3'ün altında karbon ve % 16 ve 30 arasında krom içerir; bazı asitlerin korozyonuna iyi dayandıkları için besin sanayisinde mutfak ve sofra takımları yapımında kullanılır;
c) austenitli çelikler, krom ve nikel içerir; bileşim sınırları şöyledir: % 0,10'un altında karbon. % 12 ile 25 arasında krom, % 8 ile 20 oranlarında nikel (molibdenle birlikte). Bu grubun çelik tipi, % 18 krom, % 8 nikel içerir ve "18-8" çeliği adını alır.
Austenitli çeliklerin ilginç mekanik özellikleri, çok çeşitli ortamlarda korozyona karşı gösterdikleri dayanımdan kaynaklanır; bu özellikler, austenitli çeliğin çeşitli biçimler altında kimya, beslenme, havacılık, inşaat ve dekorasyon sanayilerinde yaygın olarak kullanılmasını sağlar. Bu çeliklerden bir kısmı, soğukta biçimlendirirken özel önlemler almak gerekir; aynı şekilde kalıcı biçim değiştirme işlemi sırasında austenitin sertleşmesi sonucu kısmen martensit yapısının oluşması nedeniyle özen göstererek işlemek zorunludur.
imalat çeliği.
Bu terimle belirtilen çelikler, kesme takımları (matkap, freze bıçağı vb ), sıcak ya da soğuk biçimlendirme takımları (tel haddeleri, kalıplama ve dövme dişikalıpları, zımbalar), malzemeyi keserek işleyen sıcak ve soğuk kesme takımları (makas bıçağı, zımba, kesme dişi kalıbı vb.) yapımında kullanılır.
Bu tür çeliklerde aranan temel nitelikler şunlardır: sertlik, rezilyans, aşınmaya ve yorulmaya karşı dayanım. Ayrıca, çalışma sırasında takım ısınacağı için yüksek sıcaklıkta niteliklerinin korunması zorunludur.
imalat çeliklerinin birçok, türü vardır: - yaygın olarak kullanılan el aletleri için düşük alaşımlı ya da olağan çelikler;
- kromlu (% 2 ile 12) biçim değiştirmeyen çelikler;
- silisyumlu (% 2) çelikler;
- kromlu, tungstenli, molibdenli, vanadyumlu hız çelikleri.
Üretimi özen isteyen, özel elementler bakımından zengin kimi imalat çeliklerinin aşırı tüketiminden kaçınmak için "takma uçlu bıçaklar" yapılır ve yalnız, çalışan uçlar hız çeliğinden ya da metal karbürlerden üretilir
Yay çeliği.
Bu çeliğin ayırtedici özelliği, yüksek esneklik sınırı ve yüksek kopma yüküdür. Gündelik kullanımlarda olağan sert çeliklerden yararlanılır; ancak özel koşullarda (ağır yük, yorulma içkuvvetlerinin çokluğu) çalışan yaylar, % 1 ya da 2 silisyumlu, suverilmiş ve menevişlenmiş çeliklerden yapılır.
Ateşe dayanıklı çelik.
Ateşe dayanıklı çeliklerin temel elementleri krom ve nikeldir; bu elementler çeliğin yüksek sıcaklıklara dayanıklı (korozyona ve akmaya karşı dayanım) özel bir yapı kazanmasını sağlar.
Martensit, ferrit ya da perlit yapılı ferritli çelikler, genellikle suverme ve menevişleme işlemlerinden geçirilirler; böylece akmaya karşı dayanımda önemli bir rol oynayan ara faz çökelmesi elde edilir. Molibden, vanadyum, titan, tungsten ve niyobyum bu çeliklerin akma dayanımını artırır (sözgelimi krom-molibden çeliği 650-700°C’a kadar kullanılır). Bu çelikler, özellikle kataliz ve kızdırıcı boru donanımları, benzin motoru supapları, buhar türbini kanatları, ayrıca dövme ve döküm parçaları yapımında kullanılır.
