Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Temmuz 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM

DİRLİK


a 1. Ruhsal ya da düşünsel düzlemde hiçbir güçlüğün, hiçbir sıkıntının olmaması durumu; huzur, rahat, erinç: Evinde dirlik içinde yaşamak. Dirliği yerinde olmak.
2. Maddi olanakların rahatça yaşamaya uygun olması durumu: Zengin değiller ama dirlik içinde yaşıyorlar.
3. Dirlik düzenlik, birlikte yaşayanlar arasındaki güven, sevgi, iyi geçinme durumu: Toplumda dirlik düzenlik kalmadı, kimse kimseyi sevmiyor. II Dirlik yüzü görmemek, huzura, rahata kavuşamamak.

—Kur. tar. OsmanlI imparatorluğu'nda devlet görevlilerine (askeriler) geçimleri için sağlanan gelir. (Bk. ansikl. böl.) II Dirliği çalınmak, Yeniçeri ocağı'nda ulufelerin ceza olarak kesilmesi anlamında kullanılan bir deyim. II Dirliğini kesmek, bir görevlinin aylığının ya da ödeneğinin kesilmesi anlamında kullanılan bir deyim.

—ANSİKL. Kur. tar. "Dirlik” terimi, özellikle askeri ıktalar (timar, zeamet, has) için kullanılmakla birlikte, maaşları (ulufe, cihet), malikâne, arpalık türü tahsisleri de kapsıyordu. Padişah ve divan hizmetlerinde çalışanlar, genel olarak günlük ya da aylık hesabıyla elden para alırken timarlı sipahiler, sancakbeyleri, beylerbeyleri, vezirler hizmetlerinin karşılığını kendilerine dirlik olarak verilen timar, zeamet ve haslardan (miri toprak işleyenlerden alınmakta olan yıllık bazı vergi ve resimleri kendi hesaplarına toplayarak) sağlıyorlardı. Yeni fethedilen ülkelerin toprak ve nüfus sayımı yapılır, geliri saptandıktan sonra padişahla sultan hanımlara ayrılanlar dışındakiler vezir, beylerbeyi, sancakbeyi ve sipahilere dirlik olarak verilirdi. Bunlar, dirlik olarak tasarruflarına verilen toprağın aşarını, ferağ ve intikallerinde ödenmesi gereken harcını alırlardı. Dirliklerden yıllık geliri 3 000-20 000 akçe olanlara “timar”, 20 000-100 000 akçe olanlara "zeamet", 100 000 akçeden fazla geliri olanlara ise "has” adı verilirdi. Dirlik sahiplerinin, beratlarında yazılı koşullara göre toplayacakları vergilerin türü ve miktarı, timar topraklarının bulunduğu vilayet ya da sancakların kanunnamelerinde ayrıntılarıyla belirtilmişti. Biriki köylük küçük Umarlara sahip olan sipahiler, vergilerini genellikle kendileri toplarlardı. Kimi dirlik sahipleri timarlarını kesime (mukataa) vererek peşin para almaktaydılar. Devlet, bu uygulamayı önlemek için fermanlar çıkardıysa da tam anlamıyla önleyici bir sonuç alınamadı. Adi timar sahipleri toprağın icarı sayılan "rüsumu şeriye" (öşür, tapu resmi, koyun resmi) ile "rüsumu raiyefi (bennak resmi, mücerret resmi) alırken, zeamet ve has sahipleri ile tımarlarında "serbest" kaydı bulunanlar ayrıca "rüsumu serbesti" grubunu oluşturan vergileri de alırlardı. "Serbest dirlik" olarak nitelenen bu dirliklerin sahipleri, vergilerini kendi ulufeli adamları olan voyvodalarına ya da subaşılarına toplattıklan gibi özel kişilere kesime de verebiliyorlardı. Dirlik sahipleri devletin açtığı seferlere katılmakla yükümlüydüler. Ayrıca "kılıç hakkı” denilen ilk üç bin akçenin üzerindeki her üç bin akçe için bir asker (cebeli) beslemek, yanında savaşa götürmek zorundaydılar.

Dirlik sahipleri, dirliklerinde boşalan yeri, "tapu resmi" karşılığında isteyenlere verirlerdi. Ancak yasal çerçevede toprağı mülkiyetlerine geçirme haklan yoktu. Padişahların yaptırdıktan sayımlarla dirlikler denetlenir, yeniden işletmeye açılan topraklar saptanırdı. Dirliklerin her türlü sayım işlemleri "tahvil” kalamince kaydedilirdi. Boşalan, yeni açılan, birinden ötekine devredilen dirlikler tahvil kaleminde saptanır, dirliklerin olduğu gibi korunmasına çalışılırdı. XVII. yy.'dan başlayarak merkezi otoritede görülen zayıflama, saray giderlerindeki artış, dirliklerin açık artırmayla satılmaya başlamasına yol açtı. Timar ve zeametlerin ortadan kaldırılmasıyla sağlanan gelirlerin yönetimi mukataa kalemine daha sonra da mukataa hâzinesine bırakıldı.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM