Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Temmuz 2016       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
izmir neurofeedback psikolog meltem KIRMIZI
Nörofeedback: Gerçekten işe yarıyormu

Elektroansefalogram teknolojilerinin ilk bulunduğu dönemden bu yana beyin sinyallerinin analizinin hastalıkların tanısında ve tedavisinde kullanılıp kullanılamayacağı birçok doktor ve hasta yakının yanıtını merak ettikleri bir soru olmuştur. Beynimizde hücreler arasında sinyal alış verişi elektriksel ileti ile gelişir. Bu elektriksel aktivitenin şiddeti 0,00005 Volt büyüklüğündedir. Normal şehir cereyanına kıyasladığınızda aslında bu değer oldukça düşüktür ve ancak yüksek hassasiyete sahip tıbbi olarak sertifikalandırılmış cihazlar ile ölçülebilir. İşte elektroansefalogram adı verilen cihazlarda tam da bu beyindeki aktiviteyi sayısallaştırma kapasitesine sahip cihazlar olarak literatürde kendilerine yer bulmuşlardır.

Neurofeedback (Nörofeedback) ise bu sinyalleri algılayan cihazlar sayesinde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, kaygı bozuklukları, uyku sorunları gibi rahatsızlıklarda işlevsel olmayan ve klinik belirtileri açıklayabilecek beyin sinyallerindeki eşleme ve oranlarında oluşan bozulmanın öğrenme psikolojisi terapi yöntemleri ve bilgisayar teknolojilerinin birlikte kullanılması ile normalleştirilmesini sağlayan tıbbi girişimlerin tümüne verilen isimdir.

Beyin; bilim adamları tarafından tam olarak keşfi halen bugün dahi tamamlanamayan bir organımızdır. Beyin çalışma prensipleri, sinyalleri, bunların klinik anlamları ancak konu ile ilgili uzmanlaşmış akademik geri plana kişilerin (Nörolog, Psikiyatrist, Nörobilim Doktoru veya Yüksek lisans mezunu) üzerinde bilgi sahibi olduğu konulardır. Bu teknolojiler konu ile ilgili şeklî eğitimi bulunmayan kişilerin elinde heba olup gitmekte, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun dikkat eksikliği komponentinde neredeyse ilaçlar ile aynı düzeyde başarı sağlayan (Bkz. Arns, 2014) bu tedavilerin değerini düşürmekte halkın ve diğer ruh sağlığı çalışanlarının gözünde "para tuzağı" olarak algılanmasına yol açmaktadır. Elbette bu algının oluşmasında bazı nörofeedback kliniklerinin yurtdışındaki nörofeedback alanındaki referans kliniklerinden en az 5 kat daha fazla ekonomik kazanç elde etme arayışı ve neredeyse ruh sağlığının her alanında bu tedavinin işe yarayacağını iddia etmesi de oldukça fazla destek olmuştur.

Yapılan tüm bilimsel çalışmalara göre Nörofeedback tedavileri, uzman elinde yapıldığında dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunda, uyku ve kaygı bozukluklarında ilaç tedavisi ile başa baş yarışan sonuçlar vermiştir. Burada ilaç endüstrisinin bu tedavilere getirdiği en büyük eleştiri "çift kör randomize çalışmanın" bu alanda az olmasıdır ki terapi uygulamalarında kanıta dayalı verilerde ilaç çalışmalarında benzer metodolojilere sahip çalışma yapmak işin doğası gereği mümkün değildir. Dünyada açık uçlu çalışmaların ağırlıklı olarak bulunduğu nörofeedback alanında yapılan çalışmaların sayısı her geçen gün artmaktadır. Aşağıdaki tabloda nörofeedback alanında 2015 yılına kadar yapılan bilimsel çalışmaların artış seyri PUBMED verileri kullanılarak hazırlanmıştır



Tablodan da görüleceği üzere nörofeedback uygulamaları bir araştırma ve klinik alan olarak dünyada her geçen gün daha fazla kullanılmaya başlanmıştır.

Yapılan olumlu çalışmaları karşın, unutulmamalıdır ki her bireyin beyin sinyalleri kendine hastır ve bir diğerinden farklıdır. Dolayısı ile bir birey için uygulanan tedavi protokolü aynı hastalık ya da sorundan mustarip herkeste aynı etkiyi yapmayacaktır. EEG ile bireye özel tedaviler ve protokollerin oluşturulmasının önemi de tamda burada devreye girmektedir. Kompleks matematiksel hesaplamalar gerektiren qEEG analizleri sonucunda bireyin kendi beyin aktivitesine göre kanıta dayalı protokol geliştirmek alanda dünyada çalışan akademisyenlerin üzerine en fazla enerji sarf ettikleri konuların başına gelmektedir.

Yurtdışında görev yaptığım sürede Almanya’ da çalıştığım klinik ‘ de dahil olmak üzere rutin olarak Avrupa da bazı merkezlerde qEEG ile bireye özel tedavi protokolü oluşturma girişimlerinin oldukça başarılı sonuçlar verdiği gösterilmiştir.

Sonuç olarak;

1. Nasıl ki her hastalıkta hep aynı ilaç kullanılmıyorsa, nörofeedback her hastalık için çözüm olarak hastalarımıza vaat edilebilecek bir yöntem değildir.

2. Bu etkin tedaviler, ülkemizde ne yazık ki akademik kaygısı olmaksızın ticari kaygıları olan uzman hekimler ile yeterli eğitimi olmayan bireylerin elinde değersizleştirilmiş ve bilimselliği azalmıştır.

3. Yurtdışında Almanya ve Hollanda' da seçilmiş merkezlerde qEEG ile bireye özel tedavi protokolleri oluşturularak uygu bozuklukları, kaygı bozuklukları ve en önemlisi de dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunda olumlu sonuçlar alınmıştır.

4. Unutulmamalıdır ki tüm dünyada nörofeedback teknolojileri ancak uzman ellerde ve birincil amaç "çok para kazanmak" değil "tedavi etmek ve bilime katkı sağlamak" olduğunda başarılı sonuçlar vermektedir.