Krom-nikelli austenitli çelikler, ferritli çeliklere oranla biçimlendirme ve kaynak yapmaya daha çok elverişlidir; özellikle yüksek sıcaklıklarda çok iyi bir mekanik dayanım (akma) gösterir Dövme ya da döküm yoluyla, ısıl aygıtların (fırın, kazan, kızdırıcı, kutu reküpferatörleri, metalürji potaları) çeşitli parçaları, türbojetlerin ve gaz türbinlerinin yanma odaları bo çelikten yapılır.
Rulman çeliği.
% 1 karbon ve % 2 krom içeren bir özel çeliktir; suverme ve menevişlerse işlemlerinden sonra kazandığı ayırtedici özellikler (sertlik, aşınmaya ve titreşime dayanım) yuvarlanma sürtünmesiyle karşılaşan parçaların (bilyeler, rulman yatakları) yapımında kullanımını sağlar.
ÜRETİM
1946'da 112 mt olan (1929 üretiminden biraz daha az) dünya çelik üretimi 1959'da 300 mt’u geçti, 1968'de de 500 mt'a ve 1970'te 600 mt'a yaklaştı. 1990 yılında 770 mt'a çelik üretildi.
Çelik sanayisinin her dönemde değişen gereksinimlere bağlı olarak farklı tipte birçok yörede kurulduğu görülür. Günümüzde çelik üretimi, eskiye oranla kok kömürüne daha az. bağımlıdır. Eskiden çelik fabrikaları Batı Avrupa, Silezya, Donbas, Pittsburgh bölgesi, Kuzey-Doğu Çin, Kyuşu ve Yeni Güney Galler gibi taşkömürü havzalarında kurulmuştu. Bununla birlikte bu havzalar denize yakın olduğu ya da büyük bir nehrin (Ren) kıyısında yer aldığı ölçüde daha iyi tutundu. XVIII. yy.'dan önce (Bergslag, Orta Ural) ve daha sonra (Krivoy-Rog, Magnitogorsk, lorraine) demir çelik sanayisi demir cevheri yatakları yakınında gelişmişti, ikinci Dünya savaşı'ndan sonra ise, demir ve kok kömürü yataklarından uzakta, özellikle limanlarda gelişme gösterdi: Avrupa'nın kuzey-batı kıyılan (Soarrovvs Point, Fairless Works), Büyük göller, İtalya, ispanya özellikle Japonya ve Türkiye'de Karabük, Ereğli, İskenderun, Chicago ve Tokyo dünya çelik üretiminde en önemli iki merkez durumuna geldi.
Bu sanayi alanında ana para gittikçe artan ölçüde kamu kuruluşları elinde toplanmaktadır. Eski sosyalist ülkeler gibi, Ingiltere, Avusturya, Güney Atrıka, Latin Amerika ülkeleri ve Hindistan'da çelik sanayisi büyük ölçüde devletleştirilmiştir; İtalya, ispanya ve Meksika'da devletin payı çok büyüktür. Fransız demir-çelik sanayisinin büyük bölümü borçlanma nedeniyle, devlet eline geçmiştir Birçok küçük üretici, merkezileşmiş ve bütünleşmiş büyük şirketlerin yanında yer alır. Kimi büyük şirketlerin kökeni, XIX. yy.’ın ünlü demirhane ustalarına dayanır: özellikle, Fransa'da Wendel ve Schneider, Almanya'da Thyssen ve Krupp, Amerika Birleşik Devletleri'nde Carnegie. Öte yandan madencilik şirketleri çelik üretmeye başladıkları gibi (Grângesberg), otomotiv sanayi kuruluşları da (Ford, Kaiser, International Harvester F.İ.A.T.) aynı alana yöneldi. Bununla birlikte bu alanda çalışan çokuluslu şirketler, öteki alanlara oranla daha azdır.
Çeliğin çok büyük bir kısmı Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya'da üretilir. 1971-1991 yılları arasında dünyanın en büyük çelik üreticisi Sovyetler Birliği olmuştur (1989'da 160 Mt). Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, bu toplam üretimin % 581 Rusya Federasyonu’na (Urallar'da Ninjiy Tagil ve Magnitogorsk, Moskova bölgesinde Lipetsk ve Çerepovets; Sibirya’da Kuznetsk havzası), % 401 Ukrayna'ya (Donbas, Dniepr kentleri), geri kalanıysa Kazakistan (Karaganda), Azerbaycan (Sumgayt) ve Gürcistan'a (Rustavi) ait durumdadır.
Kuzey Amerika'da üretilen çeliğin 90 mt'u ABD'de, 12 mt'u Kanada’da elde edilir. ABD'de sekiz grup üretimin dörtte üçlük bölümünü elinde tutar; bu sekiz gruptan ikisi, United Steel Corporation ve Bethlehem Steel Corporation’dur. Üretimin % 75'lik bölümü Pittsburgh'da ve Büyük göller bölgesindeki kentlerde (Buffalo, Cleveland, Detroit, Chicago), diğer bölümü de güneyde Birmingham'da, batıda Geneva ve Fontana’da gerçekleştirilir. Kanada'da Toronto bölgesi çelik sanayisi konusunda, Nova Scotia’yı gölgede bırakır.
Avrupa’da toplam 142 mt çelik üretilmektedir, 29,5 mt’luk üretimle ilk sırada yer alan Almanya'yı (Ruhr'daki Ren fabrikaları, Dortmund Salzgitter, Bremen ve | Eisenhüttenstadt), 23 mt'la Fransa (Nord, Dunquerque, Lorraine, Fossur- Mer), 15 mt’la eski Çekoslovakya (Moravska, Ostrava, Plzen, Kosice), 14,5 c mt'la İtalya (Cenova, Piombino, Bagnoli, Taranto), 13 mt'la Ingiltere (Kuzey-Doğu | Ihgiltere, Iskoçya, Wales Ülkesi ile Port 6 Talbot), ve Polonya (Silezya, Nowa, Hudta), 7,6 mt'la Lüksemburg, 7,1 mt’la Romanya (Hunedoara, Reşita, Galati), 5,6 mt'la Ispanya (Bilbao, Avilös, Sagunto), 4,5 mt'la Belçika (VVallonie), İsveç ve Avusturya (Steiermark, Linz) izler.
Japonya, 1990 yılında ulaşmış olduğu 110,3 mt’la dünyanın bir numaralı çelik üreticisidir. Kyuşu ve Hokkaido'daki taşkömürü havzalarında kurulan sanayi, özellikle büyük kentlerin çevresinde (Tokyo, Osaka, Nagoya), daha sonra da İç Denizin kıyılarında gelişmiştir. Çin 67,2 mt (Yangzi Ciang, Anşan ve Taiyüen), Güney Kore ise 23 mt çelik üretir.
Avustralya (Sydney ve Adelaide bölgeleri) ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nin (Transvaal) demir-çelik sanayileri oldukça zayıftır. Gelişmekte olan ülkelerin demir-çelik sanayileri de benzer nitelikler taşır. Brezilya'da üretim (Volta Redonda, Ipatinga) 20,6 mt’un üstüne çıkar; Meksika'nın üretimi ise (Monclova) 8,7 mt'dur. Asya'da Hindistan, Damodar vadisinde (Kulti, kenin üretimi çok düşüktür; ancak bu ülkelerin büyük bir bölümü, bütün zorluklara rağmen, ülkenin kendi ihtiyacını karşılayabilmek ve hatta sanayileşmiş ülkelerin fabrikalarıyla rekabete girerek dışsatım yapmak için üretimlerini geliştirmeye çalışmaktadır.
Kaynak: Büyük Larousse