Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
7 Eylül 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM

TARİH


keşif


Brezilya’nın keşfi, geleneksel olarak Portekizli Pedro Âlvares Cabral’a mal edilir: Vasco da Gama'nın yolculuğunun ardından, Hindistan’a gitmekle görevlendirilen Cabral, 1500'de on üç gemilik bir filoyla denize açıldı. 22 nisanda, Yeni Dünya’ya ait bir kara parçası göründü. 3 mayısta Portekiz’in armalarını taşıyan taştan bir "padrâo” dikilerek, Portekiz kralının temsilcileri 13° G. enleminde yer alan Porto Seguro bölgesine el koydular: Brezilya’nın ilk adı "Gerçek Haç'ın ülkesi” oldu. Portekiz, Tordesillas antlaşması (1494) görüşmeleri sırasında, kendi topraklarını ispanya'nın sömürgelerinden ayıran çizginin batıya doğru 270 fersah kaydırılmasında diretti. Brezilya ancak 1522 Badajoz konferansı’nda portekiz toprağı olarak tanındı.
Ad:  brezilya.jpg
Gösterim: 1421
Boyut:  80.0 KB

XVII. yy.’ın başına dek, sömürgeleştirme çeşitli gezginlerin kurduğu birbirinden kopuk yerleşim merkezlerinden (bugünkü Sâo Paulo bölgesinde Joâo Ramalho (1509), daha G.’de, bugünkü Santa Catarina bölgesinde Aleixo Garcia [1526], vb.) öteye gidemedi; kıyı ovalarından içeri taşmayan bu merkezler, Kızılderililerin (Tupiler-Guaraniler) Portekizlilere etkin biçimde karşı koyamamaları nedeniyle yayıldı. Bununla birlikte, XVI. yy. sonunda, sürekli biçimde oturulan sömürgelerin sayısı 10’u aşmıyordu; bunların başlıcaları, Bahia (Salvador) ve Pernambuco (Recife) çevresindeki Kuzey-doğu (Nordeste) sömürgeleriydi. Buralarda, Martin Afon- so de Sousa yönetimindeki portek'zli kolonların gelişiyle 1532’den başlayarak şekerkamışı tarımına girişildi. Afrikalı zenci kölelerin getirtilmesi ve tropikal iklimin tarıma elverişli olması bölgenin XIX. yy.in sonuna dek Brezilya'nın başlıca yerleşim alanı olmasını sağladı G.’deki portekiz sömürgeleriyse kızılderili kabilelerinin tehdidi altında yaşayan, tahkimli küçük konaklama bölgeleriydi.

Portekiz kralı, Doğu Hindistan'a duyduğu ilgi nedeniyle XVI. yy.in ortasına dek, büyük derebeylerine ve donatario temsilcilere emanet edilen Brezilya’daki mal varlığıyla hiç ilgilenmedi. Donatario temsilciler ellerindeki tüm askeri ve hukuksal yetkilerle, 180-600 km kıyı şeridine sahip on iki yerleşim bölgesini yönetiyorlardı; askeri yardım ve bazı vergiler karşılığında toprak dağıtanlar da onlardı. Kral yalnızca birkaç ticari tekele sahipti, işte bu topraklardan büyük şeker tarlaları doğdu. Bunların ortasında casa grande denilen, şeker değirmenini işleten toprak sahiplerinin oturduğu büyük bir ev ve çevresinde zencilerin oturduğu barakalardan oluşan senzala yer alırdı.

Brezilya'nın değerini sonunda anlayan Joâo III, ülkenin toplumsal ve ekonomik yapısına dokunmadan, donatario temsilcileri bir "Brezilya genel yönetimi”ne bağladı (1548), bu yönetimle kıyı boyunca dağılmış kolonları bütünleştirdi; Bahia'da (daha sonra Rio de Janeiro) oturan bir valinin idaresi altındaki yönetim on üç bölgeye ayrıldı ve ülke, gereğinden fazla bağımsızlaşan donatario temsilcilerin yerini alan (XVII. yy.) ouvidore'ler tarafından yönetilmeye başlandı.
ilk vali Tome de Sousa (1549-1553) yeni kentler kurdurdu ve misyonlardaki cizvitleri Kızılderilileri korumak ve eğitmekle görevlendirdi. Bu merkeziyetçi siyasetle, Fransızların Villegaignon komutasında Guanabara körfezine (1555-1560) ve La Ravardiöre yönetiminde Sâo Lufs do Maranhâo'ya (1594-1615) yerleşme denemelerinin püskürtülmesi sağlandı. Brezilyalılar, yeni denemelere engel olmak amacıyla, kıyılarda kaleler yaptılar: Rio de Janeiro (1565),Fortaleza (1609). Yine de, HollandalIlar Bahia (1624) ve Pernambuco'yu (1630) ele geçirip bir sömürge kurdular ve buraya Nassau Siegen’li Johan-Maurits’i vali atadılar (1636-1644) ve ancak portekizli kolonların ayaklanmasıyla (1654) buradan atılabildiler. Portekiz ile Ispanya'nın geçici birliği (1580-1640) sırasında Castilla'daki Hindistan konseyi örnek alınarak bir conselho de india kuruldu (1604). Bu kurum Lizbon’dan, Brezilya’nın yönetimini ve iktisat düzenini denetlemekle görevlendirildi.

toprak genişlemesi


Gerçi daha 1554’te cizvitler Sâo Paulo'yu kurarak yerli halkı hıristiyanlaştırmak için ülkenin iç kesimini ele geçirmeye başlamışlardı. Ama platoların bu işgali, başlangıçta bandeirantes denilen serüvencilerin işiydi. XVII. yy.’ın bu köle avcıları, su yollarını takip ederek B.'da sertâo'ya kadar uzandılar ve Kızılderilileri köleleştirmek için cizvit misyonlarına saldırdılar. Minas Gerais’te, Ouro Preto'da (1694), Mato Grosso'da (1718) ve Goiâs'da (1725) altın bulunması üzerine, XVIII. yy.'da altın ve değerli taş peşine düştüler. O zamanlar Brezilya dünyanın en büyük altın üreticisiydi: madenlerin yanı başında yeni kentler türedi (Diamantina [1728], Sabari), tazenda denilen ve yerleşim bölgelerinin yakınında yer alan büyük tarım alanları besin tarımına ayrıldı; yavaş yavaş katır yolları oluştu; konak yerlerine insan yerleştirildi. Ama, yaylalardaki madenlerin işletilmesi, ancak Sâo Paulo ve Nordeste'den insan getirilerek yürütülebiliyordu; bunun sonucunda da sözkonusu yörelerde nüfus azaldı, şekerkamışı tarlaları terk edildi; buna rağmen sürekli bir gelir kaynağı da yaratılamadı; gerçekten de madencilerin umursamazlığı, aşırı üretim, krallık yönetiminin işletmecileri çok sıkı bir denetim altında tutması maden yataklarının XVIII. yy.'ın sonlarına doğru tükenmesine ve terk edilmesine yol açtı. Tüm bu işletmelerden en çok yararlanan Rio de Janeiro bölgesi oldu. Coğrafi konumundan dolayı maden bölgelerinin doğrudan denize açılan tek kapısı burasıydı: 1763'te başkent olarak, Bahia'nın yerini Rio de Janeiro aldı. Şeker dönemini (XVI. - XVII. yy.), altın ve değerli taşlar dönemini (XVIII. yy.), hayvancılık dönemi izledi. Kuşkusuz, hayvancılıkla uğraşan nüfus azdı, ama bunlar salt bu işle ilgileniyorlardı; dahaXVII. yy.’da Nordeste’den, XVIII. yy. sonunda Güney'den (Asor adaları'ndan çiftçiler getirtilmesi) hareket ederek madencilik bölgelerini de içine alan ve hatta bu bölgelerin ötesine taşan Brezilya topraklarını işgal etmeye başladılar; büyük hayvancılık çiftlikleri estancıa’lar ile tüketim merkezleri arasındaki bağlantı, sığır sürülerinin açtığı yollarla (boiada) sağlandı. Bu sürülerin özgürlüğe ve geniş alanlara susamış sahipleri (vaqueiro) ellerinden geldiğince, resmi yetkililerin etki alanındaki bölgelerin uzağında kalmaya çalışıyor ve canlı hayvan ile deri ticareti üzerine kurulan (XVIII. yy.'ın sonu gelmeden bu ticaret yerini kuru et ticaretine bıraktı), yeni bir uygarlığın temellerini atıyorlardı.
Amazon ovasıysa, Brezilya’nın iktisadi alanının dışında kalmakla beraber, aslında, özellikle cizvit rahipleri (Kızılderililerin köleleştirilmesini kaldırmak için beyaz sömürgecilerle çatıştılar) sayesinde ve 1669’daOrinoco’dan HollandalIların, Peru’dan İspanyolların, ırmağın çığırından yukarı doğru Fransızların sızma denemelerine giriştikleri, Rio Negro ve Amazon ırmaklarının birleşme noktasında, (günümüzdeki Manaus'un yerinde) bir kale yaptıran Lizbon hükümetinin müdahalesiyle Portekiz sömürgesine katılmıştı.

Brezilya topraklarının işgali ve değerlendirilmesi tamamlanınca ortaya birtakım diplomatik olaylar çıktı. Portekiz’in 1703’te, Brezilya ile ticaret tekelini İngiltere’ye veren Methuen antlaşması’nı imzalaması, ispanya Veraset savaşı sırasında, iki transız müdahalesine yol açtı. Birincisi (1710), Rio önünde başarısızlıkla sonuçlandıysa da, Duguay-Trouin yönetimindeki ikinci müdahalede (1711) Fransızlar kenti ele geçirerek ağır bir fidye istediler. Öte yandan, sömürgeyi çevreleyen toprakların da ele geçirilmesi, Tordesillas antlaşması uyarınca Amazon’un ağzından Sâo Paulo’ya kadar uzanan bir hattın Başında kalan bütün toprakları denetim altında tutma iddiasında bulunan ispanyollar ile çatışmalara yol açtı. Sınır sorunu, özellikle Portekizlilerin Plata ırmağı kıyısında 1680’de kurdukları, İspanyol imparatorluğu’nda kaçakçılık için kullanılan Sacramento sömürgesinin (günümüzdeki Uruguay’ın çekirdeği) yer aldığı Brezilya’nın güney bölgelerinde güçlükle çözülebildi. 1750’de imzalanan sınırlar antlaşmasıyla, iki iberya devleti arasında çekişmelere neden olan bu sömürge ispanya’ya bırakıldı, karşılığında Uruguay'daki cizvit misyonlarının toprağı Portekizliler’e bırakıldı. Bandeirante'lerin saldırılarını unutmayan cizvitler, Kızılderilileri silahlandırdılar, antlaşmayı tanımadılar ve Portekizlileri geri çekilmek zorunda bıraktılar. Bunun üzerine Pombal, Portekiz ve Brezilya'da İsa birliğini yasakladı. Portekiz ve ispanya arasında patlak veren birçok savaştan sonra San lldefonso antlaşması ile (1777) Uruguay ve misyonlar ispanya’ya geri verildi, Brezilya'nın Rio Grande ve Santa Catarina üstündeki mülkiyet hakkı onaylandı.

XVIII. yy. 'da ve XIX. yy. başında iktisadi ve siyasal evrim


Brezilya’nın refahı bu dönemde sağlam temellere oturtulmuştu; Methuen antlaşması ile İngiliz ekonomisine bağlanması Brezilya'nın pirinç, tütün, boyarmadde bitkileri, özellikle de şekerkamışı (Rio de Janeiro, ve Sâo Paulo illerine yayıldı) tarımında yeni bir atılım yapmasına olanak vermişti. Ayrıca, Maranhâo’dan Goiâs'a kadar pamuk tarımına başlandı, kakao tarımı, Para’dan başlayarak Bahıa bölgesine yayıldı.

Josö I döneminde (1750-1777) Pombal, Portekiz’de olduğu gibi Brezilya da da, hem büyük toprak sahiplerinin etkisini azaltmayı ve yozlaşmış görevlileri yola getirmeyi, hem de tarım ve maden üretimim geliştirmeyi hedel alan bir yenilenme siyaseti başlattı. Bu amaçla göçmenliği, bayındırlık çalışmalarını, eğitimi örgütledi ve Kızlderileri köle olarak çalıştırılmalarına son vermekle (1775) birlikte, Anğa la dan gün geçtikçe artan biçimde, köle tarım işçileri getirtti; ticareti geliştirmek için ayrıcalıklı şirketler kuruldu: ticaret tekelleri yalnızca boyarmadde ağaçlarına, tuza, balığa ve içkiye uygulanabildiği için bu son girişim bir ölçüde başarısızlığa uğradıysa da. Portekiz de Ingiltere ile birlikte sömürge paktı uyarınca bundan yararlanmasını bildi. Yalnızca, kolonlar tarafından Kızılderi desteklemekle (yerli köylerinin kurulması vb.) suçlanan Cizvit rahiplerinin ülkeden çıkarılmasında bazı güçlüklerle karşılaşıldı.

Bu iktisadi gelişmeye karşın, sömürge Brezilya'sının siyasal ve toplumsal dengesi tehdit akındaydı, Amazon ormanına ve Mato Grosso'daki campo'lara İtilen az sayıda kızılderili önemli bir tehlike değildi ama, son derece kozmopolit bir toplum oluşturan, ırkların karışmasıyla genellikle köylü, kimi madenci ama hepsi de yoksul yeni bir insan tipinden (melez, caboclo, cafuzo) ortaya çıkan halkın büyük bölümü için aynı şey söylenemezdi; XVIII. yy dan başlayarak bu halk kitlesinin yaşama koşulları, büyük çiftliklerin ve becerikli tüccarların kısa sürede büyük servetler edindikleri bir dönemde büsbütün ağırlaştı, yönetimin yüklediği ağır vergiler ve XVIII. yy. sonunda Minas Gerais platolarını kasıp kavuran maden krizi de, hoşnutsuzluğu artırıyordu. Aydınlar arasında fransız yazarların siyaset ve felsefe kitaplarının okunmasının yarattığı akıma koşut biçimde, bu büyük yığın arasında da devrimci bir akım oluşmuştu, ama devrim önlendi. Bu başarıda en büyük payı olanlar yönetimden çok (Tiradentes'in 1792'de kurşuna dizilmesi), Brezilyalıların enerjisini milliyetçiliğe kaydırmayı beceren kreol, metis ve melezlerdi.

Bu brezilya milliyetçiliği, Napolöon'un Portekiz’i işgalinden sonra, 1808’de Portekiz başkentinin ve krallık ailesinin Rio de Janeıro'ya yerleşmesiyle iyice belirginleşti. Rio, işlevini yerine getirmesini sağlayacak bütün yönetim ve kültür kurumlarıyla gerçek bir başkent haline geldi. Naip, 1816’da Joâo VI adıyla tahta çıkınca tekel rejimini kaldırıp, sanayi özgürlüğünü ilan etti. Ama İngiltere ile 1810’da imzalamış olduğu anlaşma, Brezilya’yı İngiltere'nin iktisadi sömürgesi yapıyor ve sanayileşmeyi engelliyordu. 1820 Portekiz devriminden sonra Lizbon’a dönerken (1821), Brezilya kralı, naipliği küçük oğlu dom Pedro’ya bıraktı.1808-1821 arasında bağımsızlık deneyimini yaşayan Brezilya, yeniden Portekiz sömürgesi olmaya karşı çıktı ve dom Pedro Brezilya'nın sürekli koruyucusu olmayı kabul etti. Çok geçmeden ülkenin bağımsızlığı ilan edildi (7 eylül 1822). Dom Pedro, 12 ekimde Pedro I adıyla imparatorluk tacı giydi.

Brezilya imparatorluğu.


Portekiz birlikleri amiral Cochrane yönetimindeki ingiliz filosunun baskısıyla 1823'te ülkeden İKTİSADI ayrıldılar; hükümdara yasamayı denetleyebilmesi için "ılımlayıcı" bir yetki tanıyan Anayasa 1824'te yürürlüğe girdi. Ama Pedro Tin 1826’da Joâo Vl'nın yerine tahta çıkmak için Portekiz'e gitmek istemesi bir bunalıma yol açtı: Brezilya Lizbon’dan değil, Rio'dan yönetilmek istiyordu ve patlak veren ayaklanma (7 nisan 1831), imparatoru oğlu Pedro II yararına tahttan çekilmek zorunda bıraktı. Brezilya’da doğan Pedro H’nin yaşının küçüklüğü (beş yaşındaydı), bir naiplik (1831-1840) kurulmasını gerektirdi, bu da önce Nordeste' de, sonra güneyde karışıklıklara yol açtı.

1834’te çıkarılan bir yasayla, illerin ayrıcalıkları artırıldı ve İktidarın liberal ve muhafazakâr partiler arasında el değiştirmesine olanak tanıyan gerçek bir parlamenter rejim kuruldu, 1840'ta imparatorluk tacını giyen Pedro II, özellikle 1854'ten sonra (Paranâ hükümeti) büyük toprak sahipleri yararına geniş bir iktisadi gelişme siyaseti başlattı (kara ve demiryollarının yapımı). Büyük toprak sahipleri, 1860’tan sonra geniş çaplı bir kahve tarımına giriştiler. Bu Guyana kökenli tarım XVIII. yy. sonunda Pa- ra’ya, daha sonra Rio ve Sâo Paulo bölgelerine yayıldı, oradan da 1880’den 1929'a dek kesintisiz biçimde, Sâo Paulo yaylalarını kapladı.

Pedro II, ülkenin değerlendirilmesini hızlandırmak için, 1860'tan sonra, Brezilya'nın güney kesimine Avrupa'dan göçmen (alman göçmenler) gelmesini destekledi Ama Paraguay'a karşı kıyasıya bir savaşa girişmek zorunda kaldı (1865 -1870); bu savaş sırasında Brezilya ordu Olinda'da (Pernambuco eyaleli) su ve komutanı general Caxias, ne kadar Sâo Francisco manastırı büyük bir güç olduklarının bilincine var Brezilya’daki ilk fransisken dılar. Bunun sonucunda, Pedro ll'nin likurumu beral ama zorba yönetimi, hoşnut kalmayan rahiplerin (medeni halin laikleştirilmesi, masonluğun desteklenmesi), muhafazakârların (genel oy sisteminin getirilmesi), liberallerin (baskı rejimi), büyük toprak sahiplerinin (köleliğin 1871'den başlayarak dereceli biçimde, 1888’de de toptan kaldırılması) imparatora karşı birleşmesine yol açınca, ordu rejimi devirmek ve cumhuriyeti ilan etmek için (15 kasım 1899) en uygun araç olarak ortaya çıktı.

"Eski Cumhuriyet"


Subayların (Fonseca) ve pozitivistlerin (Magalhâes) yardımıyla hazırlanan ve 24 şubat 1891 ’de yürürlüğe giren Cumhuriyetçi anayasayla, laik (devlet ile kilisenin ayrılması) ve federalist (ABD’dekilere benzer kurumlar) bir devlet kuruldu. Brezilya bağımsızlığını orduya borçlu olmasına rağmen öteki Güney Amerika’daki diğer devletlerin tersine, kara ordusunun ve donanmanın (1893) müdahale girişimlerine karşı koyabildi, 1894'ten (başkan Morais'in seçilmesi) 1930'a kadar on iki cumhurbaşkanı, yasalara uygun olarak birbirini izledi.

Bununla birlikte gerçek iktidar, topraklara ve insanlara egemen olan oligarşilerin; "coronerierin elindeydi. Kahve tarımının, yani Sâo Paulo eyaletinin Brezilya iktisadındaki öneminin günden güne artması, hükümet üyelerinin çoğunluğunun Nordeste halkından değil, Sâo Paulo eyaleti halkından seçilmesine ve 1906’daki aşırı üretim bunalımı sırasında devletin kahve üreticilerine para yardımı yapmasına yol açtı.

Brezilya’nın ekseninin G.’e kaymasına koşut biçimde, bir dizi bilimsel keşif seferiyle Amazon bölgesinin ülke topraklarıyla bütünleştirilmesine girişildi: Spix ve Martius'un Amazon ve Japurâ ırmakları boyunca başlattıkları seferler (1817-1820); Castelnau kontunun, Paraguay ırmağının kaynaklarına düzenlediği sefer (1843 -1847); doktor Crevaux’un iç kesimdeki büyük ovalara seferi (1876-1882); H. Meyer’in Xingü ırmağı kıyılarına seferi (1900). Çok sayıda göçmenin gelmesiyle (italyanlar, ispanyollar, Portekizliler) nüfusu artan Brezilya, 1914’te Latin Amerika'nın en güçlü devletiydi. ABD'nin Almanya’ya savaş açmasından hemen sonra Müttefikler sâfında katıldığı Birinci Dünya savaşı iktisadını daha da canlandırdı. Güney bölgesinde buğday üretimi, Amazon ormanında kauçuk üretimi (Serıngueiro’ların rolü), dışsatıma yönelik biçimde geliştirildi.

Vargas dönemi.


Avrupa pazarlarının kapanması, kauçuk ve özellikle de kahve fiyatlarının 1929'da büyük ölçüde düşmesi, coroneller cumhuriyetinin sona ermesine yol açtı. Liberallerin önderi güneyli Getülio Vargas, diktatörlüğe dayalı geçici bir hükümet kurdu, 1891 anayasasını askıya aldı, özerklik isteyen (1932) Sâo Paulo’daki ayaklanmayı bastırdı, kendini dört yıl için cumhurbaşkanı seçtirip, bir bölümü temsili, bir bölümü loncalara dayalı bir parlamento kurulmasını öngören bir anayasayı oylattı (1934). 1937'de başkan Vargas parlamentoyu dağıttıktan ve eski partileri kapattıktan ve bir plebisitle kendini altı yıllığına Brezilya’nın diktatörü ilan ettirdikten sonra siyasi rejimin diktatörlük niteliği daha da arttı; böylece büyük toprak sahiplerine karşı, köylülere ve kent burjuvazisine yaslanan Estado Növo dönemi başlamış oldu. Başkan Vargas, Brezilya’yı Müttefikler safında ikinci Dünya savaşı’na sokmasına karşın (1942’de 25 000 kişilik bir kuvvet), uyguladığı siyasetten ötürü, ABD’den destek görmedi. 30 ekim 1945’te, bir generaller topluluğu tarafından görevinden alındı ve 1946’da yeni bir demok.a.ik ve federalist anayasa kabul edildi.
Getülio Vargas 1951’de yeniden başkanlığa geldi: birçok nokıadan general Perön’un descamisado'ianna benzeyen marmiteiro'lar hareketinin desteğiyle, ezici bir çoğunlukla seçildi, iktisadi milliyetçiliğini yabancı çıkarların zararına pekiştirdiyse de, muhalefetin başlattığı şiddetli kampanya sonucunda, 24 ağustos 1954’te intihar etti.

Ara rejim.


J. Cafe Filho’nun kısa başkanlık döneminden (1954-1956) sonra, yerine seçilen J. Kubitschek, kendini ülkenin değerlendirilmesi çalışmalarına verdi: sanayi donatımının sürdürülmesi (Volta Redonda demir-çelik topluluğu); Brezilya’nın zenginliklerinden yalnızca Brezilya halkını yararlandırma kararı; federal kurumların yetkilerinin bir bölümünün eyalet hükümetlerine aktarılmasıyla ülkenin iktisadi ve siyasal örgütlenmesini merkezcilikten kurtarma çabası, Brezilya’nın birliğini ve bütünlüğünü simgeleştirmek için, Goiâs'ın ortasında yeni bir başkentin (Brası'lia, 1960’ta tamamlandı) kurulması.

Brasflia’nın kurulması, iktisadı önemli ölçüde sarstı ve 1960 seçimlerini muhalefetin adayları kazandı: Jânıo Ouadros başkanlığa,Joâo Goulart başkan yardımcılığına getirildi, içte Kubitschek’in siyasetini sürdüren ve rüşvet ve yolsuzluklarla savaşmaya ağırlık veren Ouadros, dışta ABD’ye karşı bir bağımsızlık, Doğu ile Üçüncü dünya’ya açılma siyasetine yöneldi. Askeri çevreler ve Guanavara vali (ösi Lacerda tarafından komünizmle işbirliği yapmakla suçlanınca, 1961 ağustosunda istifa etti.
Vargas’ın eski çalışma arkadaşlarından başkan yardımcısı Goulart,başkan olabilmek için, anayasal yetkilerinin kısıtlanmasını kabul etmek zorunda kaldı. Dışta Quadros’un siyasetini sürdürdü, içteyse, eski yetkileri yeniden elde etmeye, bir toprak reformu ve devletleştirme programını yürürlüğe koymaya çalıştı. 1964 nisanında askerler rejime müdahale edip, Goulart'ı görevden aldılar.

Askeri yönetimler.


Ülkede katı bir askeri rejim kuruldu. 1946 liberal anayasasında, baskıyı artıran anayasal değişiklikler yapıldı ve muhalefet çevrelerinde sert bir ayıklama hareketine girişildi: geleneksel siyasi partiler yasaklandı ve onların yerini almak üzere resmi Arena (Aliança Renovadora Nacional) kuruldu ve cumhurbaşkanına, Meclis'in ve eyalet meclislerinin zararına olağandışı yetkiler tanındı (30 ekim 1969 Anayasası). Birbiri ardına seçilen cumhurbaşkanlarının tümü askerdi: mareşal Castelo Branco (1964-1967), mareşal Costa e Silva (1967-1969), general Garrastazu Medici (1967-1974), general Geisel (1974-1979), general Figueiredo (1979-1985).

Bu subayların siyaseti bozgunculukla savaşmaya, sanayiyi geliştirmeye ve bir yandan ABD ile iyi ilişkileri sürdürürken öte yandan da ülkeye bir ölçüde ulusal bağımsızlık kazandırmaya dayanıyordu. Enflasyonu sınırlandıran 1965 istikrar planının başarıya ulaşmasından sonra, Brezilya geniş ölçüde yabancı yatırımlara açıldı, ücretler sıkıca denetlendi ve devletin iktisattaki rolü günden güne arttı. Ama büyüme yavaşladı ve 1973'ten sonra enflasyon yeniden hızlandı.
Başkan Figueiredo 1979 da siyasal yaşamı özgürleştirme sürecini başlattı: belirli sayıda özgürlüklerin yeniden tanınması, başkanın olağandışı yetkilerinin sınırlanması, geniş çaplı siyasal af çıkarılması. 1979'da gerçekleştirilen partiler sistemi reformu sonucunda, Arena ile Brezilya Demokratik Hareketi (BDH, izin verilmiş tek muhalefet partisiydi) ortadan kalktı, yeni partiler kuruldu ve yavaş yavaş, demokratik yaşama dönüldü.

1979 ağustosunda teröristleri ve cinayet işleyenleri kapsamı dışında bırakan genel af yasası çıkarıldı. Bu yasayla insan haklarına aykırı eylemlerde bulunanlarla işkenceci güvenlik görevlileri de affediliyordu. Aşamalı olarak demokrasiye geçiş sürecinde serbest seçimler yapıldı (1982). Muhalif partiler toplam oyların % 60’ını aldığı halde, en çok oy toplayan Sosyal demokrat parti ve orduya dayanan Figueiredo, etkinliğini sürdürdü. Yapılan cumhurbaşkanlığı seçimiyle sivil yönetime geçiş süreci tamamlandı. Brezilya demokratik hareketi (BDH) ve Liberal cephe'nin oluşturduğu Demokratik bağlaşım’ın adayı Tancredo de Almeida a Neves cumhurbaşkanı seçildi (15 ocak 1985). Neves göreve başlamadan ölünce, yerine başkan yardımcısı Jose Sarney geçti. Askeri yönetimi destekleyen Sosyal demokrat parti nin eski başkanı olan Sarney, sonra bu partiden ayrılarak Liberal cephe’yi kuranlara katılmıştı.

Neves’in seçim kampanyasında açıkladığı tarım reformu yasası kabul edildi. Bu yasayla toprakların dengesiz dağılımının düzeltileceği ileri sürülmüştü. Ancak büyük toprak sahiplerinin ve ordunun baskısıyla yasa amacından uzaklaştı. Devlet mülkiyetindeki ve kişilere ait işlenmeyen topraklar dağıtıma girdi. Kongre, yeni anayasayı kabul edecek bir kurucu meclis oluşturulmasını kabul etti. Bir anayasa taslağı hazırlamak üzere 50 hukukçu, iktisatçı, işadamı ve sendikacıdan oluşan bir komite kuruldu. Yapılan seçimleri Ulysses Guimaraes önderliğindeki BDH kazandı (15 kasım 1986).

Kötüye giden ekonomik durum karşısında Josâ Sarney dış borç faizlerinin ödemelerini durdurmak zorunda kaldı. Mart 1987’de “Yeni Cruzado” planıyla ücret ve fiyatlar 90 günlük bir süre için donduruldu. Anayasa çalışmaları yapan kurucu meclis devlet başkanına tam yetki verilmesini 212’ye karşı 334 oyla kabul etti. Sarney’in iki yıl daha başkanlık görevini yürütmesine karar verildi. Kasım ayında yeni anayasa meclisten geçti: grev hakkı yeniden tanındı, sansür kaldırıldı, işkence, ırkçılık, terörizm, ve uyuşturucu ticareti zaman aşımına uğramayan suçlar olarak kabul edildi. Bir türlü düzelmeyen ekonomik durum 1989 başında ücret ve fiyatların bir kez daha dondurulup, cruzado’nun değerinin % 17 oranında devalüe edilmesine yol açtı. “Yaz planı" adıyla nitelenen plan çerçevesinde ocak-mart ayları arasında 4 devalüasyon yapıldı. Haziran ayında “Yaz planfndan vazgeçildi. 17 aralıktaki başkanlık seçimini ikinci turda oyların % 42,75’ini alan Fernando Collor de Mello kazandı. 1990 şubatı’nda göreve başlayan yeni başkan uyguladığı bir dizi tedbirle ekonomik hayatı ferahlatmaya çalıştı (piyasadan para çekilmesi, yeni vergiler, ücret ve fiyatların yeniden dondurulması). Ancak bu çabalar da başarıya ulaşmadı. Ayrıca, başkan’ın kişisel saygınlığı, aralarında karısı Rosane Collor’un da yer aldığı bazı yakın akrabalarının adlarının yolsuzluklara karışmasıyla sarsıldı. 1992 yılının başlarında Collor de Mello’nun adının da yolsuzluklara karıştığı iddiaları ortaya atıldı. İddialar halk arasında huzursuzluk yarattı: büyük şehirlerde başkanı istifaya davet eden gösteriler düzenlendi (ağustos 1992). Kongre soruşturmacıları, Collor'un makamını kullanarak “haksız ekonomik avantajlar” sağladığını öne süren bir rapor yayımladı (24 ağustos). Eylül ayı sonunda Brezilya meclisinde yapılan oylamada, 38’e karşı 441 oyla devlet başkanı Collor’un dokunulmazlığının kaldırılmasına, 180 gün süreyle görevden uzaklaştırılmasına ve Senato’da yargılanmasına karar verildi.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM