Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
15 Ağustos 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Sukarno'nun başkanlık dönemi


Adalarda, özellikle iktisadı bağımsızlık isteyen Sumatra'da, Molük adalarında (25 mayıs 1950’de ilan edilen Güney Molük Cumhuriyeti), hatta Cava'da (yüzbaşı VVesterling'in Bandung'a yönelik başarısız hükümet darbesi, ocak 1950), Cava hükümetini hedef alan ayrılıkçı hareketler ortaya çıktı. Endonezya, bu hareketlere, ülkenin birliğini sağlayan bir anayasayla (ağustos 1950), Hollanda ile birliği bozarak (ağustos 1954), irian’ı (Batı Yeni Gine) talep ederek ve Hollanda plantasyonlarını millileştirerek karşılık verdi. Endonezya Bandung konferansTnda (nisan 1955) üçüncü dünya halklarının temsilcilerini kabul eden de Endonezya oldu.
Başkan Sukarno, "batı demokrasisi "ne benzemeyen "güdümlü bir demokrasi” kurdu (şubat 1957). Karşılıklı işbirliği hükümeti (gotong royong) ve PKİ dahil tüm partilerin temsil edileceği bir Ulusal konsey oluşturmaya çalıştı. Partilerin çoğu bu girişime karşıydı. Mart ayında, Sulavesi (Celebes),Molük adaları ve Sumatra'da ayaklanmalar patlak verdi. Sukarno, ordunun ve silahlı kuvvetler komutanı general Nasution’un yetkilerini artıran sıkıyönetimi ilan etti, nisan ayında Cuanda Kartavicaya'nın başkanlığında PNİ-NU’dan (Partal Nasionalis indonesia-Nahdatul Ulama [müslüman]) oluşan bir olağanüstü durum hükümeti ve PKİ'nin de katıldığı Ulusal konseyi kurdu. Ağustos ayında "Yeni bir yaşam hareketi’1 başlattı. 30 kasımda düzenlenen bir suikasttan kurtuldu; suikast, Hollanda aleyhtarı yeni bir kampanyaya yol açtı; Hollandalılar'ın mallarına el kondu ve çok sayıda hollandalı sınır dışı edildi. 15 şubat 1958’de isyancılar, Padang'da (Sumatra) Endonezya Cumhuriyeti devrimci hükümetini ilan ettiler (PRRİ). Ama ordu, temmuz ayında, ayaklanmacıların işgal ettikleri başlıca kentleri geri aldı; sıkıyönetimin ilan edilmesi ve Hollanda şirket ve plantasyonlarının millileştirilmesi sayesinde gücü artmış olan ordu PNİ ile PKİ'nin yakınlaşmasından kaygılandı.
Ad:  Endonezya7.jpg
Gösterim: 1325
Boyut:  50.4 KB

5 temmuz 1959’da Sukarno, başkanlık rejiminin kuran 1945 Anayasası’nı yeniden yürürlüğe sokan bir kararnameyi imzaladı, ve bir “çalışma” hükümeti kurdu; Nasution'u güvenlik ve savunma bakanlığına atadı. Ağustos ayında, “Endonezya tipi sosyalizmi" öngören “siyasal manifesto'sunu (Manipol) ve'1Nasakom'' u (milliyetçi, dini ve komünist güçlerin ittifakı) açıkladı. Mart 1960'ta parlamentoyu dağıttı ve sadece iktidar partilerinin temsilcilerinden oluşan yeni bir meclis oluşturdu; muhalefet bastırıldı. Bir "Ulusal cephe" kuruldu. Bu sistem eylül 1965 hükümet darbesine dek sürdü. Sukarno, ordunun milliyetçi isteklerini karşılamayı ve kamuoyunun dikkatini bozuk iktisadi durumdan uzaklaştırmayı düşünüyordu; bu amaçla irian için Hollanda'ya, sonra Malezya'ya karşı cephe aldı. Cakarta, Lahey’ le ilişkilerini kesti (ağustos 1960) ve birkaç komando operasyonuna girişti. Ağustos 1962'de Hollanda'nın irian üzerindeki egemenliği BM’ye 1 mayıs 1963'tede Endonezya'ya devredildi.

Buna karşılık Malezya ile "çekişme" başarısızlıkla sonuçlandı. Malezya başbakanı Tunku Abdurrahman ile görüşen ve 1963 yazında Malezya ve Filipinler’i de içine alan bir Malezya ulusları konfederasyonu (Mafilindo) kurmayı tasarlayan Suyetkilerini daha da artırdı. İngiliz ve amerikan aleyhtarı gösteriler düzenlendi (1964); tüm yabancı petrol şirketlerinin denetimi devlete geçti (mart 1965). Çin'in etkisi arttı.

1961'den beri, Sukarno'yu ve siyasal düşüncesini desteklemek koşuluyla sadece on kadar partinin kurulmasına izin verilmişti. Sukarno, etkisizleştirmek amacıyla, komünistler, NU'nun (Nahdatul Ulama) temsil ettiği müslümanlar,askerler ve PNİ' de toplanan milliyetçilerin katıldığı Ulusal cephe'ye dayanıyordu. Rolü ve üyesi durmadan artan Aıdit’ın önderliğindeki PKİ, "Dvikora” kabinesi kurulurken (ağustos 1964) hükümete girdi; orduyu eleştirdi ve köylüleri, 1960'tan beri sürüncemede kalan tarım reformunu bizzat uygulamaya çağırdı. Ordu ve sağ güçler, sukarnoculuğu savunma hareketi perdesi altında, güçlenmeyi sürdürdüler, iktisadi durum kötüleşmeye devam etti: 1965'te enflasyon oranı °/o 500'e çıktı. 30 eylül 1965 akşamı Sukarno, sokakta fenalık geçirdi. Cumhurbaşkanlığı muhafız birliği (Gabrabirava) komutanı yarbay Untung, nüfuzlu altı generali tutuklattı (daha sonra Halim hava üssünde öldürüldüler), başkentte stratejik noktaları denetimi altına aldı ve bir Devrimci konsey'in kurulduğunu açıkladı. Ama, ertesi gün, stratejik yedek kuvvetler (KOSTRAD) komutanı general Suharto, Cakarta'da duruma egemen oldu.

“Gestapu”nun (30 eylül hareketi'ni oluşturan sözcüklerin, Endonezya dilindeki ilk harfleri) başarısızlığa uğramasından hemen sonra ordu ülkede denetimi ele geçirdi. Askerler; öğrenciler ve müslümanlar, PKİ'yi darbede başrolü oynamakla suçladılar. Tarihin en kanlı bastırma hareketlerinden biri başladı (özellikle Cava ve Bali'de): yarım milyon komünist ya da komünist zanlısı dışişleri bakanı Adam Malik'e göre 200 000 kişi-katledildi, 250 000'den fazla insan resmen tutuklandı, çok sayıda tutuklu yargılanmadan on beş yıl cezaevlerinde bırakıldı. Aidit yakalandı ve kasım ayında yargılanmadan öldürüldü. PKİ yasaklandı (18 ekim) ve üyeleri tüm devlet hizmetlerinden atıldı (16 kasım).

Suharto dönemi


Sukarno, orduya karşı yeni bir güç oluşnede Suharto güvenlik ve savunma, Adam Malik dışişleri ve Cogcakarta sultanı Hamengku Buvono IX iktisat bakanlıklarına getirildiler. Bu arada yandaşlarının tasfiye hareketi sürerken, Halk danışma kongresi (MPRS) Sukarno'nun ömür boyu başkanlığını kaldırdı (5 temmuz) ve Suharto'ya görevini yapamama durumunda, Sukarno'nun yerine geçme yetkisi verdi. 20 şubat 1967'de yürütme erki kendisine devredilen Suharto mart ayında “vekâleten başkan" oldu. Bir buçuk yıl sonra Sukarno, Bogor'da gözetim altına alındı. 21 haziran 1970'te öldü.

Suharto, öncelinin kurduğu düzeni temelden değiştirdi, içişlerinde antikomü- nizm en sert biçimiyle uygulandı, iyice zayıflamış bir ekonomiye çeki düzen vermek amacıyla, ABD'de yetişmiş ve Dünya bankası’na yakın teknokratların ("Berke- ley mafyası”) himayesinde liberal bir siyaset uygulandı. Dış siyasette Endonezya, Batı’ya yaklaştı, komünist rejimlerden, özellikle de ilişkilerin "dondurulduğu” (9 ekim 1967) Çin'den uzaklaştı. 11 ağcıstos 1966'da Malaysia ile ihtilafa son verildi; ertesi ay Endonezya, BM'deki yerini yeniden aldı. 1967'de Malaysia ve Singapur ile diplomatik ilişkiler yeniden canlandırıldı ve Güneydoğu Asya ulusları örgütü (ASEAN) kuruldu Yeniden Amerika yanlısı otan Endonezya, uluslararası yardımdan yararlanmaya başladı. Sultan Hamengku Buvono IX, “3 ekim düzenlemesi” denilen bir istikrar planını yürürlüğe koydu (1966); bu plan, bütçe dengesini, dış ticaretin liberalleşmesini, dış borçların ödenmesini, iç fiyatların yeniden ayarlanmasını, bürokrasiyle mücadeleyi ve yerel zenginlikleri geliştirmek için yabancı yatırımlara çağrıyı öngörüyordu. Durum, kısa zamanda düzeldi, petrol üretimi ve ihracat yeniden başladı. Ama ülke, uluslararası konjonktürdeki değişmelere gittikçe daha bağımlı oluyordu. Ayrıca dış borçlanma büyük ölçüde arttı.

Başkanlığı mart 1968’de MPRS tarafından onaylanan Suharto, genel seçimleri 1971’e erteledi, iktidarını pekiştirdi, ama aşırı müslümanlar, ahlaksızlığa karşı gösteriler düzenleyen öğrenciler, sertlik yanlıları ve öbür rakip generallerle uğraşmak zorunda kaldı. Partilerin etkisi kalmadı: Sukarno'nun, bölünen PNİ'si, Suharto’ya yanaştı; Suharto, siyasal kuruluş sayısını ikikarno, 16 eylül 1963'te Büyük Malezya federasyonu 'nun yada Malaysia'nın kurulmasını önleyemedi. ABD ve Uluslararası para fonu, Endonezya’ya yaptıkları iktisadi yardımı durdurunca ülke giderek daha fazla SSCB ve Çin'e yöneldi. Malaysia’nın Güvenlik konseyi'ne kabul edilmesi (ocak 1965) üzerine, Sukarno'n turmaya çalışarak ve kendini hakem gibi göstererek durumu düzeltmek istiyordu. Ama ordu, yavaş yavaş ağır bastı (“yeni düzen''). Su karno tüm yetkileri Suharto'ya devrettiğini belirten 11 mart 1966 Duyurusu'nu imzalamak zorunda kaldı. Ertesi gün, aralarında başlıca yardımcısı da bulunduğu on beş bakan yeni kabiye, ordu (parlamentoda 460 sandalyeden 100’ünü elde etti) ve çeşitli toplumsal örgüt ve güçleri temsil eden Golkar'ın da bulunduğu parlamento grupları ise dörde indirmek istedi; Golkar, daha sonra devlet partisi oldu. 1969'da ilk beş yıllık plan (Repelita 1) yürürlüğe girdi. 16 haziran 1969'da Suharto. irian Papular'ının “özgür seçim kararı" açıkladı; Cakarta' nın seçtiği 1 025 delega bölgenin Endonezya’ya bağlanmasını oy birliğiyle kabul etmişlerdi. Bu kararı onaylamayanlar gerilla savaşına giriştiler ve OPM'yi (Organisası Papua Merdeka [Bağımsız Papua örgütü]) kurdular. Aynı yıl SSCB’yle ilişkiler düzeldi; Nixon, Cakarta’yı resmen ziyaret etti. 1971 seçimleri hükümetin başarısıyla sonuçlandı.

Seçim konusundaki bir değişiklikten yararlanan Golkar, oyların % 63’ünü alarak 227 sandalye kazandı; onu izleyen NU. hoşnut olmayanların oylarını toplayarak 58 sandalye elde etti. Oyların°/o 6,9'u yani 20 sandalyeyle yetinmek zorunda kaldı. Askerlere verilen 100 sandalyeyle Suharto çok rahat bir çoğunluğa sahip oluyordu. Partilerin iki grupta birleşmesi ocak 1973'te gerçekleşti. O sırada Millet meclisi (Devan Pervakilan Rakyat [DPR]) üyeliklerinin dağılımı şöyleydı: Golkar 236. askerler 100, NU yandaşı dört müslüman partiden oluşan PPP 94 (Partai Persatuan Pembangunan [Kalkınma ve birlik partisi]), ve PNI yandaşı beş kuruluştan oluşan PDİ (Partai Demokrasi indonesia) 30 milletvekilliği.

Eylül 1971'de Suharto hükümet değişikliğine gitti; sivillere kabinesinde daha çok yer verdi. Ertesi yıl başında, siyasal tutuk- luların bir bölümünü serbest bıraktı. Mart 1973’te Parlamento Suharto'yu yeniden başkan seçerken Hamengku Buvono IX'u başkan yardımcılığına getirdi. Suharto, 4 nisanda, Endonezya'ya yön veren beş ilkeye (Panca Sita'lar) getirdiği yorumu yasalaştırdı; tek bir Tanrı, hümanizm, milliyetçilik, demokrasi ve toplumsal adalet şeklinde özetlenen Panca Sila'lar her tür sosyalist yaklaşımdan arındırıldı. Aynı zamanda silahlı kuvvetlerin ikili görevi ilkesini (Dvifunksi [Ülke savunması ve kalkınması]) vurguladı; bu ilke uyarınca birçok subay, çıkar ve rüşvet kaynağı olan, resmi ve iktisadi kuruluşların yönetiminde görev aldı. Suharto'nun 23 martta kurduğu hükümet, sivillerin etkisini daha da artırdı.

Ancak, özellikle iş çevreleriyle çinli azınlığın işine yarayan bir iktisadi politikanın uygulanması sonucu zenginlerle yoksullar arasındaki fark büyüdü ve toplumsal gerginlik arttı. 1973’te ülkede çin asıllı 2 milyon Endonezya yurttaşı vardı. Ağustos ayında Bandung'da başlayan çin aleyhtarı sert gösteriler, kısa sürede zenginlerle çatışmaya dönüştü. Aynı yıl, tarımsal plan açısından çok kötü geçen ve pirinç fiyatında aşırı artışa yol açan bir yıldan sonra enflasyon oranı tekrar % 25'e çıkmıştı. 1974 yılı, 15 ocak olayıyla (Endonezya dilinde "Malari") başladı: japon başbakanı Tanaka Kakuei’nin Cakarta’yı ziyareti nedeniyle şiddetli gösteriler ve yağmalama eylemleriyle başladı. Japonya'ya karşı duyulan geleneksel kuşkuya bir de hakları ellerinden alınan en yoksul sınıfların öfkesi eklenmişti; ayrıca, bunun yanı sıra kulisler, Suharto'nun her ikisi de özel dairelerin başında olan iki başyardımcısı general Sumitro ve general Murtopo arasındaki siyasal mücadeleyle kaynıyordu.

'Malari" ile ilişkili olduğu sanılan general Sumitro,, 49 yaşında “zorunlu emekliliğe" sevk edildi.
Dış politikada Endonezya'nın rolü, 1970'li yılların ilk yarısında arttı. 1971’de papa Paulus VI ve kraliçe Juliana, Cakarta'ya geldiler; ertesi yıl da Suharto Avrupa’ya gitti. Amacı, Batı Avrupa ile ilişkilerini artırarak ABD ve Japonya ile ilişkilerini dengelemekti. Aynı zamanda ASEAN üyesi beş ülke, ilişkilerini, özellikle iktisadi işbirliği konusunda sıklaştırdılar; Cakarta'da sürekli bir sekreterlik kuruldu (1974). Ocak 1973’te, ABD ve Vietnam Demokratik Cumhuriyeti'nin ortak isteği üzerine Endonezya, Vietnam savaşı’na ilişkin Paris antlaşmalarının uygulanmasını sağlamakla görevli Uluslararası denetim ve gözetim komisyonu'na katıldı.
Birinci beş yıllık planın sonunda Suharto, umut verici bir iktisadi bilanço elde etti. Ama nüfus, tedirgin edici bir hızla artıyor, 109 milyondan 132 milyona çiKiyordu; bunun üçte ikisi Cava ve Bali'de toplanmıştı; oysa öbür adalara göç çok sınırlı kaldı. Çalışan nüfusun % 30'u işsizdi. Hayat pahalılığı büyük bir hızla artıyordu. Topraksız köylü sayısının artması zaten aşırı derecede kalabalıklaşmış olan kentlerin daha da şişmesine neden oldu. Ayrıca dış borç, Sukarno zamanındakini geçti.

Portekiz devrimi ve Doğu Timor’un sömürgelikten kurtularak bağımsızlığına kavuşma olasılığı endonezyalı askerleri rahatsız etti. Suharto, Endonezya’ya bağlanmayı reddeden milliyetçi Fretilin hareketine karşı bir eyleme girişilmesini isteyen generallerini yatıştırmada zorluk çekti. Kısa ve karışık bir iç savaştan sonra Fretilin bağımsızlığını ilan etti (28 kasım 1975). 7 aralıkta Doğu Timor'u istila eden Endonezya birlikleri başkent Dili'yi işgal ettiler. Fretilin, buna, yıllarca sürecek bir gerilla savaşıyla karşılık verdi. Zora dayalı bu ilhak, halka felaket getirdi; bastırma hareketleri ve kıtlık nedeniyle 1974'te 650 000 olan nüfus 1978'de 522 000’e düştü. Büyük üstünlüğüne karşın cakada ordusu direnişi bastıramadı. 31 mayıs 1976'da Cakada’nın kurduğu “Doğu Timor eyalet hükümeti” bölgenin Endonezya’ya katılmasını istedi; 17 temmuzda Suhado, Doğu Timor’un, ülkenin 27. eyaleti olduğunu ilan etti.

Rejime karşı giderek adan iç eleştirilere rağmen, hükümet ve devlet tarafından desteklenen Golkar, 2 mayıs 1977 seçimlerini kazandı. Fakat daha ağustos ayında öğrenciler Suhado ve karısına karşı gösterilere başladılar. Ordu, bu hareketi bastırdı; haber denetimi yeniden kuruldu. Bir kez daha rakipsiz kalan Suhado, 22 mad 1978’de oybirliğiyle seçildi.

1979'da hükümet, halkın moralini yükseltmek ve canlanan doktriner İslamlıkla mücadele etmek amacıyla yeniden ”sukarnoculuğa”, milliyetçiliğe ve Cava geleneklerine sarıldı. Aralık ayında Gestapu'nun, yargılanmadan tutuklu kalan son siyasal tutukluları da serbest bırakıldı. 13 mayıs 1980'de, Nasution ya da Cakarta eski valisi Alı Sadikin gibi emekli generallerin yönettiği ”50'ler grubu”, Suhado’nun Panca Sila'ya ihanet ettiğini açıklayınca bu sefer kendileri başkanı öldürmeyi tasarlamakla suçlandılar ve evlerinde göz hapsine alındılar. 1980 ve 1981'de, Cava'nın merkezinde, kısa sürede zenginlere karşı eylemlere dönüşen çin aleyhtarı ciddi gösteriler düzenlendi.

Bununla birlikte konjohktür elverişliydi: fiyatlar, bu arada petrol fiyatı da çok artmıştı. Üçüncü beş yıllık kalkınma planı (1978 -1983), bu elverişli durumdan yararlanarak “gelişmenin meyvelerinin eşit bir şekilde dağıtılacağım” açıkladı. 1979-80’de petrol arama çalışmaları yeniden başladı. Mayıs 1982 genel seçimleri bir kez daha Golkar’ın zaferiyle sonuçlandı. Mad 1983’te Suhado yeniden seçildi. Paranın değeri, dolara göre, % 27,Saranında düşürüldü (1983). 24-25 nisan 1985’te Asya-Afrika konferansının 30. yıldönümünde 80 Asya ve Afrika ülkesinin temsilcileri Bandung’ta yeniden bir araya geldi.

1987’deki genel seçimlerde. Golkar oyların % 73’ünü aldı. 1988’de Suhado halk meclisi tarafından beşinci defa başkan seçildi. Ancak kısa süre sonra, siyasi hayata “şeffaflık” kazandırılması gerektiğini savunan görüş, parlamentodaki silahlı kuvvetler grubu tarafından gündeme getirildi. Suharto’ya verilen destek giderek azaldı, iktidar partisi Golkar bile yasal bir muhalefetin gereğini vurguladı. Bu arada öğrenci olayları patlak verdi. Suharto, olayları bastırmak için şiddet kullandı (1989).

Ülkede 27 yıldan beri süren grev yasağı 1990'da kaldırıldı. Aynı yıl, 23 yıl süren bir aradan sonra, Çin'le ilişkiler normalleştirildi. 1991’de. Timor'da bağımsızlık isteyen gönencilerin üzerine ata, açıldı (12 kasın i Olav bir krize yol açtı. Özellikle Hollanaa, Kanada ve Danimarka Endonezya’yı, ekonomik yardımı kesmekle tehdit ettiler (1992). ilk defa olarak Suharto olayın faierinin cezalandırılması için harekete geçti. 1992 haziranında yapılan seçimleri yine Golkar kazandı. Ancak bu kez, oylarında bir kayıp söz konusuydu: % 68 (1987'de % 73).

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 15 Ağustos 2016 21:22
SİLENTİUM EST AURUM